Ronald Belford “Bon” Scott (9 Temmuz 1946 – 19 Şubat 1980) Avustralyalı rock müzisyeni. 1974’ten 1980’de ölümüne kadar hard rock grubu AC/DC’nin solistliğini ve şarkı sözü yazarlığını yapmıştı. İskoçya’nın Kirriemuir kasabasında doğmuş, 1952 yılında altı yaşındayken ailesiyle Avustralya’nın Melbourne şehrine göç etmişti.
Scott 1964 yılında kurduğu ilk grubu The Spektors’da baterist ve zaman zaman da solist olarak yer aldı. 1974 yılında Dave Evans’ın yerine AC/DC’ye solist olarak katılana kadar The Valentines ve Fraternity gibi gruplarda çalıştı.
AC/DC’nin popülaritesi 1970’lerde önce Avustralya’da, ardından da uluslararası alanda arttı. 1979 yılında çıkardıkları Highway to Hell ABD’de ilk yirmiye girmiş ve grup daha büyük ticari başarıların eşiğine gelmişti. Ancak 19 Şubat 1980’de Scott Londra’da bir gece aleminin ardından bilinci kapalıyken öldü. Resmî kayıtlarda ölümü alkol zehirlenmesi olarak geçer. Ölümünün ardından AC/DC bir ara dağılmayı düşündüyse de çok geçmeden Scott’ın yerine Britanyalı glam rock grubu Geordie’den Brian Johnson’ı kadrosuna kattı. Grubun aynı yıl yayımladığı albüm Back in Black Bon Scott’a ithaf edilmiştir. Albüm müzik tarihinin en çok satan ikinci albümü olmuştur.
Bir efsaneyi başlattı.. Önce şofördü, sonra mikrofonu eline aldı.. İyi ki de aldı.. Ama keşke bırakmasaydı.. Biraz Bon Scott’ı tanıyalım istedim.. Mikrofonu, sahneyi ve AC/DC’yi 33 yaşında bırakmak zorunda kalan, efsanenin fitilini yakan biriydi o.. Bon Scott.. Bon 1946’nın Temmuz ayında, İskoçya’nın Kirriemuir kentinde doğdu. 1952 yılında, Bon henüz 6 yaşındayken, Scott ailesi de UK’den Avustralya’ya göç eden binlerin arasına katıldı ve böylece belki de Bon’un kaderi çizilmiş oldu. Aile, başlangıçta Melbourne’e yerleşmişti. Ama 1956’da Fremantle’a taşındılar ve Bon burada davulla tanıştı. Bon her zaman otorite ve disiplin sorunları yaşamıştı. Bunun bir sonucu olarak da daha 15 yaşındayken okuldan atıldı. Bir süre Fremantle Hapishanesi’nde davranış değerlendirme bölümünde, 9 ay da Riverbank Gençlik Hapishanesi’nde, polise yanlış isim ve adres vermek, yasal yaptırımlardan kaçmak, yasadışı cinsel olaylar ve on iki galon petrol çalmak suçlarından yattı. Avustralya Ordusu’ndan sosyal bir problem olduğu gerekçesiyle atıldı. Dolayısıyla da çok kısa bir dönem için askerlik yapmış oldu.
Müzikal Kariyeri
İlk grubu The Spektors’dan sonra Vince Lovegrove’la birlikte The Valentines’i kurdu. Bu grupla birçok şarkı kaydettiler. Bu şarkıların çoğu, Beasty Boys’dan George Young tarafından yazıldı. Buna ilk 5’e giren “Everyday I Have to Cry” da dahil. The Valentines’da bulunduğu süre içerisinde marihuana bulundurmak ve kullanmakla suçlanan ilk Avustralyalı Rock müzisyeni oldu. Scott, Adelaide’ye taşındıktan sonra Fraternity diye bir gruba dahil oldu. Grup “Livestock” ve “flaming Galah” adlı iki LP çıkardı Sidney’e taşındıktan sonra. Bunun hemen ardından 1971’de Avrupa turnesine çıktılar. 1973’te, bir İngiltere turnesinin hemen ardından Fraternity’nin çalışmalarına kısıtlamalar getirildi. Bu süreçte Bon, Peter Head’s Mount Lofty Rangers isimli bir grupta çalışmaya başladı. Bir provanın hemen arkasından motorsiklet kazası geçirdi ve ciddi şekilde yaralandı. Fraternity bunun üzerine, şimdileri efsane olan Jimmy Barnes’I kadrolarına dahil ederek yoluna devam etti.
Takip eden yıllarda müzik piyasası için ufak tefek işlerde çalışırken AC/DC ile tanışması gerçekleşti; şoför olarak. Grubun sürücülüğünü Scott’ın arkadaşı George’un küçük kardeşleri Angus ve Malcolm Young yapıyordu. Scott grubun enerjisinden çok etkilendi ve ilerleyen dönemlerde grup üyelerinin Bon’a olan hayranlığı da giderek arttı. Bunun sonucunda vokalist Dave Evans gruptan atılınca yerine Bon Scott geldi.
2002 yılında Angus Young ile yapılan bir röportajda Angus, Bon ile diğer üyeler arasındaki yaş farkına değinmiş ve Bon’un kendisine, grubun en küçüğü Angus’a, olan öğüdünün her zaman şu olduğunu söylemişti; “Whatever I do, you don’t!!”* Scott çok kısa sürede AC/DC’yi glam’den saf rock yapan bir gruba çevirdi. *Ben ne yaparsam yapim, sen yapma!”
AC/DC’nin başındayken Bon, Avustralya’nın tartışmasız bir numaralı frontman idi. Bon’un sahnedeki duruşu, hafif maço tavırları kısa zamanda kadınların gönlünde taht kurdu adeta. Hatta erkekler bile onu kıskanmaya ve gıpta ile bakmaya başladı. Inanılmaz yüksek, güçlü ve tizleşebilen sesi, sokak kültürüyle harmanlanmış kişiliği ve karizması onu rock tarihindeki en etkileyici ve efsane mertebesine ulaşmış kişilerden biri yaptı.
..ve Vedası
Fakat Bon alkolik derecesinde çok içiyordu ve bu en sonunda bir trajediye neden oldu.. Londra’nın Camden Kasabası’nda, yine çok içkili bir geceden ardından arkadaşının arabasını alarak yol çıkıyor Bon ve muhtemelen arabayı kenara çektiği bir ara sızıyor. 19 Şubat 1980’in ilk saatlerinde arabanın içinde ölü olarak bulundu.. Öldüğünde henüz 33 yaşındaydı ve AC/DC ile yapacak çok şeyi vardı. Ölüm sebebi ise beklendiği gibi alkol zehirlenmesi olarak açıklandı…
Scott’ın ölümünde kısa bir süre sonra Brian Johnson gruba dahil oldu hala tüm zamanların en çok satan ikinci albümü, Back in Black ile geri döndüler. Albümün kapağı tamamen siyahtı; Bon anısına…. Scott’ın cenazesi Fremantle Mezarlığı’na gömüldü ve arkadaşları, mezarı başında son kez Bon için içerek onu son yolculuğuna uğurladılar.
R.i.p.. Bon Scoot.