1966 yılında Ankara doğan soprana Selva Erdener, müzik çalışmalarına ilk ve orta öğrenimi sırasında Müzeyyen Demirci ve İnci Dinçer’in teşvikleriyle başladı. Gazi Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesinde önlisansını tamamlayan sanatçı 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet konservatuarı opera ve şan bölümü Nurdan Özar sınıfından Nurdan Uzar ile şan, Müfide Özgüç ile lied-oratoryo yorumu çalışarak bu okuldan başarı ile mezun oldu.
Aynı yıl Ankara Devlet Opera ve Balesi’ne solist sanatçı olarak kabul edildi. Cosi Fan Tutte-Fiordiligi, Don Pasquale-Norina, Zaide-Zaide, I Pagliacci-Nedda, Don Giovanni-Zerlina, Sihirli Flüt-Pmina, La Boheme-Musetta, Faust-Margeurite, Ali Baba ve Kırk Haramiler-Ayşe, İstanbulname-Zeliha gibi rollerde yer aldı. Tacikistan, Makedonya, Danimarka, Kuzay Kıbrıs ve yurtiçinde çok sayıda konser verdi. Opera ve operetlerindeki başrolleri başarı ile yorumladı.
Bu süre zarfında şan pedagogları Roman verlinsky ve Lidya Pronina ile de şan çalışmalarını sürdüren sanatçı Moskova Radyo Senfoni Orkestrası, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul İzmir, Antalya ve Çukurova Devlet Senfoni Orkestraları. DESO, H.Ü. Senfoni Orkestrası, CRR ve Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ve Orkestra@modern ile de Ankara Müzik Festivalinde solist olarak konserler verdi.
Turgay Erdener’in eserleri ve halk türkülerinden oluşan “Sen Sen Sen” adlı albümü Kalan Müzik tarafından dinleyicilerin beğenisine sunulan Selva Erdener, Turgay Erdener’ın “Afife” balesinin CD kaydını Moskova Çaykovski Radyo Senfoni Orkestrası ile gerçekleştirdi 2005 yılında, Kamran İnce’nin Requiem Without Words adlı eserinin dünyada ilk seslendirilişinde solist olarak yer aldı; 2006 yılında Bilkent Senfoni Orkestrası ile CD kaydını gerçekleştirdi.
2006 yılında Tiyatrooyunevi ile F. G. Lorca’nın Beşyıl Geçince adlı eseriyle İstanbul Tiyatro olimpiyatlarına katıldı, aynı tiyatro ile Estonya ve Bulgaristan’da turnelere katıldı. 2008 yılında Theatre du Centaure ile “Flux” projesi dahilinde “Ftux İstanbul” filminde oynadı Türkiye’nin yanı sıra ABD, Danimarka, İtalya, Macaristan, Makedonya, Tacikistan ve KTTC’de de konserler verdi.
Başkent Üniversitesi Devlet Konservatuvarında şan dersi veren Selva Erdener halen Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde solist sanatçı olarak görev yapmaktadır.
1. Sabahın Seherinde (Anonim-Tokat) 2. Sen Sen Sen (Turan Oflazoğlu, Turgay Erdener) 3. İlle de (Murat Göksu, Turgay Erdener) 4. Gökyüzünde Tüten Olsam (Anonim, Çukurova) 5. Arabamın Tekerleği (Anonim, Üsküp) 6. Ay Gız (Anonim, Azerbaycan) 7. Lorca Tango (Turgay Erdener) 8. Yarim Senden Ayrılalı (Aşık Emrah) 9. Canım (Turan Oflazoğlu- Turgay Erdener) 10. Hayranlığımızın Gözbebekleri (Yücel Erten, Turgay Erdener) 11. Bülbülüm (Anonim, Selanik) 12. Laçin (Anonim, Azerbaycan) 13 Adio Querida (Anonim, Sefarad)
Selva Erdener: Müziğe olan ilgim çok küçükken başladı. Evde babamın çok güzel bir kütüphanesi vardı. Eskiden herkesin evinde mutlaka bir tane ‘Hayat Ansiklopedisi’ olurdu. Babamın kütüphanesinde de bu ansiklopediden vardı. Ben daha okula gitmezken o ansiklopedideki konservatuar sayfasını mum boyalarla işaretlemiştim. Üç veya dört yaşındaydım, okumayı bilmiyordum ama resimlere bakıyordum. Baktığım sayfanın konservatuar sayfası olduğunu da bilmiyordum ama o sayfadaki dans eden balerinler, müzik aletleri ilgimi çekiyordu. Sürekli şarkılar söylüyordum ve hep bir enstrüman çalmak istiyordum. Evde melodika vardı, mandolin, çatı katında bir keman, dolapta bir armonika vardı. Babaannem bana oyuncak bir keman almıştı. Ben çok ağlamıştım o keman alınsın diye.
Baba…
Sonra babam bana biraz melodika çalmayı öğretti. İlk müzik öğretmenim babamdır. Notaları ondan öğrendim. Babam öğretmenlik okulu mezunuydu ve o zamanlar öğretmenlik okulundan bir saz çalmadan mezun etmiyorlardı. Babam çok güzel mandolin çalardı. O kadar iyi çalardı ki gençliğinde ilkokullarda mandolin çalma dersleri bile vermiş.
İlk konser…
İlk ciddi seyircimle dört veya beş yaşında kampta tanıştım. O zamanlar kamplara caz gelirdi. Caz derlerdi orkestraya, orkestra gelirdi. Ben orkestrayı ilk defa dinlediğimde, ‘Sizinle şarkı söylemek istiyorum’ dedim. Onlar da nasıl olduysa kabul ettiler. Ben hemen aldım elime mikrofonu ve Barış Manço’dan ‘İşte Hendek, İşte Deve’ yi söyledim. Bütün bir kamp beni dinledi. Kamp dediğim de bin kişi falan vardı yani. Çok alkış aldım ve müthiş hoşuma gitti. Hep kampa gidelim ve ben hep orada şarkı söyleyeyim istiyordum.
Müzik olmasaydı…
Benim müzik dışında ilgi duyduğum tek konu psikolojiydi. Lisede bir psikoloji hocam vardı, onun anlattığı konular çok ilgimi çekmişti. Müzisyen olmasaydım, psikoloji eğitimi almak isterdim ama müzik sevgisi çok ağır bastı doğrusu.
Müziğe olan ilgim hiç bir zaman yalnızca operayla kısıtlı kalmadı. Mesela piyano repertuarı ve keman repertuarı ile çok ilgileniyordum. Bach’ı çok seviyordum. Çok klasik bir şancı değildim o anlamda, yalnızca opera yoktu benim için. Glenn Gould’a inanılmaz hayrandım. Başka türlü işler, başka çalışlar ilgimi çekiyordu hep. Bütün klasik müzik repertuarına daldım…
Geleceğe Dair Projeler …
İkinci albümü yapmayı çok istiyoruz. Bu aralar Turgay da ben de çok yoğunuz ama hakikaten olabilecek en yakın zamanda istiyoruz.
Ben yeni albümde özellikle Münir Nurettin Selçuk’tan ‘Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın’ parçasını söylemeyi çok istiyorum.
Geçmişe Dair Pişmanlıklar…
Evde mütemadiyen konser verirdim ben; çok bıktırdım, mahvettim ailemi…
Bu yazıda kısmen cafrande.org sitesinin kaynağından faydalanılmıştır.