escort bayanlar ankara escort,

izmir escort bursa escort izmir bayan escort istanbul escort antalya escort izmir escort bayan izmir escort bursa escort bursa escort kızlar istanbul escort bayan gaziantep escort istanbul escort istanbul escort kızlar istanbul escort

RMS Titanic 10-15 April 1912

0

RMS Titanic , White Star Line şirketinin sahibi olduğu Olympic sınıfı bir yolcu gemisidir. Harland and Wolff (Belfast, İrlanda) tersanelerinde üretilmiştir. 15 Nisan 1912 gecesi daha ilk seferinde bir buz dağına çarpmış ve yaklaşık iki saat kırk dakika içinde Kuzey Atlantik’in buzlu sularına gömülmüştür. 1912’de yapımı tamamlandığında dünyadaki en büyük buharlı yolcu gemisiydi. Batışı 1.514 kişinin ölümüyle sonuçlandı ve dünya savaşları dışındaki en büyük deniz felaketlerinden biri olarak tarihe geçti.

Titanic ‘in batışı ile birlikte meydana gelen büyük kayıp’ın oranı birçok nedene bağlanmaktaydı ve zaman geçtikçe oturan şey ise Titanic ‘in herkes için yeteri kadar filika taşımamasıydı. Titanic ‘in tam kapasitesi 3,547 kişi olmasına rağmen gemi’nin sahip olduğu toplam flika sayısı 1,178 kişilikti. Ayrıca kaza sırasında kadınlara ve çocuklara öncelik tanındığı için toplamda ölen erkek sayısı da çok orantısızdı.

Titanic zamanında mevcut olan en ileri teknolojileri kullanmıştı. Birçok insan tarafından “batmaz gemi” olarak inanılıyordu, bu inanış batmadan önce bu şekilde tanımlanmış ve lanse edilmişti. Bu derece ileri teknoloji ve eğitimli mürettebata rağmen batışı birçoğu için şoktu. Medya ise Titanic ‘in ünlü kurbanları ve batış ile ilgili efsaneleri sürekli gündeme getiriyordu. Bu tartışmaların sonucu denizcilik kanunun degişmesine neden oldu.

Amerikan donanmasından emekli Robert Ballard ‘ın gemi enkazını 1985’de bulması Titanic’e olan ilgiyi arttırdı ve bu ilginin günümüze kadar devam etmesini sağladı.

Titanic
Titanic docked in Southampton before her maiden voyage.
Genel Bilgiler
İsim: RMS Titanic
Sahibi: White Star Line
Sicilin bulunduğu liman: Liverpool, Birleşik Krallık
Rotası: Southampton’ dan New York’a
İnşa eden: Harland and Wolff tersaneleri
Yapılış yeri: Belfast, İrlanda, Birleşik Krallık
Tersane numarası: 401
Başlangıç: 31 Mart 1909
Denize indiriliş: 31 Mayıs 1911
Tamamlanması: 2 Nisan 1912
İlk Seferi: 10 Nisan 1912
Durumu: Buz dağına çarparak battı, 15 Nisan 1912
Batış Yeri: 41°43′55″N, 49°56′45″W New Founland ve Labrador yakınları,Kuzey Atlantik,Atlas Okyanusu
Genel Özellikler
Sınıfı ve Tipi: Olympic Sınıfı, Transatlantik yolcu gemisi
Ağırlığı: 66.000 ton
Boyu: 269 metre
İtme sistemi:
  • 2 adet bronz, üç-bıçaklı kanat pervaneleri
  • 1 adet bronz, dört-bıçaklı orta pervane
Hız:
  • 21 Knot(39 km/s – 24 mph)
  • azami 23 Knot (43 km/s)
Kapasite: 2,435 yolcu, 892 mürettebat

Konu başlıkları

  • 1 Yapımı
    • 1.1 Özellikler
    • 1.2 Filikalar
    • 1.3 Olympic ile karşılaştırma
  • 2 Mürettebat
    • 2.1 Kaptan John Smith
  • 3 İlk sefer
    • 3.1 Buzdağının görülmesi
    • 3.2 Murdoch’in Emirleri
    • 3.3 Çarpışma
    • 3.4 00:45 – İlk Filika İndiriliyor
    • 3.5 Mount Temple’in Kurtarma Denemesi
      • 3.5.1 Yakınlarda Duran, Cevap Vermeyen ve Bilinmeyen Gemiler
    • 3.6 02:00 – Dondurucu Okyanus Suyu İleri Bot Güvertesine Ulaşıyor
    • 3.7 02:05 – Pervaneler Ortaya Çıkıyor
  • 4 Sonrası5 Enkaz
    • 4.1 Kurtulanlar, kaybedilenler ve istatistikler
    • 4.2 Titanik Laneti
      • 4.2.1 Titanic Orkestrası
  • 6 Popüler kültür
  • 7 Kaynaklar
  • 8 Dış bağlantılar

Yapımı

Titanic ve Olympic Belfast`da yapım aşamasında iken

Titanic White Star Line’ın bir transatlantik gemisiydi, Harland and Wolff tersanelerinde(Belfast, Kuzey İrlanda) üretilmiş ve rakip firma olan Cunard Line’ın RMS Lusitania ve RMS Mauretania gemileriyle rekabet edebilmesi için tasarlanmıştır. Titanic ‘in yanı sıra Olympic Sınıfı kardeşleride üretilmiştir. Bunlar: ilk üretilmiş olan RMS Olympic, daha sonra üretilicek olan RMS Britannic (diğer adı Gigantic). Gemi’lerin tasarımcıları ise hem Harland and Wolff ve White Star’da yönetici olan William Pirrie, inşa yöneticisi ile dizayn bölümünün başı olan Alexander Carlisle ve gemi inşaatı mühendisi Thomas Andrews’dir. Gemi ayrıca Amerikalı yatırımcı John Pierpont Morgan tarafından finanse ediliyordu.

RMS Titanic’in yapımına 31 Mart 1909’da başlanmış ve yapımında 26 ay boyunca 11.300 kişi çalışmıştır. Geminin gövdesi 31 Mayıs 1911’da suya indirildi ve tamamen bitirilmesi için bir yıl daha harcandı. 2 Nisan 1912’de gemi tamamlanmıştı.

Titanic'in 1.sınıf bölümündeki büyük merdivenler

Titanic’in 1.sınıf bölümündeki büyük merdivenler

Titanic 269 m uzunluğuna, 28.2 m genişliğe, 66,000 gros ton ağırlığa sahipti. Geminin 3 pervanesine güç sağlayan iki zamanlı dört silindir, üç aşamalı, buharlı itici motorlar ve düşük basınçlı tribünler bulunmaktaydı. Bu motorlara 159 kömür fırını tarafından ateşlenen 29 kazan enerji veriyordu ve bu da geminin yaklaşık olarak 43 km/s maksimum hıza ulaşmasını mümkün kılıyordu. Gemideki dört bacadan sadece üçü işlevseldi, dörtdüncü baca sadece geminin daha çarpıcı gözükmesi için eklenmişti.Gemi toplam’da 3,547 yolcu ve mürettabat taşıyabiliyordu. Aynı zamanda posta da taşımaktadıydı. Baş harfinin ilk kısmındaki ön ekte bu ifade bulunmaktadır (RMS – Royal Mail Steamer).

Özellikler

Gemi’nin bulunduğu zamanda, Titanic lüks, zenginlik ve ihtişam konusunda tüm rakiplerinin üzerindeydi. Gemi’de standart olarak ana güvertede yüzme havuzu, spor salonu, hamam, hem birinci sınıf hem de ikinci sınıfta kütüphane, tenis kortu sunulmaktaydı.. Birinci sınıf ortak odaları çok özel ağaç işlemeciliği, pahalı mobilyalar ve diğer dekorasyonlar ile süslenmişti. Buna ilave olarak ‘Café Parisien’ birinci sınıf yolculara çardak biçiminde dekorasyon ile süslenmiş güneşli veranda altında mutfak hizmeti vermekteydi.

"Titanic" 'in içindeki Spor Salonu

Gemi bulunduğu zamana göre gelişmiş teknolojik özellikler ile donatılmıştı.  Buhar jeneratörleri tarafından desteklenen geniş bir elektrik altyapısı vardı, elektrik kabloları aynı zamanda elektrik lambalarını besliyordu. Gemi aynı zamanda iki Marconi radyo sistemi ile de gurur duymaktaydı. Vardiye halinde çalışan operatörler tarafından işletilen 1500 watt’lik sistem sabit bir iletişim ve bir çok yolcu mesajlarinin aynı anda transferine olanak sağlamaktaydı.

