escort bayanlar ankara escort,

izmir escort bursa escort izmir bayan escort istanbul escort antalya escort izmir escort bayan izmir escort bursa escort bursa escort kızlar istanbul escort bayan gaziantep escort istanbul escort istanbul escort kızlar istanbul escort

Otel odasında tükenen efsaneler

0

Giriniz
Giriniz, giriniz
Elbette, tam zamanında geldiniz
Sardunyalar sardunyalara akarken
Günler tane tane günlerimize sarkarken
İç içe geçmiş bardaklar gibi
Dış dışa geçmiş kolyeler gibi
Odalardan odalara bakışımlı
Aşk ışıklı sürahiler gibi
Günler günlerimize tane tane damlarken
Diyorum
Bir kuşluk vaktinin sarı solgun söylemiyle
Düşlerde görülen bir başkasının düşünden
Neden olmasın siz de geçiniz.

Geçiniz
Geçiniz, geçiniz
Üstelik tam zamanında geldiniz
– Az önce, biraz sonra ve şimdi –
Yani vakitlerden bir dokunma vakti
Ne güzel, hep birden çıkageldiniz.

İyi yaptınız, doğrusu çok iyi yaptınız
Siz sayın bayanlar, sayın baylar
Değil mi bundan böyle
Bir otel de sizin adınız.

Edip Cansever

 

_______________

 

Whitney Houston

Whitney Houston (d. 9 Ağustos 1963 – ö. 11 Şubat 2012), ABD’li şarkıcı. Dünyanın en çok ödül alan bayan sanatçısı ünvanını alarak rekorlar kitabına girmiştir. (2006 itibariyle 411 ödül)

ABD’nin güçlü seslerinden ünlü şarkıcı Whitney Houston, bir otel odasında ölü bulundu.  Whitney Houston gibi birçok efsane sanatçının yaşamı bir otel odasında son buldu.

Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de bir döneme damgasını vuran ABD’li şarkıcı ve oyuncu Whitney Houston’ın ölümü, meslektaşları ve hayranları başta olmak üzere birçok sanatseveri sarstı. Şarkıcının ani ölümü, dünya basınında da gündeme oturdu. Müzik kariyerinde, birçok kişinin hayal bile edemeyeceği bir başarıyı elde ettikten sonra, yakasını alkol ve uyuşturucuya kaptırarak sahnelerden uzak kalan Houston, öldüğünde henüz 48 yaşındaydı.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Whitney_Houston

Dünya basınının da gündemine oturan hazin ölüm, birçok manşette “48 yaşında öldüğü” vurgulanarak yer aldı. Efsane şarkıcının ölümü, El Pais, CNN, BBC, La Repubblica, La Stampa, Telegraph, Independent, Le Figaro, Le Monde, Ria Novosti, Haaretz, El Cezire gibi dünyanın önde gelen gazeteleri ve haber sitelerinde manşet oldu.

Los Angeles Times haberi, “Popun devi 48 yaşında öldü”, Guardian ise “Amerikan popunun divası 48 yaşında öldü” şeklinde duyurdu. New York Times da benzer bir başlıkla, “Popun Kraliçesi 48 yaşında öldü” manşetiyle acı haberi yayımladı. Houston’ın uyuşturucuyla verdiği savaşa dikkati çekti. Fransız gazetesi Le Monde ise, okurlarına haberi “Popun ikonu Whitney Houston öldü” şeklinde verdi.

KADIN MESLEKTAŞLARI YASTA

Whitney Houston, birçok kadın şarkıcı için ibret alınacak bir örnek. Parmak ısırtan bir kariyer, ardından gelen bağımlılık günleri ve yalnızlık…

Bu sebeple olsa gerek, ünlü şarkıcının ölümü ardından en çok sanal mesajı dünyaca ünlü kadın vokaller yayımladı.

Twitter’da paylaşılan bazı mesajlar şöyle:

Lady Gaga

“Huzur içinde yat Whitney Houston. Ölmüş olabilirsin, ama asla unutulmayacaksın. Müziğin yaşayacak ve gelecek nesillere ilham verecek.”

“Bu ölüm, uyuşturucuyla mücadele verenler için bir işaret olabilir.”

