ESİN AFŞAR HAYATINI KAYBETTİ
Ünlü sanatçı Esin Afşar, Şişli Florence Nightingale Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Geçtiğimiz Ekim ayında lösemi teşhisi konulan Afşar, 22 Ekim’de Şişli Florence Nightingale Hastanesi’ne yatırılarak tedavi altına alınmıştı. Yoğun bakımda makinelere bağlı olarak hayat mücadelesi veren Esin Afşar, bu gece hayata gözlerini yumdu.
ESİN AFŞAR KİMDİR?
Türk halk müziğinin usta bestecilerinden olan, Ankara Devlet Konservatuarı piyano bölümü mezunu Afşar, ünlü opera sanatçıları Leyla Gencer, Maria Callas gibi isimlere öğretmenlik yapan Madam Hidalgo, Madam Böhm gibi isimlerden ses ve şan dersleri alarak, çocuk yaşlarda yaşamına yön verdi.
“Tarihimiz ölüyor.. Sanat ölüyor, onun yaratıcıları artık yok… Aman tanrım ne korkunç, ne büyük bir acz içinde bu yokoluşa tanıklık ediyoruz… Huzuru ölümden sonra bulsun..”
Biyografisi
Esin Afşar, bir diplomat olan babası Nüzhet H. Sinanoğlu’nun görev yeri nedeniyle İtalya’nın Bari şehrinde doğdu. Nüzhet Sinanoğlu, diplomat kişiliğinin yanı sıra yazardı da. Ayrıca Atatürk’ün isteğiyle İtalya’da faşizmi incelemiş ve Faşizm ve Onun Devler istemi kitabını yazmıştı. Esin Afşar‘ın annesi Rüveyde Sinanoğlu, gazeteci ve yazardı. Özellikle İtalyan çevirmeleri ve yazdığı Çocuk Masalları ile tanındı. Nüzhet Sinanoğlu’nun ilk eşinden olma üç oğlu vardı. Samim ve Suat Sinanoğlu 35 yaşlarında profesör olmuşlardı. Halen Türkiye’nin en genç profesörler ünvanını taşıyan kişilerdir. Aydın Sinanoğlu ise Avrupa Konseyi’ndeBasın Bölümü Başkanı olarak çalıştı. Nüzhet Sinanoğlu’nun ikinci eşi Rüveyde Sinanoğlu’ndan 26 yaşındayken Amerika Yale Üniversitesi’nde profesör olmuş (ki dünyanın en genç profesörü ünvanı onundur), dünyada Türk Einstein’ı olarak ün yapmış, Time dergisine kapak olmuş, dahi Oktay Sinanoğlu doğdu.
Esin doğduktan 3 yıl sonra Nüzhet Sinanoğlu hayata gözlerini yumdu. Esin Afşar Ankara koleji’nde okurken piyano bölümü sınalarına girdi ve buradan mezun oldu. Madam Hidalgo ve Madam Böhm’den şan dersleri aldı. Piyanist olarak girdiği Devlet Tiyatrorı’nde Muhsin Ertuğrul’un ”Sahnenin çukurunda olacağına üstünde ol” isteğiyle oyuna başladı. 12 yıl boyunca çeşitli oyunlarda oynadı. Bu dönemde tiyatro oyuncusu Kerim Afşar ile evlendi ve kızı Pınar doğdu.
Fantastiks adlı bir müzikolde oynarken, Erkan Özerman’ın teklifiyle müziğe dönme kararı aldı. Ankara Bulvar Palas’ta hafif müzik tarzında şarkılar söylemeye başladı. Önceleri İngilizce, Fransızca ve İtalyanca şarkılar söylüyordu. Ruhi Su ile çalışmaya başlayınca folk müziğe yöneldi. Dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil onu Diplomatik Sanatçı ünvanıyla Macaristan’a gönderdi. Avukat Cemil Demirsipahi’nin yönettiği Kul Ahmet’in Türküsü Yoh-Yoh ona ün sağladı. Bu türkü Antuan Şoriz’n Disco Plak şirketinden 45’lik plak olarak 1969’da çıktı. O günden sonra Bayan Yok-Yok diye anıldı. Plağın arka yüzünde Aşık Veysel’in Karatoprak’ı bulunuyordu.