Filikalar

Titanic ’in dizayn aşamasında Carlisle Titanic ’in filikaları için kullanılacak matafora’ların daha yeni ve geniş bir modelini önermişti. Bu sayede Titanic 48 filika taşıyabilecekti ve geminin tamamına olmasa bile güverte üzerindeki herkese yetecek kadar filika sağlanmış olacaktı. White Star Line, daha geniş vinci kabul etmesine rağmen ancak geminin % 52’sini taşımasına kadar imkân verecek 16 ahşap filika (1-16) ve buna ilaveten 4 adet daha taşınabilir filika (A-D) konulmasına karar verdi.(Yasalara göre bu rakam bu tonajdaki bir gemi için minimum olması gereken rakamdı.) Ticaret kurulunun o zamanlardaki yönetmeliği, 10,000 ton’un üzerindeki gemilerin en az 155.724 m3 genişliğinde 16 filika taşımasını zorunlu kılıyordu. Yani, yasal olarak gereken filika sayısından daha fazlasını taşımaktaydı. 1894’de değerlendirilebilinen en büyük gemi sadece 13.000 ton’du, yönetmelik 1894’den beri değişmediği için büyük ve geniş gemiler için fazladan bir zorunluk yoktu. Carlisle, White Star Line yöneticilerinden J.Bruce Ismay ile konuyu resmi olarak tartıştığını söylemiştir. Bruce Ismay ise bunu reddetmiş, böyle bir görüşmeyi ne duyduğunu nede böyle bir uyarının kendisine gelmediğini ifade etmiştir.

Olympic ile karşılaştırma

Olympic(solda) ve tersanedeki havuzdan dışarı çekilen Titanic(sağda)

Titanic eski kardeşi RMS Olympic ‘e çok benzemekteydi. Daha fazla yere ve kayıtlı tonajı daha fazla olmasına rağmen, omurgası Olympic ile neredeyse aynı idi. Bununla birlikte bazı farklılıklar da vardı. En belirgin iki tanesinden birisi bot güvertesi altındaki, ileri gezinti için kullanılan A güvertesinin yarısı dışarıdaki hava ile ilişkilendirilmişti. B güvertesi konfigurasyonuda Olympic den farklı idi.Olympic inşaa edildiğinde Titanic in sahip olduğu benzer bir Cafe Parisien yoktu. Bu özellik 1913’e kadar eklenmedi.Olympic ‘de bulunan bazı kusurlar da Titanicde düzeltildi. Örneğin geminin arka kısmındaki ses çıkartan birleşme yeri Titanic ‘de düzeltildi. Titanic ‘deki A güvertesindeki doğal yan ışıklandırmalar daire biçimindeydi , Olympic ‘de ise oval idi.Titanic ‘in kaptan köşkü daha dar ve uzun yapılmıştı. Bu ve diğer değişiklikler ile kayıtlı fazladan 1,004 gross ton ağırlığı ile Olympic ‘den daha genişti, ilk yolculuğunu yapacağı 1912’de en büyük gemiydi.

 

Mürettebat

Kaptan John Sm

Kaptan Edward J. Smith Titanic 'in Kaptanı

Edward John Smith Hanley’de Edward Smith ve Catherina Hancock’in çocuğu olarak dünyaya geldi. 13 yaşına kadar Etruria İngiliz okuluna devam etti ve ardından Liverpool’da denizcilik kariyerine başladı. Daha sonra A Gibson şirketinin sahibi olduğu Senator Weber ‘de ilk denizcilik kariyerine başladı, çıraklık dönemini Weber’de geçirdi.

Smith, Mart 1880’de, White Star Line’a Celtic’in dördüncü subayı olarak katıldı. Avustralya ve New York hatlarında uzun dönem çalıştı. 1887’de Smith ilk White Star komutasını SS Republic ile devraldı.

White Star Line’da 17 adet gemiye kaptanlık ettikten sonra R.M.S Titanic’e kaptan olarak atandı. Titanic’in ilk yolculuğu için White Star’in en güvendiği isimlerden biriydi.

Titanic’in batışı ile ilgili olarak, Kaptan Smith’in bir ihmalinin olup olmadığı hususu günümüze kadar tartışılan bir konu haline gelmiştir. Smith’in bu olaydaki ihmaller zincirine katkısı ile ilgili çok fazla iddia mevcuttur, Kaptan tarafında bir zaafiyet mevcut olsa bile aşağıdaki faktörlerde gözden kaçırılmamalıdır.

  • Titanic boyut olarak çok büyük bir gemidir, zamanına göre ciddi teknolojik üstünlüklere sahiptir, kompartımanlar arasında su geçirmez levhalar yerleştirilmiş ve batmaz gemi olarak lanse edilmiştir.
  • Özellikle Atlantik’de kritik mesajlar köprüye iletilememiştir.
  • Titanic’in imal edildiği çelik metallerin çok kırılgan olduğu görüşü de birçok uzman tarafından ifade edilmiştir.

Titanic ‘in çarpmasından sonra ,Kaptan Smith’in nasıl öldüğüde çok netliğe kavuşamamıştır. Ballard’a göre Titanic filmindede görüldüğü gibi, köprüye gittiği, son emri vermek için beklediği ve Atlantiğin buzlu sularında kaybolduğu söylenmektedir.

Başka bir iddiaya göre ise Kaptan silahinı kafasına dayamış ve tetiği çekmiştir. Bu inanılması zor olayın ardından kurtulanlar, kaptan John Smith’in gemi batmadan önce bir çocuğu filikalara kadar götürüp, geri kaptan köşkünde öldüğü söylenilmektedir.

İlk Sefer

Titanic, Southampton rıhtımından ayrılmadan önce

Titanic, Southampton rıhtımından ayrılmadan önce

Titanic ilk seferine Southampton, İngiltere’den, New York City’e doğru 10 Nisan 1912’de hareket edecekti. O gün ilk olarak mürettebat ve ardından yolcular gemiye 9:30’da alınmaya başlandı. Gemi Southampton’dan öğle üzeri ayrıldı ve ilk sefer Kaptan Smith’in komutasında başladı. New York’a yönelmeden önce ilk olarak Avrupa kıtasındaki yolcuları almak için Fransız limanı Cherbourg’a, Manş denizi üzerinden gidecek, daha sonra da Queenstown’a (Birleşik Krallık) uğrayacaktı. Titanic bulunduğu iskeleden ayrılır iken, gittiği güney yolu üzerinde geniş ve büyük buzdağları olduğuna dair bir uyarı aldı. Ancak bu uyarı USN Hydrographic (deniz haritacılığı) bölümüne gitti ve asla köprüye ulaşamadı. Buzdağı uyarıları gün boyunca alınmaya devam etti, ancak bu uyarılar yılın bu zamanları içinde oldukça normal idi. Daha sonra akşam saat 21:30’da, Mesaba gemisi tarafından Titanic’in takip ettiği yolda geniş ve büyük buzdağları olduğu ile ilgili yapılan uyarı, telsiz (Marconi)odasındaki Jack Phillips ve Harold Bride tarafından alınmasına rağmen, bir takım zaaflar nedeni ile köprüye ulaşamadı. Uyarılar olmasına rağmen, seyir ile ilgili bir değiştirmeye ve yavaşlamayı gerektirecek bir neden yoktu. Titanic’de gözcü olarak üç takım çalışmakta idi, her takım iki kişiden meydana geliyordu ve bu iki kişi iki saatte bir değiştirilmekteydi. Gözcüler köprünün üst kısmında kuş yuvası olarak ifade edilen direğin üzerinde duruyor ve karşıyı sürekli olarak gözetliyorlardı. Başka geceler buzdağının daha önceden görünmesi kesin gibiydi, ancak o gece birçok faktör beraber hareket etmekteydi, ay yoktu, rüzgar yoktu, dürbün yoktu ve buzdağının karanlık yüzü gemiyi karşılıyor idi. Lightoller’in de İngiliz soruşturmasında ifade ettiği gibi ” Her şey Bize Karşı İdi.”

Buzdağının görülmesi

Altıncı Subay Moody

Gözcü Frederic Fleet

14 Nisan 1912 saat 23:39’da (gemideki saat), Titanic, New Foundland’ın Grand Banks güneyi açıklarında seyir etmekteydi. Gözcüler Frederic ve Fleet gemi’nin ön tarafında tam olarak seçilemeyen büyük bir buzdağı farkettiler. Fleet geminin çan’ını üç kez çaldı ve köprüye telefon etti. Telefona Altıncı subay James Paul Moody cevap verdi. Fleet “Orda biri var mı?” diye bağırdı. Moody “Evet ne gördün?” diye cevap verdi. Fleet “Tam önümüzde buz dağı var!” şeklinde bağırdı. Moody kıdemli ve o anda köprüde sorumlu Birinci subay William Mcmaster Murdoch’u uyarmadan önce “Teşekkür ederim” şeklinde cevap verdi ve telefonu kapattı.

 

Murdoch’in Emirleri

Birinci Subay Murdoch

Kaptan Smith’in durumunda olduğu gibi, Birinci subay Murdoch’in çarpışma sırasında vermiş olduğu emirler ile ilgilide çok fazla iddia ortaya çıkmıştır. Genel olarak kabul görülen, Murdoch’ın “Tam Sancak Tarafı” (Gemi’nin dümenini bir yöne çevirmek için kullanılır.) şeklinde emir vermiş olduğudur. Bu sayede gemi dönecek ve muhtemel bir çarpmadan kurtulacaktı. Kaza sırasında köprüye giren ve birbirlerini gören Dördüncü Subay Joseph Boxhall tarafından, Murdoch’a geminin makina dairesine bağlı telegrafı “Tam tornistan” ‘a getirmesi rapor edildi.

