İnsanın entelektüel yaşamında en üst aşamadır felsefe. Derinlikli bir uğraştır. Kadim insan, doğaya karşı çaresizliğini felsefe sayesinde yenmiş ve bu günümüze dek gelmiştir. Fakat insanlık antik zamanlardan günümüze değin felsefi problemlerini bitirememiş ve bitiremeyecek de. Çünkü insan olduğu sürece problemler olacaktır ve problemler oldukça da felsefe olacaktır. Bu yüzden felsefenin, insanın varoluşsal problemlerine karşı kendi kalkanı olduğunu ifade edebiliriz. Felsefe sayesinde kendini bu problemlere karşı müdafaa etmektedir. Sadece varoluşsal alanda değil aynı zamanda bilişsel, sosyal alanda, varlık ve yoklukta kısaca insan ve insanlığa dair tüm mevzularda felsefe, kendisini sevenlerin önüne ışık saçmakta ve yollarını aydınlatmaktadır.
Felsefe, medeniyetlerin ve kavmî kültürlerin en yüksek ifadesi olduğu için, denilebilir ki bütün büyük ve eski kavimler felsefeye ve filozoflara sahip çıkmakta ve onları kendilerine mal etmeye çalışmaktadırlar. Sözgelimi Avrupa o kadar felsefeye sahip çımaktadır ki, insanlarda Avrupalı filozofların dışında filozof olmadığı kanısına yol açmaktadırlar. Hatta felsefeyi kendi antik Yunan medeniyetleri ile başlatırlar. İşin kötü tarafı da dünyanın diğer kavim ve kültürlerine sahip insanlardan buna karşı itiraz çıkmamakta ve onlar da bunu kabul etmektedirler. Örneğin Türkiye’de, milli eğitimin lise müfredatındaki felsefe kitaplarına baktığınızda onların da felsefeyi Yunan’dan başlattığını görüyorsunuz. Ve sadece Türkiye’de değil diğer devletlerde de durum budur. Felsefeyi antik Yunan’dan başlatırlar. İlk fiozoflar olarak da Thales’i, Anaximandros’u ve Anaximenes’i gösterirler. Lakin bu Avrupa’lıların bir kandırmacasıdır. Felsefe Kürdistan’da başlar ve ilk filozof da Zerdeşt (Zerdüşt)’tir. Bunu iddia eden sadece ben değilim, Nietzsche gibi Avrupa’nın en büyük filozoflarından birinin de iddiası bu ve onu ilk filozof olarak kabul eder. Gerçi sadece Nietzsche değil diğerleri de, söze konu olduğunda “filozof Zerdeşt” derler ve fakat felsefeyi de kendi medeniyetlerinde başlatırlar. Eğer Zerdeşt filozof ise ve onların söz konusu diğer filozoflarından önce yaşamışsa felsefe nasıl Yunan’dan başlayacaktır ki?
Bu konu üzerinde biraz durmak istiyorum. Bu, (ilk filozofun Zerdeşt olduğu konusu) kanıtlanmış bir gerçektir. Doğrusu bunu hiç kimse inkar etme gücüne sahip olamaz fakat Kürtler devletsiz/sistemsiz olduğu için, bilim dünyasında bunu uluslar arası meyanda dile getiremiyorlar ve zaten diğer devletler de buna sahip çıkmıyorlar. Kürtler’in üniversiteleri olmuş olsaydı bu gerçek gibi daha pek çok gerçeklik açığa çıkartılacaktı. Nedir bu gerçeklik? Gerçek şu ki, felsefe yeryüzünde Kürtler’in ataları ile başlar ve ilk filozof da Zerdeşt’tir. Evet Şimdi biz onun fikir ve düşüncelerin geçelim. Berrrak bir biçimde göreceksiniz ki ilk Yunan’lı filozoflar düşüncelerini onun felsefesinden devşirmişlerdir.
