“İmgelem, geleceğin dünyasını ya yükseklere çıkarır, ya derinlere yerleştirir, ya da bizimle bağıntılı olarak bir ruh göçüne sürükler. Uzayda yolculukların düşünü kurarız – oysa uzay, bizim içimizde değil mi? Ruhumuzun derinliklerini tanımıyoruz – Gizemli olan, yolunu iç dünyamıza doğru sürdürmekte. Sonsuzluk, bütün dünyalarıyla, geçmişle ve gelecekle, sadece içimizdedir, başka hiçbir yerde değildir. Dış dünya, sadece bir gölgeler dünyasıdır – gölgelerini ışığın dünyasına yansıtır. Şimdi içimiz, bize doğal olarak çok karanlık, yalnız, biçimden yoksun görünüyor – Ama bu kararma geçtiğinde, ve gölge cisim kayıp gittiğinde, bize ne kadar farklı gelecek – O zaman her zamankinden çok daha fazla haz alacağız, çünkü ruhumuz yokluk çekti. “1
“Günlük yaşamımız, bir sürü koruyucu ve sürekli yinelenen eylemden ibarettir. Alışkanlıklardan oluşma bu çember, yalnızca asıl araca, yani yeryüzü yaşamımıza ulaşmaya yarayan bir alt-araçtır – burada sözü edilen yeryüzü yaşamı da varoluşun pek çok biçimlerinden meydana gelen bir karışımdır.
Gözlerinde at gözlüğü bulunanlar, sadece günlük denilebilecek bir yaşam sürdürebilirler. Onlar için tek amaç, göründüğü kadarıyla yeryüzü yaşamıdır. Her şeyi bu yeryüzü yaşamı uğruna yaparlar. Bunların arasına şiiri sadece bir tür gereklilik gibi karıştırırlar, çünkü günlük yaşam akışlarının belli kesilmelerine de alışkındırlar … “2
1 Novalis, agy., No. 17.
2 Novalis: Vermischte Bemerkungen, No. 76.
Novalis/Geceye Övgüler – Karışık Saptamalar “Vermischte Bemerkungen”