Boxhall’ın bu ifadesini makina dairesi yağcısı Frederick Scott yalanlamıştır. Ona göre motor odası telegrafı önce “Dur” işaretini göstermekteydi. Ayrıca Kazan dairesinin çavuşlarından Frederick Barret ise kazan’daki ateş göstergelerinin önce tam da olduğunu daha sonra dur’a gittiğini ifade etmiştir. Tam o esnada veya daha önce Murdoch iskele tarafına tam bir dönüş emri vermiş olabilirdi. (Serdümen subayı Alfred Olliver çarpışma esnasında köprüye doğru giderken bu emri duyduğunu ifade etmiştir.)Burada denenmeye çalışılan ve sağa doğru kalma manevrası olarak bilinen bu hareket, dümen yekesini tamamen sola taşımak bu sayede geminin sağa dönmesini sağlamak ve kalan arka kısmı buzdağından uzak tutmaktı. Yapılan bu manevra gemi’nin arka tarafının buzdağına asla çarpmayacağı konusunda ifade veren diğer mürettabat üyeleri tarafındanda desteklenmiştir. Çarpışma esnasında dümende olan dördüncü subay Robert Hichens ve köprüde olup olmadığı tam belli olmayan dördüncü subay Boxhall, her ikiside Murdoch’in Hichens’e verdiği son emrinin “Tam sancak tarafı!” olduğunu ifade etmişlerdir.

Çarpışma

Thomas Andrews

Fleet’in buzdağını gördükten sonra, gemi’nin ölümcül çarpışmasını 37 saniyede yaptığı tahmin edilmektedir. Gemi’nin sancak (sağ) tarafı buzdağı tarafından yırtılmıştır, omurgadaki birçok noktada bükülmeler olmuş, suyun altında kalan perçinler atmış ve bu sayede beş kompartıman suya doğru açılmış (İleri seviye tank,üç ileri ambar ve kazan dairesi 6) ve denizin altında kalmıştır. Çarpmanın tüm etkisi ortalama 10 saniyede tamamlanmıştır. Altıncı kompartımandaki (kazan dairesi) pompalar suyu geldiği hızla geri pompalayabiliyordu. İlk beş kompartıman aşagı yukarı 1.1 m² civarındaki alandaki küçük oyuklar ile delik deşik olmuştu. Öndeki kompartımanlar doldukça, kompartımanlar arasındaki su geçirmez bölmeler kapatıldı. Titanic su yüzünde dört kompartımanın dolması ile ayakta durabilirdi. Ancak gemi beşinci kompartımanlarınada su alıyordu. Kaptan Smith köprüye varır varmaz, çarpmanın etkisi ile birlikte ekibine her şeyin durdurulması emrini etmişti. Çarpmadan sonraki ilk on dakikada bütün kompartımanlar 4,3 m civarında, Atlantik’in buzlu suları ile doldu. Geminin birinci derecedeki subaylarının incelemesini takiben, gemi doğramacısı ve tamircilerinden J. Hutchinson ve Thomas Andrews iki güvertedeki posta odalarınıda içine kapsayan detaylı bir inceleme yaptılar, bu inceleme sonucunda görünen oyduki Titanic batacaktı. Saat gece yarısını vurmadan önce öndeki üçüncü sınıf kısmı suyla dolmaya başlamıştı. Çarpışmadan 25 dakika sonra Saat 00:05’de Kaptan Smith bütün cankurtaran flikalarının örtülerinin açılmasını emir etti; beş dakika sonra saat 00:10’da yerlerinden çıkartılmasını ve saat 00:25’de flikaların kadınlar ve çocuklar ile doldurulmasını ve aşağıya indirilmesini emir etti. Saat 00:50’de dördüncü subay Joseph Boxhall ilk beyaz yardım fişeğini ateşledi. Beyaz fişek atılmasının amacı; diğer gemilerden yardım isteyebilmekti. Fakat; asla batmayacağına inanılan Titanic, sefere çıkmadan önce sadece eğlence amaçlı kullanılan beyaz fişeklerle depolanmıştır. Kırmızı renk olan asıl yardım fişeklerine maalesef yer verilmemiştir. Bu da batma esnasında, fırlatılan beyaz fişeklerin, Titanic’i görebilen diğer gemilerin acil durumu algılayamamasına ve yardımların çok fazla gecikmesine yol açmıştır.

00:45 – İlk Filika İndiriliyor

Charles Lightoller ölümünden önce bir mülakat vermiş ve ilk filika indirilmeden önce Kaptan Smith ile olan karşılaşmasını açıklamıştır. İfadesinde:

« “Filikaların örtüleri kaldırılmış, temizlenmişti. Akabinde filikalar bot güvertesi seviyesine indirilmiş ve menteşelerinden çıkarılmaya hazırdı, tam bu o anda Kaptan Smith ile karşılaştım ve ellerimi onun kulaklarının arkasına koyarak ve yüksek sesle sordum, “Efendim filikalara ilk önce kadın ve çocuklarımı almalıyım” bu soruma, Kaptan olumlu anlamda kafa salladı ve bunun üzerine ilk filikayı doldurmaya başladım.” »

İlk 65 kişi kapasiteye sahip yedi numaralı filika saat 00:45’de sancak tarafından üstünde sadece 28 kişi ile birlikte indirildi. Hemen arkasından 00:55’de altı numaralı filikada yine 28 kişi ile iskele tarafından indirildi. Titanic yolcuları ve mürettabatı ile birlikte 2,228 kişi olmasına rağmen, toplam kapasitesi 1,178 olan 20 filika taşımaktaydı. Numaralar ile isimlendirilmiş onaltı flika mataforalardaydı(vinç), yandan çadır bezli, harf ile isimlendirilmiş ve taşınabilir dört adet filika ise subay yatakhanesinin çatısına yerleştirilmişlerdi. Flikalar için toplamda yetecek alan gemideki yolcuların ve mürettabatın yarısından biraz daha az idi. Yukarıdada ifade edildiği gibi o zamanlar gereken bot sayısı insan sayısı yerine geminin gros ton ağırlığına göre karar veriliyordu.

Birinci ve ikinci sınıf yolcularının filikalara erişimi bot güvertesine çıkan merdivenler ile daha kolaydı, fakat üçüncü sınıf yolcuları için bu daha zordu. Alt kısımlarda kalan birçok koridor yüzünden filikalara giden yolu bulmak çok zordu. Ayrıca üçüncü sınıfı geminin diğer alanlarından ayıran ve geminin arka kısmından ikinci kısma geçişi sağlayan kapılar kilitliydi. Birinci ve ikinci sınıfın kadın ve çocuklarının birçogu batış esnasında kurtarıldı, üçüncü sınıfın kadın ve çocuklarında ise durum daha vahimdir, kayıp edilen rakam kurtarılandan daha fazladır.

Bununla birlikte kilitli kapılar bot güvertesi ve F-G güverteleri arasındaki iletişimede engel olmuştu.

Filikalar bot güvertesinde bekleyen kadın ve çocuklar ile birlikte indirilmeli ve sonrasında ise F-G güvertelerinde bekleyen kadın ve çocukları iskelelerden (aralıklardan) almalıydı. Maalesef botlar basitçe ve hiç durdurulmadan suya indirildi. Bununla birlikte üçüncü sınıfında kurtarılma esnasında ayrılması ile birlikte, birinci ve ikinci sınıfta seyahat eden çocuklardan birisi ve üçüncü sınıfta seyahat eden 76 çocuktan 53’ü hayatını kaybetti.

Felaketin geri dönülemez noktası gece saat 01:15’de gelmişti, o anda gemi’nin ön tarafında bulunan çapa boşlukları suyun altında kalmıştı. Bu noktadan önce, okyanus suyunun girebileceği tek yer buzdağı tarafından oluşturulan yarıklardı. Deniz suyu geminin çapa boşlukları üzerinden sürekli güç kazanıyordu ve bu güç geminin batma hızını dramatik olarak artırıyordu. Saat 01:10’dan beş dakika önce, toplam kapasitesi 65 olan “flika 8” iskele tarafından 28 kişi ile ayrıldı. Aşağı yukarı 10 dakika sonra 9 numaralı flika 56 kişi ile birlikte gemiyi terk etti.

Bot güvertesi zaman geçtikçe daha fazla kaotik hale geliyordu. Saat 01:25’de 11 numaralı filika 70 kişilik yolcu ve mürettabatı ile

Titanic'in Batışı Radio açıklamalarına istinaden Henry Reuterdahl tarafından çizilmiştir

Titanic’in Batışı Radio açıklamalarına istinaden Henry Reuterdahl tarafından çizilmiştir

birlikte sancak tarafından indirildi. Ancak filika’nın indirildiği yer suyu gemi’den dışarıya atmaya çalışan boşaltım pompalarından birine çok yakındı ve bundan dolayı filika denize ulaştığından nerdeyse batıyordu.