“Hayat kıymetli. Bizler kırılgan ruhlarız. Birbirimize saygı ve sevgimizi gösterelim.”

Mariah Carey

“Eşi benzeri olmayan arkadaşımın şok ölümü yüzünden kalbim kırık ve ağlıyorum.”

Christina Aguilera

“Bir efsaneyi daha kaybettik. Sevgim ve dualarım Whitney’nin ailesiyle”

Jessica Simpson

“İlk kez onun şarkılarıyla sesimi keşfettim. Bugün idolümü kaybettim.”

Toni Braxton

“Müzik sektöründe solo şarkıcıların önünü o açmıştı. İkonik, efsanevi, yenilikçi, muhteşem. Dünyanın bir numarasıydı.”

Rihanna

“Diyecek tek sözüm yok! Sadece ağlıyorum.”

Pink

“Whitney birçoğumuz için şu an yapmakta olduğumuz işi yapma nedeniydi.”

Queen Latifah

“Aman Tanrım! Çok canım yanıyor! Kardeşim Whitney! New York dua et! Bütün dünya lütfen dua edin!”

Justin Bieber

“Gelmiş geçmiş en iyi seslerden birini kaybettik. Huzur içinde yat Whitney Houston. Dualarım ailenle ve dostlarınla.”

Katy Perry

“Çok üzücü bir haber. Seni her zaman seveceğiz Whitney.”

Jeniffer Lopez

“İnanılmaz bir kayıp. Dönemimizin en iyi seslerindendi. Ailesine dualarımızı yolluyoruz.”

Kim Kardashian

“Kızı ve sevdikleri için dua ediyorum. Seni hep seveceğiz Whitney.”

John Legend

“Umarım Grammy son anda bir anma konseri düzenlemeyi başarır.”

Kelly Osbourne

“Seni tanımak bir şerefti. Umarım huzuru bulmuşsundur.”

Lenny Kravitz

“Senin gibi başka birisi olmayacak. Huzur içinde yat.”

 

Jim Morrison

James Douglas Morrison (d. 8 Aralık 1943, ö. 3 Temmuz 1971), ABD’li şarkıcı, söz yazarı, besteci ve şairdir.

Melbourne, Florida’da doğmuş ve ABD’li rock grubu The Doors`un söz yazarı ve vokali olmuştur. Birkaç şiir kitabı, dokümanları, kısa film denemeleri ve The unknown soldier için bir müzik video klibi denemesi vardır. James’in daha 27 yaşındayken Paris’te ölümü nedeniyle gömülürken ve gömüldükten sonra bile sonsuz bir söylenti James’in arkasından devam etti. Jamesin esrarı hala sürmektedir. Onlarca farklı ölüm teorisi vardır. Bu iddialardan bazıları; şöhretten bıktığı için ölü taklidi yaparak Hawai’ye kaçtığı ve yaşamını orada sürdürdüğü (bu iddianın temeli mezarının boyutunun Jim’den küçük olduğu söylencesine dayanmaktadır), aşkı Pamela Courson’nın o sıralarda onu başka biriyle aldatmasına dayanamayarak intihar ettiğidir.

Takma adı Lizard Kingdir. Bu takma adın kaynağı An American Prayer’da geçen “I’m the lizard king, I can do anything” dizesidir. Çoğu hayranına göre yapmak isteyip yapamadığı tek şey “0”(sıfır) adında siyah beyaz bir film çekmek olmuştur. Bu noktadan hareketle, pek çok sinema – tv öğrencisinin tez olarak böyle bir film çekmesi, Morrison’u her dönem genç kuşak arasında “ikon” haline getiren bir başka sebeptir.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Jim_Morrison

 

Ölümü :

Kısa ve dolu yaşamında arda kalan gizemli şarkı sözleri ve onunla bütünleşen besteleri olmuştur. Paris’te bir otel odasında sevgilisi Pam tarafından ölü bulunduğunda, ölüm nedeni olarak kalp krizi belirtilir.

 

John Belushi

John Belushi, (tam adı, Adam John Belushi), (d. 24 Ocak 1949, Chicago – ö. 5 Mart 1982, Los Angeles), ABD’li komedyen, oyuncu, yazar, müzisyen.

