“Kawa Ton /\ Aımona Aeytoy” . “İçindeki şeytanı yak.” (Jim Morrison)
The Doors ; The Doors 1965 yılında Los Angeles, Kaliforniya’da kurulmuş ABD’li rock grubu..
Genel Bakış
1965’de başlayan ve 1971’de Jim Morrison’ın ölümüyle sona eren asıl süreçte etkileyici ve şiirsel şarkı sözleri, iyi düzenlenmiş müziğiyle öne çıkmış, bir kuşağın en önemli gruplarından biri olarak kabul edilir. Vokalist ve aynı zamanda şarkı sözlerinin de yazarı Jim Morrison’ın seksi görünümü, cazibesi ve sahne performansı da akla gelen ilk konulardan biridir.
“Break on Through (to the Other Side),”, “L.A. Woman,” “The End,” “The Crystal Ship”, “Light My Fire” genelde en iyi bilinen ve birer klasik haline gelmiş parçalarıdır. Özellikle yaklaşık 12 dakikalık “The End” grubun en sarsıcı parçalarından biri olarak kabul edilmektedir. Ayrıca “Light My Fire” için grubun güzel fakat üstüne en yapışmış parçasıdır demek de yanlış olmaz. Doors grubunun adı Aldous Huxley’in meskalin adlı uyuşturucu bir maddeyle yaşadığı gerçek deneyimlerini anlattığı Algı Kapıları (Doors of Perception) isimli kitaptan esinlenerek konmuştur.
The Doors – Ghost Song (Lizard King) 1978
1965-1971
Jim Morrison çocuk yaşta ailesiyle beraber bir seyahatte bir kazaya tanık olur. O kazada ölen kızılderili şamanının ruhunun kendi ruhuna karıştığını ve çok küçük yaşta ölümü tanıdığını söyler.
Doors grubu 1965 yılında UCLA (Kaliforniya Üniversitesi-Los Angeles) sinema öğrencileri )Jim (James Douglas) Morrison ve Ray Manzarek tarafından kuruldu.Morrison’ın okulu bırakarak ortadan kaybolması ve şans eseri Ray Manzarekle Venice, Los Angeles’ta karşılaşmışlar ve Morrison Moonlight Drive adlı parçayı ilk kez bu sırada Ray`e okudu, bu parça grubun kurulmasına vesile olmuştur. Jim’den etkilenen Ray o sıralardaki grubu “Rick and The Ravens”`tan ayrılmış; Robby Krieger ve John Densmore adında önceden tanıdığı arkadaşlarını yanlarına katarak grubu kurmuştu. Jim Morrison’a daha sonra hayranları Lizard King (kertenkele kral) ismini taktı ve bir çok konserinde söylediği I’m a lizard king I can do anything sözü ile özdeşleşti (ben kertenkele kralım ve her şeyi yapabilirim)
New Haven Olayı
Jim Morrison 2 kez tutuklanmıştır ilk i New Haven da bir konserde gerçekleşmiştir sahne arkasında bir kadınla zorla ilişkiye girmek isterken polisin bunu duyması üzerine sahnedeyken tutuklanır ve hayranları orada bir ayaklanma başlatır ve kendisi hiç bir zaman suçlu olduğunu kabul etmemiştir ve “Peace Frog” şarkısında bu olaydan bahsetmektedir “blood in the streets in the town of New Haven” ve bu suç siciline işlenmiştir.
Miami Olayı
Miami de bir konserdeyken hayranları onu isteyerek şarkı söylemekten ve bir anda bağırmasından dolayı yuhalamaya başlamıştır Jim Morrison konserden önce çok içki içmiştir ve sarhoştur ve seyircilere hakaret eteye başlar daha sonra seyircileri soyunmakla tehdit eder ama soyunmaz daha sonra polisler sahneye çıkıp Jim Morrison’ı tutuklarlar ve onu soyunmakla suçlarlar ve The Doors’un 21 eyalette sahneye çıkması yasaklanır ve 6 ay hapis cezası istemiyle yargılanır ve suçlu bulunur ama o cezaya itiraz eder ve itiraz davasını beklerken çok sevdiği Paris e gider…
Ölüm
Paris’te davasını beklerken Jim Morrison yine sarhoştur ve 3 temmuz 1971 de otel odasında küvette ölü bulunur kalp krizi teşhisi konulur öldüğünde 27 yaşındadır ve Jim Morrison gibi Jimi Hendrix ve Janis Joplin de 27 yaşında ölmüştür. Uyuşturucudan öldüğü iddia edilir ama vücüdünda uyuşturucuya rastlanmaz mezarı Pariste Pere Lachaise mezarlığındadır.