Zerdeşt Kürdistan’lı bir filozoftur. Milattan önce altıncı yüzyılda yaşamıştır. Her ne kadar kaynaklarda yaşamı hakkında farklı bilgiler ortaya konuluyorsa da çoğunlukla İran’lı tarihçiler milattan önce 660 yılını onun doğumu olarak kabul ederler. (“İlk filozof” Thales’in doğumu M.Ö 625 olarak kabul ediliyor ç.n.) Urmîye bölgesinde dünyaya gelmiştir. Aslen Med’lidir. Felsefesi çelişkiler üzerinedir. Zerdeşt’e göre hayatta her şey karşıtı ile bilinir. Örneğin iyilik ve kötülük, karanlık ve aydınlık, gece ve gündüz, yoksulluk ve zenginlik, bilgelik ve cehalet gibi. Bunlar birbirinin karşıtıdır ve bunlar arasında sürekli bir savaş vardır. İnsanlar için de aynı şeyi söyler Zerdeşt: İnsanı üçe ayırır: Beden, bilinç ve ruh. Beden elementlerden oluşur. Et ve kemik topraktandır. Ölümden sonra beden, gerçeğine döner ve tekrar toprak olur. Vücuttaki su ve kan da böylece gerçekliklerine dönerler ve tekrar su olurlar. Nefes de havadır ve o da gerçekliğine kavuşarak hava olur. Ruh, bedenin hareketine yol açar. Bilinç, ruhun dönüşümüne ve hesap gününde hesaba sebebiyet verir. Öldükten sonraki yaşamda, insan ne eylemişse bu hayatta, bilinç vasıtası ile o insanın önüne çıkar. Eğer erkek iyilik yapmışsa, onun o iyiliği güzel ve genç bir kıza dönüşerek onun önüne çıkar. Kötülük yapmışsa, o kötülüğü oldukça çirkin bir kızın suretiyle karşısına çıkar. Aynı şey kadınlar için de geçerlidir. İyilikleri genç ve yakışıklı bir erkek olarak karşılarına çıkar, kötülükleri de kirli, pis ve şapşal bir adam olarak karşılarına çıkar. Beden ile birlikte bilinç de ölür. Ruh bedenden farklı olarak element değildir. Ahura Mazda’dandır ve ölümsüzdür. Sonuçta o da Ahura Mazda’ya dönerek gerçekliğine kavuşur.
Zerdeşt’in bu ifade ettiklerinden hareketle diyalektik düşüncesinin babasının Zerdeşt olduğunu net bir biçimde iddia edebiliriz. Lakin günümüz müfredatında diyalektiğin babası olarak Yunan’lı Herakleitos(M.Ö 540-480) gösterilir. Doğrusu Zerdeşt Herakleitos’tan yüzyıl önce diyalektikten bahsetmiştir. Zerdeşt’in bu düşüncelerini Mezopotamya’dan antik Yunan’a taşımışlar. Sadece diyalektikte değil, Zerdeşt kendi felsefesinde ateşe büyük bir önem verir ve ona göre ateş güneşten bir parçadır, bizzat Ahura Mazda’nın da ruhudur. Zerdeşt’e göre ateş yaşamın çeşmesidir ve kutsaldır. Zerdeşt sadece ateşe değil suya, toprağa ve havaya da büyük bir önem verir. Onun bu düşünceleri, yine antik Yunan’ın ilk doğa filozofları tarafından kullanılır. Söz gelimi Herakleitos hem diyalektik düşüncesini hem de ateşin kutsallığı düşüncesini Zerdeşt’ten alır. Thales bu öğelerden sadece suyun, Anaximenes havanın üzerinde durmuş, Empedokles bunlara toprak öğesini de ekleyerek bunları ilk element/töz olarak kabul etmiştir.
Yukarıda açık bir biçimde ortaya koyduğumuz gibi Yunan’lı filozoflar Med’li Zerdeşt’ten etkilenmişlerdir. Bu konuda pek çok eser ve kaynak vardır. Tüm kaynaklar Zerdeşt’i ilk filozof olarak gösterir, ilk felsefeler ve ilk filozofların düşünceleri onun tarafından ortaya konulmuştur. Fakat bugün sadece Zerdeşt ve onun felsefesi değil, Kürtler’in bütün değerleri ve yüksek edimleri ortadan kaldırılmıştır. Eğer Kürtler bugün bir devlet/sistem sahibi olmuş olsalardı Kürtler’in, uygarlığının kurulmasında en önemli rolü oynadığını herkes görecekti. Çünkü Kürd’ün anayurdu, kültür ve medeniyetin beşiğidir. Bugün inkar edilse, kültür ve tarihlerine yaşam hakkı tanınmasa bile Kürtler’in ataları bugünün dünyasının teşekkülünde öncelikli rol oynamışlardır.
Mihemed RONAHÎ
Çeviri: Adnan FIRAT
1 Yorum
ilk filozof iblistir ateş çamur üstünlüğüne girmiştir