Arnavut asıllı bir kasiyer kadın olan Agnes ile restoran işletmecisi Adam Belushi’nin oğlu ve ünlü oyuncu James Belushi ‘nin kardeşi olan John Belushi,[1][2] ilköğrenimi sırasında ele avuca sığmaz bir yapıdayken, lise yıllarında başarılı bir öğrencilik sergiledi. Okulun basketbol takımında oldukça iyi bir performans sergilemesi üzerine öğretmenleri tarafından gelecek kariyerinin bu yönde çizilmesi ve babasının restorana ortaklık önerilerine karşın o, 1967 yılındaki mezuniyetinden sonra oyunculuğu seçti. 1971 yılında Chicago’da “İkinci Şehir (The Second City)” adlı bir topluluğa katılarak komedi gösterileri yaptı. Güçlü mimikleriyle canlandırdığı karakterler, izleyicilerinin hafızasında yer eden sanatçı, 1941 filmiyle de iyi bir oyunculuk sergiledi.

Ölümü

Ölümü çeşitli tartışamalara dayanarak çok büyük bir kesinlik kazanmayan sanatçı, 33 yaşındayken Sunset Bulvarı’nda 3 numaralı bungalowda ölü bulundu. Öldüğü gece arkadaşları Robert De Niro ve Robin Williams tarafından ziyaret edilen  Belushi’nin ölüm nedeni olarak patologlar tarafından, “aşırı dozda eroin ve kokain alımından doğan bir kaza” raporu tutuldu. National Requirer gazetesinin yayımladığı “Belushi’yi ben öldürdüm” başlıklı röportajın ardından, arkadaşı Smith Toronto tutuklanarak “istemeden ölüme sebebiyet vermek” suçuyla yargılandı ve 15 ay ceza aldı.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/John_Belushi

 

Janis Joplin

Janis Lyn Joplin (d. 19 Ocak 1943 Teksas, ö. 4 Ekim 1970), ABD’li şarkıcı, besteci ve aranjör.

 

19 Ocak 1941’de Texas’ta dünyaya gelen Joplin, 1962’de ilk blues ve rock şarkılarını söylemeye başladı. Walter Creek grubuna dahil olduktan sonra bir yarışmada derece aldılar. Bu olay Joplin’in hayatını değiştirdi.

1967’de Monterey Pop Festivali’nde adını iyice duyurdu Joplin. Grubuyla aldıkları albüm teklifi üzerine çalışmaya başladı ve sonuç 1967’de grupla aynı adı taşıyan ‘Big Brother & The Holding Company’ albümü piyasaya çıktı. 1968’de çıkardığı ‘Cheap Thrills’ albümü rock tarihinin en iyi albümlerinden biri olarak anılır. Best Of niteliği taşıyan albümün baştan sona hit’lerle doludur: ‘Combination Of The Two’, ‘I Nedd a Man to Love’, ‘Summertime’, ‘Piece of My Heart’, ‘Turtle Blues’, ‘Oh Sweet Mary’, ‘Ball And Chain’ ve ‘Macig of Love’.

1969’da gruptan ayrıldı ve efsane grubu ‘Kozmic Blues Band’i kurdu. Sam Andrew, Brad Champbell, Carnelius Flowers, Richard Kermode, Gabriel Mekler, Moury Baker, Lonnie Castle, Roy Markowitz, Terry Clements ve Luis Gusco grupta yer alan isimler oldu. 1969’da yeni grupla ‘I Get Dem Ol Kozmic Blues Again Mama’ isimli albümü çıkardı. Albümden öne çıkan parça sayısı bir önceki albümle kıyaslanınca iç açıcı değildi ama Joplin’in sesi her şeyi kotarmaya yetiyordu.

Konserler hızla devam etti, Joplin artık ciddi bir problemle karşı karşıya kalmıştı: Uyuşturucu bağımlılığı. Bu yüzden etrafındakiler onu yavaş yavaş terk etmeye başladı. 1969’da Woodstock’ı inleten sesler arasında o da yer alıyordu. 1970’de Full Tilt Boogie Band’i kurdu. ‘Pearl’ albümü çok kısa bir sürede kaydedildi. Albüm Joplin’in hayata ve müziğe vedası niteliğindeydi. Joplin, parçalarının çoğunu yaşamına giren insanlar için hazırladığını dile getirdi.