Albümler
The Doors – Ocak 1966-67, Strange Days – Ekim 1967, Waiting For The Sun – 1968, The Soft Parade – 1969, Morrison Hotel – 1970, L.A. Woman – Nisan 1971, Other Voices – Ekim 1971, Full Circle – 1972, American Prayer – 1978, Apocalypse Now – 1979, Alive She Cried – 1983, The Doors – 1991, In Concert – 1991, Kutu Seti – 1997, Bright Midnight: Live in America – 2002, Live in Hollywood – 2002, Legacy: the Absolute Best – Ağustos 2003
_____
45lik
“Break on Through (To The Other Side)”, Ocak 1967, “Light My Fire”, Nisan 1967, “People Are Strange”, Eylül, 1967, “Love Me Two Times”, Kasım 1967, “The Unknown Soldier”, Mart 1968, “Hello I Love You”, Haziran 1968, “Touch Me”, Aralık 1968, “Wishful Sinful”, Mart 1969, “Tell All the People”, Mayıs 1969, “Running Blue”, Ağustos 1969, “You Make Me Real” / “Roadhouse Blues”, Mayıs 1970, “Love Her Madly”, Mayıs 1971, “Riders on the Storm”, Haziran 1971, “Tightrope Ride”, Kasım 1971, “Ships with Sails”, Ocak 1972, “Get Up and Dance”, Temmuz 1972, “The Mosquito”, Ağustos 1972, “The Piano Bird”, Kasım 1972
______
Genel bilgiler
Köken, Los Angeles, Kaliforniya, ABD- Tarzlar, Psychedelic Rock, Blues – Resmî sitesi, http://www.thedoors.com/
Üyeler
James Douglas Morrison, Robbie Krieger, Ray Manzarek, John Densmore
Jim Morrison
Doğum adı, James Douglas Morrison, Doğum, 8 Aralık 1943 Melbourne, Florida, ABD, Ölüm, 3 Temmuz 1971, 27 yaşında), Tarzlar, Psychedelic Rock, Meslekler, Müzisyen, Şair, Şarkı Sözü Yazarı, Film Yapımcısı, İlişkili hareketler, The Doors (Solist)
James Douglas Morrison (d. 8 Aralık 1943, ö. 3 Temmuz 1971), ABD’li şarkıcı, söz yazarı, besteci ve şairdir.
Melbourne, Florida’da doğmuş ve ABD’li rock grubu The Doors`un söz yazarı ve vokali olmuştur. Birkaç şiir kitabı, dokümanları, kısa film denemeleri ve The unknown soldier için bir müzik video klibi denemesi vardır. James’in daha 27 yaşındayken Paris’te ölümü nedeniyle gömülürken ve gömüldükten sonra bile sonsuz bir söylenti James’in arkasından devam etti. Jamesin esrarı hala sürmektedir. Onlarca farklı ölüm teorisi vardır. Bu iddialardan bazıları; şöhretten bıktığı için ölü taklidi yaparak Hawai’ye kaçtığı ve yaşamını orada sürdürdüğü (bu iddianın temeli mezarının boyutunun Jim’den küçük olduğu söylencesine dayanmaktadır), aşkı Pamela Courson’nın o sıralarda onu başka biriyle aldatmasına dayanamayarak intihar ettiğidir.
Takma adı Lizard Kingdir. Bu takma adın kaynağı An American Prayer’da geçen “I’m the lizard king, I can do anything” dizesidir. Çoğu hayranına göre yapmak isteyip yapamadığı tek şey “0”(sıfır) adında siyah beyaz bir film çekmek olmuştur. Bu noktadan hareketle, pek çok sinema – tv öğrencisinin tez olarak böyle bir film çekmesi, Morrison’u her dönem genç kuşak arasında “ikon” haline getiren bir başka sebeptir.
Kariyer öncesi
İskoçya’da yaşayan babası George Stephen Morrison ve annesi Clara Clark Morrison 1942 yılında Hawaii’de tanışmışlardır; yani Stephen’nın subay olduğu geminin demir attığı zaman.