Tayfalar filikalar denize inmesine saniyeler kala gemi’den bir an önce uzaklaşabilmek için kürekleri çekmeye başlıyordu.On dakika sonra Filika 13 ve 15 tam kapasitesinde indirildi. Boşaltma borusundan atılan su, hızla indirilen 15 numaralı filikanın altında duran 13 numaralı flika’nın arkasından ittirdi. Tayfalar suya indirilen 13 numarali filikanın iplerini çılgınca kesiyorlar ve yönünü değiştirebilmek için manevra yapıyorlardı. Tam bu esnada filika 14 beşinci subay Harold Lowe’in yöneteminde iskele tarafında alçalmaya başladı. Filika alçalmasını devam ettirirken, Lowe flikaya yan taraflardan binmeye çalışanları korkutmak için, flikada bulunanlarında baskısı ile silahını ateşledi. Saat 01:35’de Filika 15 ve 16 gemiyi terketti, ikinci sınıfın bot güvertesindeki bütün filikalar gitmişti. Gemide sadece birinci sınıfta olmak üzere toplamda kapasitesi 293 olan altı flika kalmıştı, tahminen gemide kalan sayısı ise 1800 olacaktı. Flika 2 ve 4 taşınabilir filikalar dışında gemiden son ayrılacak filikalardı. Filika 2 saat 01:45 civarlarında ayrıldı, hemen onu çok yakın olarak on dakika sonra flika 4 takip etti. Bu filiakalar batacak olan gemiye en yakın olanlardandı. Filika 4 gemiden dondurucu okyanusa düşmüş olan insanların bir kısmını aldı. En son ayrılan filika ise taşınabilir D filikası idi ve 02:05’de 44 kişi ile ayrıldı.

Titanic’in rapor e:ttigi pozisyon 41° 46′ 0″ N, 50° 14′ 0″ W Enkazın bulundugu koordinat 41° 44′ 0″ N, 49° 57′ 0″ W.

Saat 01:45 ‘de gemin’nin üst güvertesi ve ileri güverte su altındaydı ve ileri A güvertesi gezinti noktası ortalama yüzeyin 3m üstündeydi.

Telsiz operatörleri Jack Philipse ve Harold Syndney Bride tehlike sinyali göndermek ile meşgul idi, mesaj CQD-MGY idi, bunun anlamı batıyorum acil yardıma ihtiyacım var şeklinde idi. Bu çağrıya birçok gemiden cevap geldi, bu gemiler Mount Temple, Frankfurt, ve Titanic’in kardeş gemisi, Olympic idi, ama hiçbiri yetişmek için yeteri kadar yakın değildi.

Olympic ortalama 930 km uzaklıktaydı. En yakın cevap veren gemi Cunard Line’dan RMS Carpathia idi, aşağı yukarı 107 km uzaklıktaydı ve ortalama geliş süresi 4 saatti, ancak Titanic için çok geçti.

Titanic’in acil yardım çağrısını karadan iki nokta aldı. Bir tanesi Cape Race’deki radyo istasyonu diğeri ise New York’da Wanamaker mağazasının tepesinde bulunan Marconi telgraf istasyonu idi. Acil yardım çağrısından kısa bir süre sonra, bu çağrı gemiden gemiye, Halifax’dan New York’a oradan tüm ülkeye yayılmaya başladı. New York’da insanlar White Star Line’in önünü doldurmaya başladı.

Mount Temple’in Kurtarma Denemesi

Mount Temple ilk acil yardım cağrısını Titanic’e 79 mil uzaklıkta iken saat 00:30’da aldı. Kaptan Moore gemi’nin yönünü hemen çevirip 11.5 knot azami hızla yola çıktı. Saat 04:10 civarlarında Titanic tarafından verilen koordinata ulaştığında ortada herhangi bir gemi veya benzeri bir şey bulamadı. Sonradan ortaya çıkan gerçek ise Titanic’in vermiş olduğu pozisyon gerçek yerinden 12 km uzaklıktaydı. Eğer Titanic o anda doğru koordinatları vermiş olsa idi, Mount Temple muhtemelen RMS Carpathia’dan daha önce varacaktı

Yakınlarda Duran, Cevap Vermeyen ve Bilinmeyen Gemiler

New York Herald'in Titanic felaketi ile ilgili ön sayfası

New York Herald’in Titanic felaketi ile ilgili ön sayfası

Titanic köprüsünden, sancak tarafında bulunan bir gemi’nin ışıkları görünebiliyordu, gemi’nin Titanic’e olan ortalama uzaklığı 16–24 km civarındaydı. Bu gemi ne radyo iletişimine, nede her 15 dakikada bir fırlatılan roketlere cevap veriyordu. Bunun üzerine Boxhall ve levazım subayı George Rowe Titanic’deki lambalar ile karşı gemiye mors kodları göndermeye başladı, ancak bu denemede sonuçsuz kaldı.

Bu gemi ile ilgili yapılan soruşturmalarda S.S Mount Temple kaptanı Moore ve S.S Carpathia’nın kaptanı Rostron bağımsız olarak ayrı ayrı verdikleri ifadelerde gece karanlığında bu vapurun ışıklarını gördüklerini ifade etmişlerdir. Ancak her iki kaptanında aynı geminin ışıklarını gördüklerine dair ortada bir kesinlikde bulunamamıştır. Buna ilaveten hem Rostron hem de Moore ek kanıt olarak gün ağardığında (15 Nisan 1912) iki direği ve tek bacası olan bir vapuruda gördüklerini ifadelerinde belirtmişlerdir. Bu anılan gemi’nin çok sık olarak adı geçen ve mürettabatı soruşturmaya uğrayan S.S Californian olup olmadığı çok tartışma konusu olmuştur. (S.S. Californian dört tane direğe sahipti.)

Çarpışma gecesi, SS Californian buzdan dolayı ve gece oldugu için duruş yapmıştı ancak Titanic’e oldukça yakındı, vapurun telsiz sistemi, operatör gece uyumaya gittiğinden dolayı kapatılmıştı. Titanic’in telsiz sistemi (Marconi) daha önceki günlerde bir hasar görmüş, Philips ve Bride bunu düzeltebilmek için tüm gün boyunca uğraşmışlardı. Bunun sonucu olarak geride gönderilmeyi bekleyen çok fazla sayıda mesaj birikmişti. Philips en yakındaki Halifax istasyonundan güçlü bir sinyal alınca mesajları göndermeye başlamıştı. Californian telsiz operatörü Cyril evans saat 23:00 ‘da yatağa gitmeden önce Titanic’i yollarının üzerinde büyük buzdağları olduğu konusunda hatalı yazılmış bir mesaj ile uyarmaya çalıştı, fakat Cyril, Jack Philips tarafından sürekli kesildi, mesaj hatalı olduğundan kaptan köprüsüne iletilmedi ve geri cevap olarak ” Çeneni kapat ,şu anda çok meşgulum ve çalışıyorum ” cevabı iletildi.

SS Californian vapuru.

Saat 22:10’da Californian, güneyden gelen bir gemi’nin ışıklarını farketmişti. Kaptan Lord ve üçüncü subay C.V Groves bunun bir yolcu gemisi olduğu konusunda mutabık olmuşlardır. Yukarıdada ifade edildiği gibi durmuş olan Californian, gelen gemiyi buz ile ilgili uyarmaya çalışmış, ancak Titanic’in telsiz operatörü (Jack Philips)tarafından azarlanmıştı. Saat 23:50’de Grove gemi’nin ışıklarının yanıp söndüğünü farketti, sanki gemi durmuş veya tamamen kapatılmış gibiydi. Kaptan Lord’un emri ile saat 23:30 ve 01:00 arasında mors ışık kodları gönderildi, ancak hiçbirine geri cevap alınamadı. Daha sonra yapılan soruşturmalarda ortaya çıkan gerçek ise, Mors lambasının maximum mesafesinin 6 km olduğudur, bu sebepten dolayı Titanic tarafından asla görülemedi. Kaptan Lord saat 23:30’da köşküne istirahat etmek için çekilmişti, ikinci subay Stone görev başındaydı ve saat 01:15’de Lord’u gemi’nin (Titanic) bir tane roket fırlattığına(bunu takiben dört tane daha fırlatılmıştır.) dair uyardı. Lord bu roketlerin bir şirket sembolü olup olmadığını bilmek istedi, bu roketler tanımlama yapmak için kullanılan ve ışık saçan roketlerdi. Stone roketlerin tamamının beyaz olup olmadığı ile ilgili olarak hiçbir fikrinin olmadığını ifade etti. Titanic’in göndermiş olduğu acil yardım roketleri’nin renkleri farklı idi, o zamanlardaki denizcilik yönetmeliğinin eksiklerinden dolayı, Kaptan Lord’un kafası karıştı ve bu roketlerin acil durum roketi olup olmadığını bilemedi. Kaptan Lord ekibine izlemeye devam etmelerini ve diğer vapurlara Mors lambası ile sinyal göndermelerini emir etti ve tekrar yatağına çekildi. Saat 01:50’de üç roket daha görüldü ve Stone gemi’nin suyun içinde enterasan göründüğünü not etti. Saat 02:15’de gemi’nin artık görünmediği konusunda Kaptan Lord tekrar bilgilendirildi. Lord ışıkların herhangi bir renginin olup olmadığını tekrar sordu, cevaben hepsinin beyaz olduğu bilgisini aldı. Birinci subay George Stewart saat 05:30’da telsiz operatörü Cyril Evans’i uyandırdı ve gece boyunca roketlerin görüldüğü konusunda onu bilgilendirdi ve bulabileceği gemiler ile iletişim kurmasını istedi. Frankfurt gemisi Titanic telsiz operatörünün kayıp olduğu bilgisini verdi, bu bilgi hemen Lord’a aktarıldı ve Californian yardım için harekete geçti.