Ölümü :

4 Ekim 1970’te Hollywood’da bir otel odasında ölü bulundu. Ölüm nedeninin aşırı dozda uyuşturucu kullanımı olduğu açıklandı.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Janis_Joplin

 

John Arthur Carradine

John Arthur Carradine (d. 8 Aralık 1936, Hollywood, Californiaö. 3 Haziran 2009, Bangkok, Tayland), 4 kez Altın Küre Ödülüne aday gösterilmiş ABD’li aktör. Carradine özellikle 1972-1975 yılları arasında yayınlanan Kung Fu (dizi)sindeki Kwai Chang Caine ve Kill Bill serilerindenki Bill rolüylede tanınır. 4 Haziran 2009 tarihinde Tayland’ın başkenti Bangkok’taki lüks bir otelin odasında asılı halde bulundu.

The Nation adlı internet sitesinde açıklamaları yer alan bir polis kaynağı,. ABD’nin Tayland Büyükelçiliği yetkilisi Michael Turner, aktörün seks oyuncağı ile oynarken öldüğünü bildirdi.Olaydan 1 gece önce geç saatlerde veya bulunduğu gün erken saatlerde öldüğünün sanıldığını belirtti.

 

Ölümü :

David Carradine 2005’te Altın Portakal Film Festivali için Antalya’ya gelmiş, Yaşam Boyu Onur Ödülünü almıştı.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/David_Carradine

 

John Bonham (Bonzo)

John Henry “Bonzo” Bonham (d. 31 Mayıs 1948 – ö. 25 Eylül 1980), İngiliz müzisyen. Led Zeppelin grubunun efsanevi bateristi. Gelmiş geçmiş en iyi bateristlerden birisi olarak kabul edilir.

Yaşamı

Redditch, Worcestershire, İngiltere’de doğdu. Bateri çalmayı beş yaşında, annesinin de eşlik ettiği teneke, kahve kutuları ve tencere kaplarıyla öğrendi.Ayrıca babası marangozdu ve atölyesinde tahta parçalarını baget yerine koyarak çalışmalar yapardı. İlk bateri setine on dört yaşında sahip oldu. 1968 yılında Jimmy Page (Gitarlar), Robert Plant (Vokaller) ve John Paul Jones (Bas gitar) ile dünyanın en büyük Rock müzik gruplarından olan Led Zeppelin’i kurdu. Bateri çalmak kadar bağımlı olduğu alkol sonunu hazırladı. Geride 300 milyonu aşkın satışlarıyla ve inanılmaz davul sololarını saklayan albümleri kaldı.

 

Bonzosuz bir Zeppelin Konseri Öncesi; Bonham’ın yaşamından ilginç notlar…

Bonham, kimilerine göre en iyi rock davulcularındandır; ama bana göre gelmiş geçmiş en iyi rock davulcusudur, günümüz davul sitilini yaratan kişidir. Davula ilk olarak annesinin 5 yaşındayken hazırladığı teneke kutularla çalışması ile başlamıştır. Her zaman için “Davul işi kötü giderse yine babamın inşaat işinde başlayacağım.” sözlerini tekrarlamıştır; ama davul işi hiçte kötü gitmez.

10 yaşına geldiğinde, babası ona bir trampet alır. 15 yaşında ise ilk davul setini almış ve ondan çok şey öğrenmiştir. Bakınız üstat bu durumu nasıl anlatmış;

“Tarih öncesinden kalmış gibi ve kir pas içindeydi. Ama davulcu olmayı aklıma koymuştum bir kere ve o davuldan da çok şeyler öğrendim”

John BONHAM yani Bonzo, evliliğini 17 yaşında yapmıştır ve ev kirasını ödemek için sigarayı bile bırakmıştır. Bir çok amatör ve orta düzey gruplarla çalıştıktan sonra kısa sürede adı “müthiş gürültülü çalan davulcu” olarak anılmaya başladı. O kadar gürültülü çalıyordu ki şimdiye kadar hiç kimse bu kadar sesli ve teknik çalamamıştı. İşte bu gürültü sebebi ile de artık kara listeye alınmış bir davulcu olmuştu. 1960’lı yıllarda olduğumuzu unutmazsak hem yetenekli hem de şimdiye kadar ki en gürültülü adam olarak kendimi Bonzo’nun yerine koymak istemezdim.