1943 yılında Clara Morrison hamile kaldı ve kayınlarının yanına Clearwater, Floridaya taşındı. Bu sırada Stephen Morrison, askeriyede pilotluk eğitimi alıyordu. 1944 ün baharında Stephen, eğitimi tamamlandıktan sonra II. Dünya Savaşı için Pasifik Okyanusuna* yollandı. (Daha sonradan rütbesi yükseltilip büyük bir amiral gemisi yönetir) Böyle bir babanın geldiği aile ve babanın kendisinden de beklenebileceği gibi ailesi inanılmaz disiplinli ve sertti. Clara Floridada ilk oğlunu doğurdu. Fakat babası 1946 ya kadar hiç uğramadı. Bir süre sonra” Lee (1948 yılında Los Altos, California) dünyaya geldi.
Morrisona göre Hayatındaki en önemli anlardan biri 1949 yılında New Mexico’da yaptıkları aile gezisi sırasında olmuştur. Ve şöyle anlatır.
Ölümü ilk keşfettiğim an. . . ben, annem, babam, büyükannem ve büyükbabam gün batarken çölde ilerliyorduk. Bir kamyon dolusu kızılderili başka bir kamyona ya da bir şeye çarpmıştı. Kızılderililer bütün ana yola dağılmıştı; ve kanlar içinde ölümü bekliyorlardı. Babam ve büyükbabam, arabadan neler olduğuna bakmak için inmişlerdi. Ben daha çocuktum, o yüzden arabada oturup beklemem gerekiyordu. Ben bir şey görmedim.
– Tek gördüğüm şey garip, kırmızı boya ve yerde yatan insanlardı, ama bir şey olduğuna emindim. Çünkü onların yaydıkları dalgaları hissedebiliyor ve birden yerde yatan insanların da olay hakkında benim bildiğimden daha fazlasını bilmediklerini farkettim. İşte o an ilk kez korkuyu tattım. . .
Ve işte o zaman etrafta koşuşturan kızılderili ruhlarından bir ya da birkaç tanesi gelip olmadığını iddia etmektedir. Bu olay hakkında diğer yorumlara göre, Morrison bu olaya çok üzüldüğünden annesinin ve babasının “sadece kötü bir rüya” gördüğünü söyleyip yatıştırmaya çalışmışlardır. Gerçek de olsa, uydurma da olsa Morrison bu olaya takılmış ve şarkılarında, şiirlerinde ve röportajlarında bu olayı araya sokmaktan çekinmemiştir.
Morrison, 1961 yılında George Washington Lisesinden mezun olur. Morrison’un babası yüzünden aile Güney Kaliforniyaya transfer olur. Morrison tekrar babaannesinde kalmak için Clearwater, Florida ya gönderilmiştir. Orda St. Petersburg Junior College ‘inde okumayı denemiştir.
Aslında taşınma işi ekonomik bir mantık içinde yapılmştı. Babasının en başından beri sahip çıktığı evini askeri bir servise bağışlayarak oğlunun okul harcını çıkarmaya çalışıyordu.
Fakat tutucu ve içki içmeyen ailesiyle epey sorunlar yaşadı. Daha sonra Florida Eyaleti üniversitesine geçti. Daha sonra da üniversitenin yakınlarına taşınıp, Geroge Greer’in oda arkadaşı oldu. Daha sonraları Morrison toplama bir ekiple çekilen bir filmde rol aldı.
1964 yılında üniversitedeki profesörlerden biri Morrison’un sinema üzerine olan yeteneğini farkeder ama müzik sinemanın önüne geçecektir.
Üç arkadaşıyla kurduğu The Doors grubu onu dünyaca ünlü bir yıldız yapacaktır. Bir rock yıldızı. Jazz Rock’ın babası olarak sayılabilir. 1966’da başlayan profesyonel kariyeri 1971 yılına kadar uzanır. O yıl dinlenmek ve alkolle uyuşturucuyu bırakmak için sevgilisi Pam ile Paris’e giden Jim, çok genç bir yaşta ve sadece 5-6 senelik bir kariyerle aramızdan ayrılmıştır. Bir küvette ölü bulunmuş ve son sözleri de “orada mısın Pam” olmuştur. Hayatı boyunca hatta günümüzde bile anlaşılamamış adam olan Morrison kötü çocuk imajının arkasındaki dahiyi ne gizledi ne de teşhir etti. Ve o Einstein’dan dahi zekiydi. Tahmini iqsu 149 olarak belirlenmiştir. Ayrıca çok iyi bilinen bir skandalı da vardır; büyük Amerika turnesinin ilk ayağı olan Miami konserinde sahneye atılan 4 litrelik turuncu boyanın ardından seyircilere çok sinirlenmiş -ve onları da sinirlendirmiş- ve yasalara karşı gelerek -hiç görülmemiş bir şekilde- cinsel organını yüzlerce -yoksa binlerce miydi- kişinin önünde açmıştır. Bunun üzerine polislerce tutuklanmıştır, 1 ağır 3 hafif suçu bulunmuş ancak beraat edip kurtulmuştur. Muhafazakar ve Katolik çevrelerce hiç sevilmemiş ve o çevreleri de zaten sevmemiştir Jim. Bunda babasının payı şüphesiz büyüktür.