Soruşturmalarda tespit edilen ise Californian Titanic’e olan uzaklığı 31 km civarındaydı. Kaptan Lord roketleri gördükten sonra telsiz operatörünü kaldırabilir ve yardım için hemen harekete geçebilirdi bu sayede yaşanan kayıplar daha az olabilirdi.

Felaket ile ilgili yapılan her iki soruşturmadada SS Californian ve kaptanı Stanley Lord yeterli yardımı yapmadığı için hatalı bulunmuştur.

02:00 – Dondurucu Okyanus Suyu İleri Bot Güvertesine Ulaşıyor

Felaketin ilk anlarında yolcular sıcak odalarını bırakmak konusunda oldukça isteksiz davranmıştır ve Titanic’i daha güvenli bulmuştur.Bunun nedenleri ile ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan gerçek ise gelen felaketin boyutunun yolcular tarafından çok iyi anlaşılamamasıdır. Gemi mürettabanın felaketin ilk anlarındaki tavırları da bu algıya önemli miktarda katkı sağlamıştır. Çarpışmanın hemen arkasından kazanın boyutları tam olarak bilinemediği ve daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu için yolcular arasında panik havasına neden olabilecek ifadelerden kaçınılmıştır. Titanic araştırmacıları filikaların ilk başlarda mevcut kapasitesinin çok altında gitmesinin ana sebeplerinden birisini buna bağlamaktadır, araştırmacılar ikinci neden olarak ise, filikaların sağlamlığı konusunda kafalarda oluşan şüphelerin olduğunu ifade etmişlerdir. Filikaların tam olarak doldurulması halinde batabileceği düşünülmüş ,hatta birçok yolcunun gemiden atlayıp filikalara binebileceği tahmin edilmiştir.

Kaptan Smith aynı zamanda filikaların yarı doldurulup gonderilmesinide istemiştir, bu sayede filikalar hemen geri dönüp su üzerinde kalanları kurtarabilecekti. Bir numaralı filika 40 kişi taşıyabiliyordu, ancak Titanic’den 12 kişi ile birlikte ayrıldı. Çıkarılan bir dedikoduya göre Sir Cosmo ve Lady Duff Gordon iki tayfa ve beş ateşciye rüşvet verdiği kendileri ile birlikte,üç tane de arkadaşını gemiden çıkartmasını istediği iddia edilmiştir. Ancak bu söylentinin daha sonra yanlış olduğu ispatlanmıştır. White Star Line’ın yönetici direktörlerinden J.Bruce Ismay portatif filika C ile gemiden ayrılmış, hem Amerikan hem de Ingiliz soruşturmalarında bundan dolayı eleştirilmiştir. Diğer yolculardan peder Thomas Byles ve Margaret Brown filikaların içindeki kadınlara ve çocuklara yardım etmişlerdir. Brown son olarak filikaya binmesi konusunda zorlanmış ve kurtulmuştur, ancak Byles kurtulamamıştır.

Zaman geçtikçe geminin okyanusa doğru eğiminin artması ile birlikte insanlardaki endişede artmaya başlamıştı, bazı filikalar daha fazla yolcu ile ayrılmaya başlamıştı. Filikalar doldurulurken kadınlar ve çocuklar ilk olarak filikalara alınıyordu, bu emir Kaptan Smith tarafından verilmişti. Ilk başta düşünülen kadınlar ve çocuklar doldurulacak, yer kalırsa erkeklerde alınacaktı.

Maalesef bazı heyecanlı subaylar erkeklerin filikalara binmesini engellemişti ,hatta erkekler için yer olmasına rağmen, silah bile kullanmaktan çekinmemişlerdir.

Çok sık olarak anılan bir slogan ise birinci sınıftaki erkeklerin yaşam oranı üçüncü sınıftaki kadınlardan fazla olduğudur. Bu asla doğru değildir. Resmi kayıtlara göre kurtarılan üçüncü sınıf kadınların oranı birinci sınıf erkeklere göre sayıca çok üstündür. Ancak unutulmaması gereken bir gerçek ise üçüncü sınıftaki kadınların yarısından fazlası donmuş, birinci ve ikinci sınıftaki kadınların neredeyse tamamı kurtarılmıştır.

Saat 02:05’de dondurucu okyanus suyu köprü altındaki trabzanlara ulaşmıştı, taşınabilir A ve B filikaları da dahil olmak üzere ,bütün filikalar indirilmişti. Taşınabilir D filikası ise mataforalardan indirilen son filikaydı. Tüm filikalar içinde toplamda boş alan sayısı 466 olarak hesaplanmaktadır.

02:05 – Pervaneler Ortaya Çıkıyor

Okyanus suyu ilerledikçe, Titanic’in bronz pervaneleride su yüzünden yukarı dogru yükselmeye başlamıştı, okyanus suyu ileri bot güvertesini yavaş yavaş dolduruyordu. Kaptan Smith Harold Bride ve Jack Phillips’i görevlerinden azil etmiştir. Bundan sonra Bride bitişigindeki yatakhaneden yedek parasını almaya gitmiş, ancak Phillips çalışmaya devam etmiştir.Bride döndügünde, bir ateşçinin yavaşça ve gizlice Philips’in can yelegini çalmaya çalıştıgını fark etmiş ve ateşçiyi yakalamıştır. Tam o anda üçüde küçük odada boguşmaya başlamıştır, boğuşma esnasında Bride ateşçiyi belinden yakalamış, Phillips’de ateşçiye yumruk atmıştır.Her ikiside o anda suyun odaya girdigini görüp şapkalarını alıp çıkmışlardır.Bride taşınabilir B flikasına yardım etmiş, Phillips ise kurtulma ümidi ile geminin arkasına dogru koşmuş ve gözden kaybolmuştur.

Tam o sırada Atlantic’in buzlu sularının ulaştıgı sağ güvertenin açıgında ise iki flika yüzmekteydi. Taşınabilir flika B yukarıdan aşagıya inmiş ve A flikasının yarısı su ile dolmuştu. Kaptan Smith köprüde her zamanki pozisyonunda dikilmekteydi, gemi batar iken kaptan ya dümenci odasında sıkışıp kalmıştı ya da buzlu suların arasında yokolmuştu, bu konuda tam bir kesinlik ortaya konulamamıştır, genel kabul köprüde hayatını kayıp ettigi yönündedir. Su ilerledikçe verdigi ilk önemli hasarlardan biri ilk bacanın devrilmesidir,baca devrilmesi ile birlikte sancak tarafında kalan köprü kanatlarını parçalamış ve su üzerinde bulunan birçok insanın ölümüne neden olmuştur, bunların arasında zengin ve meşhurlardan Charles Williams, Hugh McElroy ve muhtemelen John Jacob Astor IV’de vardı.Güvertede bulunan insanlar geminin arkasına doğru bagırıyorlardı veya bir umutla flikalara ulaşabilmek için suya atlıyorlardı,içeride ise durum daha vahimdi su camları kırmaya başlamış ve birinci sınıf merdivenleri yutmuştu.Peder Byles bu son kritik anlarda çevresindeki insanlar ile birlikte dua okumaktaydı,tam o esnada bronz pervaneler tamamen ortaya çıkmış ve gemi başaşagı egilmişti.

Bu arada ikinci bacada yere yuvarlanmış,elektrik sistemide iflas etmiş ve ışıklar tamamen kapanıp gemi tamamen karanlıga bürünmüştü.Kısa bir süre sonra Titanic’in gövdesinin üzerindeki stres artmış ve son iki baca arasından ikiye bölünmüştür.Bölünmeden sonra baş taraf tamamen suyun altına gitmiş ,gemi’nin arka tarafı ise tek başına bir süre kaldıktan sonra yatay olarak saat 02:20 civarlarında okyanusun karanlık sularının gömülmüştür.

Kurtulanların bulunduğu bir filika Carpathia tarafından alınmadan önce

Gemi tamamen battıktan sonra açıklardan bulunan 18 flikanın sadece 2 tanesi geri dönüp insanları kurtarmaya çalışmıştır.Bunlardan biri olan 4 numaralı flika batış yerine oldukça yakın idi ve bu sayede suda bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır ,kurtarılanlardan ikisi daha sonra ölmüştür.Aşagı yukarı bir saat sonra 14 numaralı flika enkaz alanına tekrar geri gitmiş ve dondurucu su üzerinde bulunan dört kişiyi daha kurtarmıştır.Geride kalan diger flikalarında bir müddet sonra kurtarma işlemine katıldıgına dair dair ifadeler de bulunmaktadır ,ayrıca su üzerinden kalan insanların can havli ile flikalara doğru yüzerek tırmandıgı ve flika üzerindeki insanların ise flikanın batmasını engellemek için su üzerindeki kurbanlar ile mücadele ettigide kayıtlarda yer almaktadır.

Batışın hemen sonra gemi derinlere doğru süzülüyordu ancak iki kısım birbirinden çok farklı idi.Arka taraf yüzeyden 609 m yükseklikte süzülmekteydi ve bir şekilde yavaşlayıp yavaşça iniş yaptı.Baş taraf ise okyanus suyuna şiddetli bir şekilde dalmış içeride sıkışmış hava büyük bir patlamaya neden olarak gövde üzerinde büyük bir yırtığa neden olmuş ve zemine oturmuştur


Sonrası

Kurtulanlar, kaybedilenler ve istatistikler

Yolcu Sınıfı Gemideki Sayı Kurtarılma Oranı Kaybedilme Oranı Kurtulan Sayısı Kaybedilen Sayısı
Çocuklar, Birinci Sınıf 6 83% 17% 5 1
Çocuklar, İkinci Sınıf 24 100% 0% 24 0
Çocuklar, Üçüncü Sınıf 79 34% 66% 27 52
Kadınlar, Birinci Sınıf 144 97% 3% 140 4
Kadınlar, İkinci Sınıf 93 86% 14% 80 13
Kadınlar, Üçüncü Sınıf 165 46% 54% 76 89
Kadınlar, Mürettebat 23 87% 13% 20 3
Erkekler, Birinci Sınıf 175 33% 67% 57 118
Erkekler, İkinci Sınıf 168 8% 92% 14 154
Erkekler, Üçüncü Sınıf 462 16% 84% 75 387
Erkekler, Mürettebat 885 22% 78% 192 693
Toplam 2224 32% 68% 710 1514

Titanic`deki toplam 2,224 kişiden sadece 710 (üçte birden daha az) kişi kurtuldu ve kalan 1,514 kişi öldü. Ölümlerin çoğunluğu -2°C derecedeki su sıcaklığına bağlı hipotermi yüzünden, 15 dakikadan daha az sürede gerçekleşti.

Titanik Laneti

Titanik'in dedikodulara yol açan numarasının tersten okunuşu"Po Pope".

Titanik’in sulara gömülmesi, hakkındaki “lanetli” söylentilerini de beraberinde getirdi. Basın “Titanik Laneti”, olayını hemen White Star Line’ın gemilerini vaftiz etmemeleriyle ilişkilendirdi.

En çok tartışılanlardan biri ise,geminin inşaa edildiği şehir olan Kuzey İrlanda’da ki Belfast’ın tarikatçı bir şehir olmasıydı.Buna işaret olarak, gemiye verilen “390904” numarasının suya yansımasında ki tersten okunuşunda “Po Pope” (Papa ölsün) ifadesi gösteriliyordu.Çünkü bu;aşırı protestan tarikatçıların Romalı katoliklere saldırmak ve onları provake etmek için kullandıkları bir slogandı.

Tabii ki bu hikâye yalnızca bir şehir efsanesiydi.Aslında RMS Olympic ve Titanik’e yarda numarası olarak 400 ve 401 verilmişti.Hikayenin kaynağı büyük olasılıkla,geminin kömürlüğünde ki anti-katolik graffitiye karşı olan kömürcüler olarak tahmin ediliyor.Bu numarayı da gemide çalışmaya başladıklarında kendilerinin uydurduğu varsayılyor.

Titanic Orkestrası

Titanic Orkestrasının Üyeleri.

Titanic Orkestrasının Üyeleri.

Titanic’in batışı esnasındaki etkileyici ve ünlü hikâyelerden biriside Titanic orkestrasına aittir. Wallace Hartley tarafından yönetilen sekiz üyeli orkestra, yolcuları sakinleştirmek ve daha iyimser tutabilmek için geminin birinci sınıf bölümünde toplanmıştı. Wallace Hartley diğer 7 orkestra üyesine kaçmaları için izin verdi ancak hepsi Hartley ile kaldı. Orkestra daha sonra ilerideki bot güvertesine geçti ve gemi tamamen batarken bile müzik çalmaya devam etti. Gemi battıktan sonra tüm orkestra üyeleri hayatlarını kaybetmiştir.

Orkestranın son çaldıgı şarkının ne oldugu hususunda çok fazla spekülasyon ortaya çıkmıştır. Kanadalı Bayan Vera ***, orkestra tarafından çalınan son şarkının “Nearer, my God, to thee” oldugunu iddia etmiştir. Ancak; Walter Lord’un “A Night to Remember” isimli kitabında yazdığına göre ise, Harold Bride gemi batmadan önce çalan şarkının “Autumn” veya “Songe d’Automne,” oldugunu iddia etmiştir.

Bride aynı zamanda geminin batışı esnasında orkestraya en yakın kişi oldugunuda iddia etmiştir. Güvenilir bir takım kaynaklara göre Bayan *** geminin batışından 1 saat 20 dakika önce gemiden filika ile ayrılmıştır, bu nedenle son şarkıyı duyması çok mümkün degildir.

Enkaz

Titanic battıktan sonra tüm dünyada şok etkisi yaratmıştır. Özellikle insanların teknolojiye olan güvenleri derinden sarsılmıştır. Yıllarca aranan Titanic enkazı sonunda bir deniz bilimci Robert Ballard tarafından 1985 yani kazadan 73 sene sonra keşfedildi. Titanic 3.657 metre derinlikte yatıyordu. Yani, normal bir deniz altının bu derinliğe inmesi olanaksızdı, çünkü; bu derinlikte basınç maksimum derecededir. Bu noktaya inebilen deniz altı araçlarının ise Titanic’e ulaşması 2.5 saat sürmektedir.

İlk yüzeysel araştırma sonucu ortaya çıkan şaşırtıcı gerçek Titanic’in kıç kısmının pruva kısmından oldukça uzakta, birkaç kilometre ötede, farklı yöne bakıyor olduğuydu. Bu görgü tanıklarının geminin su üzerinde ikiye ayrıldığı ifadelerini doğruluyordu. Görgü tanıkları kazadan sonra, geminin büyük bir gürültü ile son iki bacasından ikiye ayrıldığını ifade etmişlerdir, fakat bunun imkansız olduğuna inanılmıştır. Kıç kısım adeta patlamış gibi etrafa saçılmıştı. Araştırmalara göre kıç kısımda kalan hava su basıncına dayanamayıp patlamıştır.

Ballard geminin ilk resimlerini çekmeyi başardı. Böylece tarihçilerin ve bilim adamlarının ilgisini bu dev enkaz yeniden çekmeyi başardı. Titanic’in ilk yayınlanan görüntüleri bütün bilinenleri değiştirdi. Daha sonraki yıllarda geminin iç kısmında araştırmalar başladı ve böylece bilinmeyenler açığa çıkacaktı. Ballard, Titanic’e en ünlü bölümü olan grand staircase yani görkemli merdivenlerinin tepe lombozundan girmeyi başardı. Eskiden geminin en görkemli kısmı olan bu yer, en alt kamaralara kadar çökmüştür. Ballard gemiden yolculara duyduğu saygı nedeniyle hiç bir şey çıkartmamıştır. Fakat araştırma yapmak için demir parçaları ve tartışma konusu olan perçin çivilerini gün yüzüne çıkarmıştır. Perçin çivileri üzerinde yapılan araştırmada bu demirlerin sağlam olmadığı ortaya çıkmıştır. Demirler üzerinde yapılan araştırma ise geminin neden ikiye kırıldığını açıklar nitelikte idi. Bu demirlerin esneme özelliği yoktu…

Geminin kamaralarındaki bir çok eşya ilk günkü gibi duruyordu. -Daha sonraki yıllarda eşyalar çıkarılacak ve sergilenecektir.- Yıllar sonra, Titanic’e gelen ziyaretçi sayısı artmaya başladı. Ballard aralarında film yapımcıları bile olan birçok ziyaretçilerin yasal olarak getirildiğini biliyordu. Hatta gemiye çarptıklarını rapor ediyordu. Araların da bu geminin pruvasında evlenmek isteyenler bile vardı. Hatta gelen birçok deniz altı kaza yaparak Titanic’i yaralıyordu. Ballard bu konuda şöyle söylüyordu; …korktuğum başıma gelmişti. Titanic’in kalıntılarına saygı gösterilmesi gerektiğini ısrarla vurgulamıştım. Aksine, gemiyi panayırlarda sergilenen hilkat garibelerine çevirmişlerdi. Böylece ABD ve İngiltere Titanic’e ziyaretlerin denetlenmesi hakkında bir anlaşma imzalamıştır.

Titanic çanı. Gözcü Frederic Fleet buz dağı uyarısını bu çan ile yapmıştı

Sonraki yıllarda yeniden çıkarılan enkaz kalıntıları korkunç bir gerçeği gün yüzüne çıkardı. Gemi bakteriler sonucunda yavaşça adeta eriyordu. Uzmanlara göre, Atlas Okyanusu’nun dibinde yatan enkaz da 15 ila 20 yıl içinde bir bakteri yüzünden yok olup gidecek. Yeni keşfedilen ve pasla beslenen bir tür bakterinin geminin yapımında kullanılan 50 bin ton demiri yavaş yavaş tükettiği ortaya çıktı. Uzmanlar artık saldırgan mikroorganizma gruplarının eninde sonunda gemi enkazının tamamen yok olmasına neden olacağını düşünüyor. DNA teknolojisi kullanılarak tespit edilen bakteri, Titanik’in demir gövdesini kaplayan pas tabakalarının üzerinde bulundu. Halomonas titanicae adlı bakterinin, demiri ve pası tüketerek yaşadığı belirtiliyor.