“Canım nasıl isterse öyle çalıyorum. Bu şekilde kara listeye alındım tabi ki. Herkes çok gürültülü çalıyorsun, bu şekilde geleceğin olmaz diyordu.” John BONHAM

Hatta kendisini bir konserde izlemeye gelen o zamanın sözü geçen davulcularından olan March ASHTON, Bonham için çok sert çalıyor bu kadarı da fazla demişti. Artık Bonham çok tecrübeli ve marka haline gelmiş bir isim olmuştu ama yine de çekindiği bir şeyler vardı ;
“En korktuğum şey, grubumu (Led Zeppelin) yalnız bırakmaktır.” John BONHAM

Evet, Bonzo üstadın en korktuğu şey buydu ve her konser öncesi çok heyecanlanırdı sırf bu yüzden. Ve kendini heyecanını bastırmak için içkiye verirdi. Müzisyen kişiliğinin dışında John BONHAM çok şakacı, enerji dolu ve macerayı seven bir insandı. Bir keresinde lüks bir otelin kral dairesini almak için şeyh kılığına girmiş ve otelcileri işletmiştir. Üstelik bu işi çok yakından bildiğimiz Glenn CORNIK (Jethro Tull) ile yapmıştı.

Artık Bonham ve Led Zeppelin tüm dünyada ün salmış, ABD ve İngiltereyi her konserde sallar olmuşlardı. Fakat turnelerde sürekli bir engel karşılarına çıkıyordu. Neydi bu en gel biliyor musunuz? Tabii ki Bonzo’nun haylazlıklarından başka bir şey değildi. Öyle çılgın bir adamdı ki Bonham, bir defasında otelin koridorunda motoruyla dolaşmaya çalışmıştı. Marifetleri bununla bitmiyor tabi. Birçoğumuz biliyoruz, Bonham’ın bir de oğlu var Jason BONHAM . Konserlerin olmazsa olmaz maskotu. Yine bir turne zamanı otel güvenliklerinden biri Bonzo’nun haylazlıklarını duymuş olacak ki ufak Bonham’a kıllık yapıp ona sataşmış. Bizim Bonzo geri kalır mı bu işten. Grubun menajerini kaptığı gibi güvenliği dövmeye başlıyorlar. Sonrası malum, otele en yakın polis karakolu. Karakoldan kurtulmak o kadar zor olmuş ki konsere son anda yetiştirmişler Bonham’ı.

…… ve artık Led Zeppelin en üst sıradaydı, her yerde konuşuluyordu. Tabii ki Bonzo’da çılgınlıklarıyla… Dedim ya arkadaşlar, Bonzo’nun en korktuğu şey grubu yalnız bırakmaktır diye. İşte öyle de oldu. Bir turne öncesi her zaman her şeyden yakın hissettiği içkisi ile son saatlerini yaşadı ve yüzüstü yattığı içinde kusmuğunda boğuldu.

Daha Bonzo’nun anlatılacak çok hikayesi var; ama bu adamı anlatmak bana her zaman acı verir. Çünkü onun yaşam tarzı olsun yaptığı olaylar olsun benim zamanında yaptığım çılgınlıklarla çok uyuşmaktadır. John Bonham 25 Eylül 1980’de yaşamını yitirmiştir.

Onu sevgiyle anıyorum. Seni hatırlayan birileri sürekli olacak.

Gürültünün olduğu her yerde .. .. ..

Hazırlayan: Zeppelin’olog Megalo

Ölümü :

Bir turne öncesi her zaman her şeyden yakın hissettiği içkisi ile son saatlerini yaşadı ve yüzüstü yattığı içinde kusmuğunda boğuldu.