Ölümüyle ilgili çeşitli spekülasyonlar halen daha ortaya atılmaktadır. Bazıları intihar etti derken, bazıları Hawaii’de yaşadığını öne süregelir. Bir çok hayranı da Doğu ülkelerinden birisinde yıllardır inzivaya çekilmiş olduğuna inanmak ister. Ancak bu teoriler ve spekülasyonlar Elvis Presley’de olduğu gibi sadece lafta kalırlar.
İki Şiiri ;
Buraya kadar güzel dostum
buraya kadar tek dostum
ayrıntılı planlarımız buraya kadar
başka ne varsa buraya kadar
ne güvenlik, ne sürpriz buraya kadar
gözlerine bakmayacağım bir daha
neler olacağını tahmin edebiliyor musun
böylesine sınırsız ve özgürce
umutsuz bir ülkede
umutsuzca bir yabancının eline muhtaç
buraya kadar güzel dostum
buraya kadar eski dostum
buraya kadar ilgisiz dostum
buraya kadar tek dostum
buraya kadar
acı veriyor seni bırakmak
ama beni izlemeyeceksin artık
gülüşler ve tatlı yalanlar buraya kadar
ölmeye çalıştığımız geceler buraya kadar
buraya kadar.
Jim Morrison (The Doors) / Buraya Kadar
_______
Sex, yalanlarla dolmuş,
Beden, gerçeği görmeye çalışsada,
Kurallarla bastırılmış olduğundan,
Beceremiyor! !
Bedenlerimizi, laflarla sakatlıyoruz,
Toplum, gerçekten hissettiğimizi,
söyleyememenin, başarı olduğunu,
öğretmiş bize.
Jim Morrison / Bedenlerimizi Laflarla Sakatlıyoruz
__________
Jim Morrison’un hafızalara kazınan sözleri ;
“Herkesin doğduğunu iddia ederler, ama ben buna katılmıyorum. Belki de baygınlıklarımdan birini yaşıyordum.”(1969)
“En çok seven anne, baba, akrabalar, suratlarında gülücüklerle cinayet işlerler. Gerçekten olduğumuz asıl kişiyi tahrip etmemiz için zorlarlar. Anlaşılması güç bir cinayet.”(1969)
“Bana göre şarkı müzikle gelir; ilk önce bir ses ya da ritm, sonra elimden geldiğince hızlı söz uydururum. Hissedişi sürdürmek için; ta ki müzk ve lirik aynı anda gelinceye kadar. Şiirde genellikle hiç müzik yoktur. Şarkılarımın çoğu o anda oluşur; pek üretken bir söz yazarı dğilimdir.”(1969)
“Bir Doors konseri, özel bir tür dramatik görüşme ve eğlence için düzenlenen bir halk toplantısıdır. Sahnedeyken bir dünyanın yaratımında roller alıyoruz ve bunu kalabalıkla birlikte kutluyoruz. Hareket halindeki vucutların heykeli haline geliyor. Bu politik, ama bizim gücümüz seksüüel..belki bizi erotik politikacılar diye adlandırırsınız..”(1969)
“Bir oyun, kapalı bir sahadır; merkezdeki cinsiyetse ölüm çanıdır ve rol yapmak, sahip olduğum tek oyun.”(1969)
“insanların neden benim her zaman uçmuş olduğuma inanmak istediklerini merak ediyorum. Belki de kendi trip’lerini onlar için bir başkasının üstlenebileceğini zannediyorlardır…” (1969)
“Çocuklar, gelecektir. Çocukları değiştirebilir, şekil verebilir ve etkileyebilirsiniz. Genç dinleyicinin önemi budur; onlar üzerine yazılması iin beklenen temiz kağıt gibidirler.. ve ben mürekkebim.”(1969)
“Bir rock konserinde kural yoktur. Her şey mümkündür.”(1969)
“Los Angeles, parçalarını birleştirecek bir ayin arayan bir şehirdir ve The Doors da öyle; bir ayin arıyor. Bir tür elektrk düğünü. Biz kendimizi göstermek için müziğin içinde saklanıyoruz.” (1969)
“Bazen..Rock’n’roll tarihini Yunan dramasının aslı gibi düşünmeyi seviyorum. Mevsimler boyunca harman yerinde bir grup rahip yardımcısı danslar edip şarkı söylemeye başlamış. Sonra bir gün delinin biri kalabalığın içine atlamış ve Tanrı’yı taklit etmeye başlamış…”(1968)
“Film herşeyi sıkıştırır. Bir sürü enerjiyi küçük bir alan iiçinde paketler.”(1969)
“Ben her zaman kelime adamı olacağım, kuş adam olmaktan iyidir.”
