Dünyayı benim bu güne dek yaptığım gibi salt göz yoluyla kavrayıp içine sindirmek, bir ressam , bir heykeltraş için daha az tehlikelidir, diye düşünüyorum, çünkü bunlar aldıklarını maddeye dönüştürüp ortaya koymakla rahatlayacaklardır.
Ben kendimi, Roma’daki parkta gördüğüm Anemone’a benzetiyorum : Çiçeğinin yapraklalarını gün boyunca, alabildiğine açmış ve gece olduğunda onları bir türlü toparlayıp kapayamamıştı. Akşamın karanlığında, akıllı kardeşleri, dıştan aldıkları kadarıyla yetinip yaparaklarını kapamışken, onu hala delicesine açılmış yapraklarıyla, bitip tükenmeyen geceden bir şeyler almaya uğraştığını görmek, insanı ürkütüyordu.
Ben de öyle çaresizce dışa dönük, dağınık, hiçbir şeyi itip geri çevirmeden yaşamaktayım; duyularım bana hiç danışmadan, hep rahatsız edici şeylere yönelik…
Ama kim kendisini, önce paramparça etmeden yenileyebilmiştir.
{Rainer Maria Rilke, 1875-1926 / Lou Andreas –Salomé’ye, Paris, 26 haziran 1914}
Fotoğraf; Rilke ve Lou Andreas-Salomé, şair Spiridon Drozin ile birlikte Rusya’dadır. (1900)