 

Oscar Wilde

Oscar Fingal O’Flahertie Wills Wilde (16 Ekim 1854, Dublin – 30 Kasım 1900, Paris), İrlandalı oyun yazarı, romancı, kısa öykücü ve şair.

İğneli uslubu ile geç Victoria dönemi Britanya’sının en başarılı ve ünlü yazarları arasına girdi. Bir dava sonucu fiili livata ve ahlaksızlıktan suçlu bulununca büyük bir düşüş yaşadı ve doğduğu ortamla tam bir zıtlık içinde Paris’de fakir bir otel odasında öldü.

 

Ölümü :

Salıverilmesi ve ölümü

Hapis hayatı Wilde’a hiç yaramamıştı ve hayatının kalan üç yılını beş parasız bir halde geçirdi. Yine de hızlı bir biçimde eski zevklerine döndü. Reading Zindanı Baladı bu yıllarda yayımlandı. Son yıllarını geçirdiği Hotel d’Alsaceta, daha önce hiç yapmadığı kadar cüretkar şeyler yaptığı söylenir.

Wilde 30 Kasım 1900’Ben Barnes de menenjitten öldü. Ölmeden hemen önce Peder Cuthbert tarafından Katolikliğe tekrar kabul edildi. Ölürken otel sahibi ve papaz yanındayken ünlü “Ya duvar kağıdı gider, ya ben.” sözünü söylemiştir. Vefatının ardından Cimetiere de Bagneur mezarlığına gömüldüyse de, daha sonra yine Paris’teki ünlü Pere Lachaise’e taşındı ve Sir Jacob Epstein tarafından tasarlanan ve üzerinde erkek melekler olan mezartaşının altına gömüldü. Mezarı bugün bile hayranlarının öpücük izleriyle kaplıdır

Biyografisi :http://tr.wikipedia.org/wiki/Oscar_Wilde

 

Michael Hutchence (INXS)

22 Ocak 1960 – 22 Kasım 1997 37 yaşında

Ölüm Sebebi: Rastlantısal İntihar

Ölümü :

Avustralyalı rock grubu INXS’in yakışıklı solisti Sidney’de otel odasının banyosunda iyice sıkılmış bir kemerle boynundan asılı olarak bulundu.

 

Sid Vicious

Sid Vicious, gerçek ismiyle John Simon Ritchie (10 Mayıs 1957, Londra – 2 Şubat 1979, New York) Britanyalı bir müzisyendir. Sex Pistols grubunun bir dönem bas gitaristliğini yapmıştır, Punk kültürünün en önemli ikonlarından biridir. 21 yaşında girdiği eroin koması sonucu New York’taki Greenwich Village otelinde hayatını kaybetmiştir.

Ölümü :

10 Ekim 1978 Sid’in hayatı için bir dönüm noktası oldu. Nancy Spungen’in bıçaklanmış cesedi kaldıkları otel odasında (Chelsea Hotel) bulundu.100 numaralı odada Sid yakalandi 2 dereceden cinayetle suçlandı ve hemen ardından kefaletle serbest bırakıldı. Soruşturmanın ardından polis, cinayetin uyuşturucu satıcıları arasındaki bir antlaşmazlık sonucu işlendiğine karar verdi. Duruşma zamanını beklerken Sid’in firar ettiği haberi geldi ve 2 şubat 1979’da cesedi bir otel odasında bulundu. Yüksek dozda eroinden ölen Sid, 21 yaşındaydı.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Sid_Vicious

 

Paul Gray

Paul Gray (d. 8 Nisan 1972 – ö. 24 Mayıs 2010) Slipknot’ın kurucularındandır. Grubun bas gitaristi söz yazarı ve arka vokalidir. Sol elle çalar. Gruptaki numarası #2′dir. 24 Mayıs 2010’da hayatını kaybetmiştir. Grubun Iowa’da doğmayan üyelerindendir.(Diğerleri Chris Fehn ve James Root) Los Angeles’te doğmuş fakat sonra ailesiyle Des Moines, Iowa’ya taşınmışlar.İlk zamanlarda Anal Blast, Vexx, Body Pit and Inveigh Catharsi gibi gruplarda bas çalmıştır.

