Tezer Özlü’nün yüzündeki o hep bilindik acının ifadesi, sanki iç dünyasının sınırlarını çiziyor. Bilinmeyen bir kaynaktan elimize geçen bu fotoğrafları onun anısı olması adına paylaşmak istedik. Hayatının büyük bir kısmını ülke ülke gezerek, her gittiği ülkede, insanları, sokakları, toplumu kendisine odak noktası olarak gören Tezer Özlü hayatı boyunca sistemi ve onun içine dahil ettiği insanları anlamaya çalışmış ve okurlarına gerçeğin o bıçak gibi kesen, melankoli ve kaygıyla dolu halini bir şekilde ulaştırmayı başarmış. Yanı sıra varoluşsal bir kaygı ve onu sorgulamanın bitmeyen derinliğinde dolaşmakla birlikte belki çoğumuzun yaşadığı çocukluk yıllarına dönüş anlatımlarında ki bilinçaltımıza hitap etmesi en güçlü yanlarından birisiydi. Yaşamın ona acımasız davranması ve anladığı her şeyin yaşamını biraz daha tüketmesi Tezer’in gerek kitaplarında ki her cümlede gerekse fotoğraflarına bakıldığında anlaşılabiliyor, bütün bunlar onun yaşadığı acıları, sisteme ve varoluşsal anlamsızlığa dönük çöküşlerini anlatıyor.
Makale’de Tezer Özlü’nün “Her şeyin sonundayım” eserinden Ferit Edgü’ye yazdığı mektubunu ve bazı alıntılarla birlikte Tezer’in kısa biyografisi ve özellikle “gerçek okurlarının” önem göstereceği daha önce radikal kitap ekinde yayınlanmış Tezer Özlü hakkında kısa bir testide dahil ettik.
Tezer Özlü’den Ferit Edgü’ye – Ankara, eylül/ekim, 1966 Cuma
“Sen trendesin şimdi. Ben de oturuyorumburada. Saat 12’ye geliyor. Gecenin bu saatlerinde insanlar kısıyorlar seslerini. Sessizlik bürüyor ortalığı. Ben de daha iyi duyuyorum dinlediğim müziği. Daha çok yitiriyorum tüm düşüncelerimi. Olmayan düşüncelerimi. uyuyabilmem için hiçbir neden yok. Sabah 8’de kalkmış olmam, o ilgisiz büro, ev, ben, beni yoramıyor artık. Uyanmam için de hiçbir neden yok.
Bu kelimeleri alt alta, yan yana dizmem için de. bir gece. diğerleri gibi. bir ben. diğer benler gibi. bugün eski ben’lerimden biri olduğumu duydum. karşılıklı gülsek.
gülebilir miyiz dersin?
gülebilir misin?
Bu gece okuyacak bir şey bulamıyorum. bugün senin bozgun’u okumaya çalıştım. üç kelime okuyabildim. elim, elimden çıkan kelimeler, benden uzaklaşıyor. bu satırlar ben değil artık. kafamdan geçenleri yazamam. bir şey geçmiyor çünkü.
Geçenlerde düşümde yüksek bir yapının camının altında, bir parmak kadar dar bir yere abanıp kalmıştım. içeriye girsem, girmeye yeltensem, camdan odaya bir adımımı atsam, düşüp ölecektim. ama o cam kenarına yapışıp, boşluğun üstünde kendimi tutacak gücüm kalmamıştı. nasıl olsa çözülecekti ellerim. ve ben düşecektim boşluğa.
Yarın bütün gün trende gidecek olan sen misin? nereye? niçin?
yarın bütün gün büroda oturacak olan ben miyim? neden? niçin? hiçbir yerde olmak istemiyorum ki.
belki de ben bugün ilk defa her şeyin sonundayım.
gene bir yığın günler geçip gidecek ve ben kendime, işte bugün ilk defa her şeyin sonundayım mı diyeceğim?
korkuyorum. korkuyorum. korkuyorum.”
her şeyin sonundayım / sel yayıncılık / 1.b, mart-2010 / s.11-12
Fotoğrafları
Biyografisi ve Ölümü
1986 Şubatı’nda bugün, İsviçre’nin Zürih kentinde göğüs kanserinden dolayı dünyaya gözlerini yumduğunda yalnızca 43 yaşındaydı Tezer Özlü. Günümüzde, modern Türk edebiyatının önemli isimlerinden sayılsa da yaşadığı dönemde genellikle görmezden gelindi. Yaşamı boyunca kendi olmanın, aklını ve bedenini özgürleştirmenin yolunu aradığından mı, yaşamıyla yapıtları arasında sınır koymayan bir yazar olması nedeniyle mi… Belki de Yıldırım Türker’in dediği gibi; “Orta sınıf cehennemini, kendine hiç acımadan” kaleme alan, “kuşağının, sınıfının, bütün güdük oyunların mızıkçısı” olduğu için.
Başyapıtı olarak sayılabilecek Yaşamın Ucuna Yolculuk’ta da belirttiği gibi: “Ne düzenli bir iş, ne iyi bir konut, ne sizin ‘medeni durum’ dediğiniz durumsuzluk ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil. İstediğiniz düzene erişmek o denli kolay ki… Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, kanını, aklını, varoluşunu verdiği iç dünyasının olgularının sizler için hiçbir değeri yok ki. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan yönüm yok.”
Tezer Özlü’yü ne kadar tanıyorsunuz?
1) Tezer Özlü’nün 1963’ten itibaren dergilerde yayımlanan öykülerinden oluşan ve 1978’de yayımlanan ilk öykü kitabı hangisidir?
a)Çocukluğun Soğuk Geceleri
b)Eski Bahçe
c)Yaşamın Ucuna Yolculuk
d)Kalanlar
2) Bütün arzusu gitmek olan yazarımızın doğum yeri neresidir?
a)İnebolu
b)Karlıova
c)Haymana
d)Simav
3) Yazarın, 1993’ten itibaren tüm yapıtlarını yayımlayan yayınevi hangisidir?
a)Can Yayınları
b)Ada Yayınları
c)Yapı Kredi Yayınları
d)İthaki Yayınları
4) