seni görmek için sabırsızlanıyordum – kapıda beklerken
ama beni karşılamak için orada kimse yoktu – ve kıyafetler merdivendeydi
görmeye tahammül edemeyeceğim bir şekilde – başka biriyleydin…
bunalımmm bunalım – bir bıçak gibi kesti beni
bunalım bunalımm – hayatımdan gittiğinden beri
gerçekten anlayamadım – gururumu nasıl kırabildin
içimde birşeyler kırıldı -içimde
seni sevdiğimi bilmiyordum – taa ki sen gidene kadar
şimdi yalnızlık beni çevreliyor – her gün
bunalım bunalımm – sen çekip gittiğinden beri
bunalım bunalımm – çünkü artık seni göremeyeceğim
başarısız olduysam eğer özür dilerim – ve her nasılsa ben suçluyum
bunalım bunalımm – ağlarken utandığımı hissediyorum
sadece sensiz yaşayamam – başka bir günle karşı karşıya
çünkü bunalım hissediyorum ve – burada kalacağım
I couldn’t wait to see you – waiting by the door
There’s no one there to meet me – and your clothes are on the floor
Sorry if I hurt you – and I made you cry
Couldn’t stand to see you – with another guy
It’s the bluest blues – and it cuts me like a knife
It’s the bluest blues – since you walked out of my life
Couldn’t really tell you – how you hurt my pride
Something broke within me – down inside
I never knew I loved you – til you went away
Now the loneliness surrounds me – everyday
It’s the bluest blues – since you walked out of the door
It’s the bluest blues – cause I won’t see you no more
I’m sorry if I failed you – if somehow I’m to blame
It’s the bluest blues I’m feeling – it’s a cryin’ shame
I just can’t live without you – face another day
It’s the bluest blues I’m feeling, and it’s here to stay
It’s the bluest blues, and it cuts me to the bone
It’s the bluest blues, when you can’t find your way home