Ölümü

24 Mayıs 2010’da The Des Moines Register, Urbandale, Iowa’daki Towneplace Suites otelinde Gray’in ölü bulunduğunu bildirdi. Cesedi, ölümü sırasında ilk çocuklarını bekleyen karısı Brenna tarafından bulundu. Yapılan ilk otopsiye göre olayın cinayet ya da travma nedeniyle gerçekleşmediği ortaya çıktı. Ertesi gün, 25 Mayıs 2010’da, The Des Moines Register gazetesi, WOI-TV tarafından elde edilen bir 911 teybine göre, şişeler dolusu ilaç ve bir şırınga Gray’in otel odasında cesedinin yanında bulunduğu duyurdu.

25 Mayıs 2010’da, Slipknot üyeleri, Des Moines, Iowa’da resmi bir basın toplantısı düzenlediler. Medyadan hiçbir soru almadılar. Grup üyeleri ve Gray’in eşi Gray’i takdir ettiler.

« “O gerçekten herkesin grupta her zaman burada olmasını ve sadece gruba konsantre olmasını istemiş bir kişidir. O gerçekten iyi bir arkadaştı ve gerçekten iyi bir insandı. O mutsuzca gidecek, ve dünya onsuz farklı bir yer olacak.” »
(Shawn Crahan)

21 Haziran 2010’da , otopsi sonuçlarına göre Gray’ın kazayla aşırı dozda morfin ve fentanil aldığı ve ayrıca ciddi kalp rahatsızlıkları olduğu belirlendi. Bir ay sonra, 30 Temmuz 2010’da Paul Gray öldükten sonra Kerrang! dergisi tarafından “Services to Metal” ödülü ile ödüllendirildi, ödülü onun adına Corey Taylor aldı. Slipknot, Gray’in ölümünün ardından onun yerine bas gitaristlik için eski bir Slipknot üyesi olan Donnie Steele ile anlaştılar.

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Paul_Gray

 

Gary Moore

Gary Moore (d. 4 Nisan 1952, Belfast, Kuzey İrlanda, ö. 6 Şubat 2011 İspanya, )

1952 yılında Kuzey İrlanda’nın Belfast şehrinde doğan Gary Moore, 16 yaşında Phil Lynott’la birlikte ilk önemli grubu Skid Row’u kurdu. Ancak kısa süre sonra Lynott kendi grubu Thin Lizzy’yi kurmak için ayrıldı. Grubun geri kalanı 1970’te Londra’ya giderek CBS Records ile anlaşma imzaladı. İki albüm yaptıktan sonra grup dağıldı ve 1973 yılında gitarist Gary Moore Band’ı kurdu.

Ölümü :

Dünyanın en ünlü gitaristlerinden Gary Moore, İspanya’daki bir otel odasında ölü bulundu. Moore’un uyku sırasında öldüğü tahmin ediliyor.

MADRİD – Irish Times’ın haberine göre Thin Lizzy’nin eski üyesi efsane gitarist 58 yaşındaki Gary Moore, İspanya’nın Estepona kentindeki otel odasında ölü bulundu. Uyku sırasında öldüğü tahmin edilen Moore, 16 yaşındayken Phil Lynott ile birlikte Skid Row’u kurmuştu.

“Still Got The Blues” şarkısı Moore’u tüm dünyada şöhret sahibi yapmıştı.

 

Biyografisi : http://tr.wikipedia.org/wiki/Gary_Moore

 

Mikey Welsh

Rüyasındaki gibi öldü

Rock grubu Weezer’ın eski bas gitarcısı Mikey Walsh, 2 hafta önce twitter sayfasında tarif ettiği şekilde ölü bulundu.

26 Eylül’de twitter’a gördüğü rüyayı aktaran Walsh, sayfasına “Önümüzdeki hafta Chicago’da uykumda kalp krizinden öldüğümü gördüm” yazmıştı. Walsh, pazar günü eski grubunu dinlemek üzere gittiği Chicago kentinde kaldığı otel odasında ölü bulundu. Walsh’in kesin ölüm nedeni henüz açıklanmadı.

Share.

About Author

Bir Cevap Yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

fuck you google, child porn fuck you google, child porn fuck you google, child porn fuck you google, child porn