Sonuç olarak, bilim insanları iki ayrı bölümdeki enkazdan geriye 20 yıl içinde dev bir pas lekesinden başka bir şey kalmayacağına inanıyor. Titanik’teki mikro organizmalara dair Kanada’daki Dalhousie Üniversitesi’nden Dr Henrietta Mann ve Bhavleen Kaur ile İspanya’daki Sevilla Üniversitesi’nden araştırmacıların ortak çalışmasıyla 20 yıllık bir araştırma sonucunda ortaya çıkan sonuç, 1991 yılında alınan örneklerden elde edildi. Uzmanlar Titanik’in metal yüzeyinin çok sayıda mikro organizmaya ev sahipliği yaptığını, bunlar arasında 27 bakteri türünün yer aldığını kaydediyor. Halomonas titanicae adlı bakterinin özellikle demire düşkün olduğu belirlendi.

Titanik’in enkazının korunması şu an için mümkün görünmüyor. Enkaz çıkarma projesi 1986 yılında başlatıldı. Fakat hiçbir teknoloji aracı Titanic’i olduğu gibi su yüzüne çıkartmayı mümkün kılmıyor. Zira gemi çapasına kadar çamura gömülmüş ve baş kısım tek başına 44.000 ton çekiyor. Aynı zamanda geminin en iç kısımlarına işleyen su bu ağırlığın artmasına sebep olmuştur. Titanic enkazı şu anda su altında bulunan en büyük enkaz. Fakat bakteriler yüzünden yakında yok olacağı tahmin ediliyor.

Popüler kültür

Titanik (film) (1997), Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet oynadığı, Titanic’in ilk yolculuğunu konu alan 11 Akademi Ödülü kazanmış film.

__________________________________________

Titanic’in ilginç öyküleri..

Kazadan bu yana aradan 100 yıl geçti ama Titanik hâlâ büyük bir efsane. Döneminin en büyük, en lüks gemisiydi. İlk yolculuğuna çıkacağı açıklandığında geminin Southampton-New York arasındaki ilk seferine katılan ‘şanslı’ insanlar arasında olabilmek için dünyanın sayılı zenginleri, kontesler, lordlar biletleri adeta kapıştı. Geminin en alt bölümündeki 3’üncü sınıf kamaraların bileti bile bugünün parasıyla 1000 dolardı. Yolculuğun 5’inci gününde 14 Nisan 1912’de saat 23:30’da dev gemi bir buzdağına çarptı. Batması 3 saat sürdü. Kurtulanların çoğu 1’inci ve 2’nci sınıf kamara yolcularıydı. Çünkü 3’üncü sınıf kamaraların kapıları kilitlenmişti ve bu kabinlerde kalan yolcuların üçte ikisi gemiyle birlikte suya gömüldüler. İşte o 3’üncü sınıf kamaralardaki yolculardan 5’i Bingöl’ün Kiğı ilçesinden Kanada’ya ulaşmaya çalışan Osmanlı pasaportu sahibi 5 Ermeni’ydi. Kanada’da kendilerine yeni bir hayat kurmak için Anadolu’dan ayrılan 20’li yaşlarındaki Neshan Krekorian, Orsen Sirayanian, Ortin Zakarian, David Vartunian ve Mapriededer Zakarian önce Bingöl’den Marsilya’ya gitti. Ancak Amerika’ya ulaşabilmek için gemi bulamıyorlardı. Bir Fransız seyahat şirketinin ilanlarında Titanik’i gördüler. Fakat bu kez de ‘bilet yok‘ yanıtını aldılar. O kadar yoğun talep vardı ki seyahat şirketinin görevlileri rüşvet almadan bilet satmıyordu. Çaresiz bir miktar rüşvet vererek 7 sterlinlik (Bugünkü parayla 1000 dolar) 3’üncü sınıf biletini aldılar.

Doğum gününde kurtuldu

Osmanlı pasaportlu 5 Ermeni vatandaşı, yolculuğun 5’inci gününde David Vartunian’ın doğum günü için kendi aralarında bir eğlence düzenlediler. Akşam 23:00’e kadar kart oyunu oynayıp daha sonra kamaralarına dağıldılar. Yarım saat sonra gemi büyük bir gürültüyle sarsıldı. Ne olduğuna bakmak için dışarı çıkmaya çalıştıklarında kapıların kilitli olduğunu gördüler. Gemide, üçüncü sınıftaki yolcuların bir ve ikinci sınıf yolcularıyla bir araya gelmesini engellemek için bir otomatik kilit sistemi vardı ve o sistem devreye sokulmuştu. David ve Neshan, kendi kamaralarındaki kilidi kırmayı başardılar. Ancak diğerleri o kadar şanslı değildi. Dışarı çıktıklarında yerde buz parçaları gördüler. Ve hemen üst katlara doğru tırmanmaya başladılar. Büyük bir panik vardı. On binlerce dolar verip lüks kamaralara bilet alan yolcular gemiden ilk kurtulanlar olmak istiyordu ve onlar için filikalar ardı ardına denize indiriliyordu. David 13 numaralı, Neshan ise 10 numaralı filikaya binmeyi başardı. Aslında filikaya alınmadılar fakat filika denize indirilirken gemiden üzerine atlayarak hayatta kalmayı başardılar.

Denize hiç yaklaşmadı

Felaketi Bingöl’deki ailesi aylar sonra haberaldı. Çünkü Titanik’e bindiğinden bile haberleri yoktu. Neshan, General Motors Fabrikası’nda kendisine iş buldu. Kanada’nın Ontario kentinde kendisine yeni bir hayat kurduktan sonra kardeşlerini de yanına aldırarak ülkedeki ilk Ermeni Kilisesi’ni kurdu. Torunu Van Solomonian’a göre 89 yaşında hayatını kaybeden Neshan, bir daha hiçbir zaman gemiye binmedi. Ailece göl kenarına pikniğe gidildiğinde bile o evde kalıp tesbih çekmeyi tercih etti.

Bileti olup gemiye binmeyen Türk yolcu

Titanik’te 2223 yolcu vardı. Ama aslında gemide 2224 yolcu olması gerekiyordu. Satılan bir biletin yolcusu Titanik’e binmedi, bu bilet bir doktor tarafından Avrupa seyahati sırasında alındı. Ancak doktor Fransa’dan başladığı yolculuğunu kötü hava koşulları nedeniyle Southampton limanına kadar sürdüremedi ve gemiyi kaçırdı… Bileti olduğu halde gemiye binemeyen tek yolcu, Türk doktor Besim Ömer Akalın’dı.

Üçüncü sınıftan 181 kişi sağ çıktı

Kazadan 705 kişi sağ kurtuldu. 1.517 kişi öldü. Yeterince can yeleği vardı bu yüzden ölenlerin çoğu boğularak değil, -2 derecedeki su yüzünden (hipotermiden) öldüler.

– 324 1. sınıf kamara yolcusundan 201’ i kurtuldu.

– 277 2. sınıf kamara yolcusundan 118’i kurtuldu.

– 708 3. sınıf kamara yolcusundan 181’i kurtuldu.

– 885 mürettebatın 212’si kurtuldu.

– 13 postacı ve müzisyenden hiç kimse kurtulamadı.

‘Tanrı bile batıramaz’ demişlerdi

Titanik, 268 metre uzunlukta, 4 bacalı, 11 katlı, 46.000 ton ağırlığında, içinde yüzme havuzları, Türk hamamı, dans salonları olan, çok lüks bir gemiydi. Geminin biletleri ‘Tanrının bile batıramayacağı gemi’ sloganıyla satılıyordu.

Enkazı Bulma Çalışmaları

1912 yılında buzdağına çarparak batan Titanic’i bulmak için uzun yıllar araştırmalar yapıldı ve sonuç olarak titanic bulundu. İşte Titanic’in yapımından son anına kadar yaşanan herşey:  1912 yılında buzdağına çarparak batan Titanic’i bulmak için uzun yıllar araştırmalar yapıldı.  Batan Titanik’i ilk olarak denizbilimci Robert Ballard 1985′te keşfetti.
Robert Ballard ve Titanic Enkazı
Ballard ve ekibi 3 bin 657 metre derinde yatan Titanic’in ilk fotoğraflarını çekmeyi başardılar. Bu fotoğraflar 1997′de çekilen 11 oscarlı film için kaynak oluşturmuşlardı. Geminin derinlikte ve her bir santimetrekarede büyük bir basınç altında bulunması, maliyeti 25 milyon dolara ulaşan ve deniz seviyesinden Titanik’in gömülü olduğu yere kadar 2.5 saatte ulaşabilen özel araştırma deniz altı gemilerinin inşa edilmesine yol açtı. Bu denizaltı gemileri ise sadece 3 kişi taşıyabiliyor. Titanik’in denizden çıkartılmasıyla ilgili projeler 1987 yılında başladı ve teknolojinin gelişmesiyle günümüze kadar çeşitli araç ve gereçlerle sürdürülmeye devam ediyor.
1912 yılından kalma bu biletin sahibi, tarihin en şanslı insanlarından. Zira bileti düzenleyen White Star Line deniz şirketi, Titanic’in sahibi olan şirketti. Bilette el yazısı ile belirtilen geminin ismi ise Titanic.
İnsanoğlunun hayal gücünün bir ürünü olan bu gemi, aynı zamanda doğa karşısında insanlığın çaresizliğini de gözler önüne sermişti. 1910 yılında White Star Line şirketi, bastırdığı broşürlerle “batması imkansız” bir transatlantiğin reklamını yapıyordu.

