Bizans döneminde İstanbul’un, yani Konstantinopol’ün nasıl göründüğünü hiç merak ettiniz mi? Fransız sanatçı Antoine Helbert’in bu soruya verdiği cevap “Evet”.
Çocukluğundan beri Bizans İmparatorluğu’na ve başkenti Konstantinopol’e özel bir ilgi duyan Helbert, yıllar boyunca okuduğu metinler, incelediği çizimler ve İstanbul’a gerçekleştirdiği geziler sonunda şehrin nasıl görünebileceğini resmetmiş. Çizimler, 4. ve 13. yüzyıl arasında farklı dönemlerinden bir seçki sunuyor.
Resimlerde görünen kimi yapılar bu güne kadar ulaşsa da bir çoğu ne yazık ki artık yok. İşte Helbert’in kaleminden Konstantinopol.
Konstantinopol’un havadan görünümü
Tarihi Yarımada
Forum
İstanbul’un 1971 yılında nasıl göründüğünü merak ediyorsan, buraya tıklayabilirsin.
Aya Sofya Kesiti
Aya Sofya Detayı Kesiti
Magnaura Sarayı
Magnaura : Büyük Salon
Büyük Saray’a ana giriş, “Augustaion” adı verilen tören alanında Halki Kapısı’ndandı. Augustaion, Aya Sofya’nın güneyinde yer alıyordu, burada şehrin ana caddesi Mese Caddesi başlıyordu. Alanın doğusunda önce Senato binası olarak sonra Üniversite olarak hizmet gören Magnaura bulunuyordu.
Magnaura Sarayı’ndan detay
Bukoleon Sarayı
Bukoleon Sarayı’ndan detay kesiti
Bukoleon Sarayı, İstanbul’da, tarihî yarımadanın Marmara Denizi kıyısında bugünkü Cankurtaran ile Kumkapı arasındaki Çatladıkapı mevkiinde, Küçük Ayasofya’nın hemen doğusunda bulunan ve bugüne yalnızca kalıntıları ulaşmış olan Bizans sahilsarayı.
Hıristiyanlık öncesi dönemlerden geldiği sanılan ismine bakılırsa, tarihinin çok eskilere gittiği düşünülebilir (Bukoleon Limanı). Fakat saray hakkındaki ilk bilgi orta Bizans dönemine (9. yy’ın ortalarından 13. yy başına kadar) aittir. Buna göre Bukoleon Sarayı İmparator II. Theodosios (hükümdarlığı 408-450) tarafından yaptırılmıştır. Bilinen ve halen görülebilen bölümleri ise büyük olasılıkla Teofilos zamanında (829-842) eklenmiştir.
Senato
Amastrianum Forumu
Myrelaion Kilisesi
Bodrum Camii veya eski adıyla Myrelaion Kilisesi), İstanbul’da Laleli yakınındaki Doğu Roma döneminden kalma dini yapıdır. 10. yüzyılda Myrelaion Manastırı’nın kilisesi.
Konstantinopol’ün dikilitaşları
Milyon Taşı Milyon Taşı’na ait kalıntı
Bizans İmparatorluğu’nda Konstantinopolis şehrine ulaşan tüm Antik Roma yollarının başlangıç noktası ve dünya üzerindeki diğer şehirlerin bu şehre olan uzaklığının hesaplanmasında kullanılan sıfır noktasıdır. İtalya’da Roma şehrinde bulunan bir diğer anıt olan Milliarium Aureum ile aynı işlevi görmektedir. Bizans’ın yeniden inşaası ve başkent kimliğini kazanması esnasında yapılan birçok görkemli anıt gibi İmparator I. Konstantin tarafından 4. yüzyılda yerleştirildiği düşünülür.
Milyon ilk yapıldığında dört yöne bakan bir kapı ve bu noktada kesişen yolların üzerine yükselen, dört sütun üzerine oturmuş bir kubbeden oluşmaktaydı. Tetrapylon mimari ismi ile anılan bu yapılar Roma kültürünün önemli öğelerinden biriydi. Milyon anıtının ve kubbesinin üzerinde birçok Bizans dönemine ait heykel ve kabartma bulunmaktaydı ve bu anıtın ihtişamını çok daha fazla arttırmaktaydı.
Açıklamalar: Vikipedi
Antoine Helbert’in diğer çizimleri ve kaynak için tıklayın:
1 Yorum
tek kelimeyle harıka bayıldım resımler ıçın teşekkürler