1969’da Yunus Emre’den bestelediği Bana Seni Gerek Seni ile Ankara’da Hafif Batı Müziği Düzenleme Ödülünü aldı. Yine 1969 yılında Fransa’da Jacques Brel ile paylaştığı Dario Moreno Ödülü’nü aldı. Fransız televizyonuna çıktı. Monacca Prensesi Grace Kelly tarafından televizyon festivallerine davet edildi. Gilbert Becaud ve Josephine Baker ile konserler verdi. Romanya’da Brşov uluslararası müzik festivaline katıldı. Kritik Ödülü’nü aldı. 1970 yılında Türkiye’de yılın en iyi şarkıcısı seçildi. Aynı yıl Bulgaristan Uluslararası Altın Orfe Müzik Festivali’nde üçüncü oldu. Dışişleri tarafından gönderildiği Napoli’de bir dizi konser yaptı. Sabiha Keyn’nin dizayn ettiği Yok Yok kostümünü katıldığı festivallerde, televizyon programlarında giymeye başladı. Çok sükse yaptı. 1972’de Türk Cumhuriyetleri’ne ve Moskova’ya gitti, programlar yaptı. Tokyo’da, Seul’de Hong Kog’da verdi, televizyona çıktı. Aynı yıl Sofya televizyonu için program yaptı. 1973’te davet üzerine İsrail’e gitti. Kudüs Tiyatrosu’nda konser verdi. İngiltere, İtalya, Belçika ve Tunus’a gitti, konserler verdi. 1974’te Avusturalya’ya gitti. Sidney ve Melbourne’de konserler verdi. 1975’te ikici evliliğini Şener Aral ile yaptı. 1976’da oğlu Aydıncan Aral doğdu. 1975’te İsrail’de düzenlenen Akdeniz Halk Şarkıcıları Festvali’ne katıldı, dördüncü oldu. Antuan Şoriz Disco Plak’tan ayrılmış Diskotür’ü kurmuştu.
Esin Afşar ile birlikte çalışmışlar Sanatçının Kaderi plağını yapmışlardı. ”Alkışlarla alkışlarla açılırdı perdeler, Kahkahayla kahkahayla coşardı seyirciler.” 1980’de İngilizce’den çevirdiği Kırmızı Pabuçlar, Ankara ve İstanbul Devlet Tiyatorları’nda 4 sene oynadı. 12 Eylül’den sonra 5 yıl TRT’den yasaklandı. 1982 yılında Bilge Erenus’un yazdığı tek kişilik oyun Kelaynaklar’da oynamaya başladı. İki yıl oynadı. 1986’da Dünün ve Bugünün Türk Şiir ve Ezgileri adlı uzun çaları piyasaya çıktı. Aynı yıl Orient Express ileAvrupa Festivali’ne katıldı. Aynı yıl Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle kendi besteleri ile Yunus Emre kasedini hazırlamaya başladı. Kaset 1990’da piyasaya çıktı. 1991’de İngilizce’sini hazırlayıp dünya piyasasında yayınladı. 1991’de Kuzey Amerika, Avrupa ve Uzakdoğu’da konserler yaptı. 1993’te Mevlana-Yunus Cd’si yayınlandı. Sofya’da konserler verdi. Aynı yıl Fransa’da Nazım Hikmet’in
30.ölüm yıldönümü nedeniyle onun şiirlerinden bestelenmiş şarkılar söyledi. 1995’te Atatürk şiirlerinden bestelenmiş CD’yi hazırladı. Truva Kültür ve Sanat Ödülleri verilirken Çağdaş Halk Müziği ödülünü aldı. Muhsin Ertuğrul, Aziz Nesin, Abidin Dino, Ayla-Beklan Algan, Adalet Ağaoğlu, Vera Hikmet ile dostluklar sürdürdü Türkiye’nin ünlü simaları ile konserler verdi, tiyatro sahnelerini paylaştı. Birçok derneğe üyedir.