1861 yılında İrlanda’da kurulan Harland and Wolff tersanesi, Titanic’i inşa etme görevine 31 Mart 1909 tarihinde başlamıştı. Her şeyiyle “en büyük”, “en ihtişamlı” ve “en güçlü” olması planlanan Titanic’ten önce kardeş gemisi Olympic inşa edilmiş ve seferlere başlamıştı. Olympic hem Titanic’in öncüsü olmuş, hem de White Star Line’ın üretmeyi planladığı 3 devasa yolcu gemisi için sınıf ismi olmuştu. Tam 46.328 ton olarak inşa edilen Titanic’i hareket ettirebilmek için.

Titanic iki tane dört silindirli buhar motoru kullanılıyordu. Böylece devasa Titanic’in kalbi tam 59.000 beygir gücü üretiyordu.

1909′da inşasına başlanan Titanic’in gövdesi 31 Mayıs 1911′de bitirildi. Geminin diğer bölümlerinin bitirilmesi de neredeyse bir yıl daha sürdü ve 31 Mart 1912′de tamamlandı. Böylece 269 metre uzunluğunda, 28 metre genişliğinde, 46.328 ton ağırlığındaki bu dev denize indirildi.

Titanic’in içi de eşsiz olması için tasarlanmıştı. Gemide bir yüzme havuzu, spor salonu, kütüphaneler ve bir Türk hamamı da yer alıyordu. Bütün bu ihtişamıyla Titanic tam 3.547 kişiyi taşıyabilecek bir gemiydi.

Normalde 3 bacalı olarak tasarlanan gemiye “daha etkileyici görünsün” diye, 4. bir baca daha eklenmişti.

Denize indirildikten sonra Titanic Belfast’tan İrlanda denizine götürüldü ve testlere başlandı.

Bu devasa transatlantiğin ilk seferine katılmak için milyonerler, siyasetçiler, aktör ve aktrisler sıraya girmişlerdi.

Yolcuğunun henüz başında, Southampton limanını terkederken Titanic bir tehlike atlatmış ve New York gemisiyle çarpışmaktan son anda kurtulmuştu.

10 Nisan 1912 günü tarihi yolculuk başladı.

Titanic Kaptanları. En sağda Edward John Smith. Geminin kumandası Kaptan Edward J. Smith’e verilmişti.

Titanic’in ikinci durağı Fransa oldu. Buradan aldığı yolcularla gemi toplam 2.240 kişiyle New York’a doğru yola çıktı.

14 Nisan gecesi sıcaklık neredeyse 0 dereceye kadar düşmüştü. Kaptan Smith, telsizle gelen buzdağı uyarılarını dikkate alıp, geminin rotasını biraz daha güneye çekmişti.

Gökyüzü son derece açıktı, ancak ay yoktu. Saat 11.40′da geminin iki gözcüsü köprüye telefonla “Buzdağı, tam önümüzde” mesajını ilettiğinde artık çok geçti.

Görevi Kaptan Smith’ten devralan İkinci Kaptan Murdoch, birçoklarına göre hatalı bir karar vererek gemiyi döndürdü ve buzdağı Titanic’e daha sağlam olduğu söylenen burnu yerine, yandan çarpmış ve daha fazla hasar almıştır.

Buzdağı, Titanic Gemisinin Yan Tarafına Çarpıyor

Titanic inşa edilirken 16 su geçirmez bölmeyle korunmuş ve bu bölmelerden 4′ü suyla dolsa bile batmayacak şekilde tasarlanmıştı. Ancak buzdağının çarpmasıyla tam 6 bölme hasar görmüş ve gemi hızla suyla dolmaya başlamıştı.

Sadece dakikalar içerisinde geminin içerisindeki su 2.5 metre yüksekliğe ulaşmıştı. 12.27′de 65 kişi kapasitesi olan ilk kurtarma botu sadece 28 kişiyle suya indirildi. Titanic’te toplam 1.178 kişiyi taşıma kapasitesinde 20 kurtarma botu bulunmaktaydı.

Telsiz operatörleri sürekli yardım çağrıları gönderiyorlardı, ancak Titanic’e en yakın gemi olan Carpathia’nın enkaza varması 4 saat sürecekti. Köprüden, başka bir geminin ışıkları görülse de, bu esrarengiz gemi Titanic’le hiçbir şekilde iletişime geçmemiş, çağrılara yanıt vermemişti.

Saat 2.05′te geminin burnu tamamen sular içerisindeydi. 2.17′de suların yüksekliği güverteye kadar geldi. Geminin yapımında kullanılan malzemenin esneme özelliği olmaması, korkunç sonu hızlandırdı. Gövde içeri dolan sulara dayanamadı ve tam anlamıyla ikiye ayrıldı. Önce burun battı. Birkaç dakika sonra da arka kısmı saat 2.20′de sulara gömüldü.

Büyük bir dehşetin yaşandığı yaklaşık 2.5 saatlik sürenin sonunda.

Tarihin en büyük deniz kazalarından biri çok ağır bir bilançoyla ortaya çıktı. 2.223 kişiden sadece 706′sı kurtulmuş, 1.516 kişi yaşamını yitirmişti.

Ölenlerin çoğu, -2 derecedeki deniz suyunda hipotermiye girmiş ve yaşamını yitirmişti. Titanic’in batması denizciliği, deniz seyahatlerine yaklaşımı ve gemi tasarımlarını çok derinden etkiledi.
1 Eylül 1985′e kadar yeri keşfedilemeyen enkaz, bu tarihte Dr. Robert Ballard liderliğindeki bir ekipçe bulundu ve tüm dünya Titanik faciasını bir kez daha hatırladı.

Titanic Yolcusu Besim Ömer Akalın

Besim Ömer Akalın (d. 1 Temmuz 1862, İstanbul – ö. 19 Mart 1940, Ankara), Türk bilim adamı, sivil toplum örgütçüsü ve milletvekili.

Türkiye’de çağdaş doğum biliminin öncülerindendir; ülkedeki ilk doğum kliniğini açan, doğum üzerine ilk çağdaş kitabı yayımlayan kişidir. “Ebelerin ebesi” adı ile anılır; ebelik mesleğinin kurumsallaşmasına, ayrıca hemşirelik ve hastabakıcılık mesleğine büyük katkıları olmuştur. Ülkede tıbbi yayıncılığı başlatan bilimadamıdır.

Titanik faciası ile sonuçlanan yolculuk için bileti olup da yolculuğa geç kaldığı için katılamayarak felaketten kurtulmuş tek kişi olması ile de tanınır.

Tamamı için ; http://tr.wikipedia.org/wiki/Besim_%C3%96mer_Akal%C4%B1n

Film ve Anılar..

‘Titanic’ Theme Song
My Heart Will Go On
Celine Dion
1997

Filmden :

Rose ; Selam, Jack. Fikrimi değiştirdim. Dediklerine göre sen..

Jack ; Elini ver bana. Şimdi gözlerini kapat. Devam et. Adımını at. Şimdi zincirden tut. Gözlerini kapalı tut, hile yapma.

Rose ; Yapmıyorum.

Jack ; Korkuluğa adımını at. Tutun. Tutun. Gözlerini kapat. Bana güveniyor musun?

Rose ; Sana güveniyorum.

Jack ; Tamam, gözlerini aç.

Rose ; Uçuyorum! Jack!

Jack Dawson

Titanik için biletimi şanslı bir poker elinden kazandım.
Çok şanslı bir elde.
Bütün hayat bir şans oyunudur.
Gerçek bir erkek kendi şansını yaratır.
Demek istediğim, ihtiyacım olan her şey yanı başımda.
Ciğerlerim için hava ve birkaç parça beyaz kağıt.
Demek istediğim, sabahları o gün ne olacağını bilmeden yataktan kalkmayı seviyorum.
Ya da kimle görüşeceğimi, nereye gideceğimi.
Sadece önceki gece , köprü altında uyurken şimdi burada dünyanın en büyük gemisinde, siz saygın insanlarla şampanya içiyorum.
‘Biraz daha alabilirim.’
Bence hayat bir hediye ve ben onu harcamak istemiyorum.
Bir sonraki el size ne dağıtılacağını bilemezsiniz. Hayatı size geldiği gibi kabul etmeyi öğrenmelisiniz .
Her günün değerini bilmeye.!

“Gökyüzü o kadar büyük ve sonsuz ki insanlar kendilerini dev sanıyorlar fakat Tanrı’nın gözünde toz kadarlar.”

Fabrizio : Jack şuraya bak sahip olduğumuz herşeyi ortaya koyduk.

Jack : Hiç birşeyimiz yokken kaybedecek birşeyimiz de yoktur.

Olaf : Gerizekalı herif biletlerimizin üzerine oynadığına inanamıyorum.

Jack : Swen? -bir kart.

Jack : Tamam büyük an geldi birimizin hayatı değişmek üzere

Jack : Fabrizio, yok

Jack : Olaf, birşey yok mu ?

Jack : İki çiftli, üzgünüm Fabrizio

Fabrizio : Üzgünmüş, aptal bütün paramızı kumara yatırdık.

Jack : Üzgünüm çünkü, uzun bir süre anneni göremeyeceksin dostum. Çünkü Amerika’ya gidiyoruz dostum!

Share.

About Author

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

fuck you google, child porn fuck you google, child porn fuck you google, child porn fuck you google, child porn