“Bir uçak kazasında ölmeyi önemsemem. Güzel bir gidiş olurdu. Uykuma ya da yüksek dozdan ölmeyi istemiyorum.. onun nasıl olduğunu hissetmek istiyorum. Onu tatmak, duymak, koklamak istiyorum. ölüm bize sadece bir kez gelecek onu kaçırmak istemem.”(1969)
Şiddet her zaman kötü değildir.Kötü olan şiddete duyulan tutkudur.
Kendinizi en derin korkunuza maruz bırakın,o andan sonra,korkunun hicbir gücü kalmaz ve özgürlügün korkusu kücülüp kaybolur.İste o zaman özgürsünüzdür.
Bilinen vardır ve bilinmeyen, ve bu ikisinin arasındaysa kapılar vardır.
Kaybolmuş cenneti arayan bir adam,diğer dünyayı hiç düşlememiş birine aptal gözükebilir.
İçindeki şeytanı yak.
Hayalet katiliyim ben tanıklık eden kutsal cezama işte böyle eğlence yok artık tüm zevklerin ölümü geldi.
Zeki ve duygulu bir insanım ama en olmayacak yerlerde ortaya çıkan bir palyaçonun ruhuna sahibim.
Çatıları,duvarları yık,bütün odaları aynı anda gör!
Bir kuyruklu yıldız olmak istiyorum, herkesin durup baktığı, birbirine gösterdiği bir kuyruklu yıldız, sonra ansızın bir patlama ve ben yokum.
Ölümü ilk keşfettiğim an. . . ben, annem, babam, büyükannem ve büyükbabam gün batarken çölde ilerliyorduk. Bir kamyon dolusu kızılderili başka bir kamyona ya da bir şeye çarpmıştı. Kızılderililer bütün ana yola dağılmıştı; ve kanlar içinde ölümü bekliyorlardı. Babam ve büyükbabam, arabadan neler olduğuna bakmak için inmişlerdi. Ben daha çocuktum, o yüzden arabada oturup beklemem gerekiyordu. Ben bir şey görmedim. – Tek gördüğüm şey garip, kırmızı boya ve yerde yatan insanlardı, ama bir şey olduğuna emindim. Çünkü onların yaydıkları dalgaları hissedebiliyor ve birden yerde yatan insanların da olay hakkında benim bildiğimden daha fazlasını bilmediklerini farkettim. İşte o an ilk kez korkuyu tattım.
Riders On The Storm ;
Fırtınadaki biniciler
Fırtınadaki biniciler
Doğduğumuz bu evin içine
Atıldığımız bu dünyanın içine
Bir kemiği bile olmayan köpek gibi
Ödünç alınmış bir aktör
Fırtınadaki biniciler
Orada yolda bir katil var
Beyni bir kurbağa gibi sürünüyor,kıvrılıyor
Uzun bir tatil yap
Bırak çocukların oynasın
Eğer sen bu adama bir çıkış verirsen
Güzel hatıralar ölecek
Yoldaki katil..evet
Kız ,erkeğini seviyorsun
Kız,erkeğini seviyorsun
Elinden tut ve al
Onun seni anlayabilmesini sağla
Dünya sana bağlı
Hayatımız asla sone ermeyecek
Erkeğini sev,evet
Fırtınadaki sürücüler
Fırtınadaki sürücüler
Fırtınadaki sürücüler..
Düzenleme www.yasamaugrasi.com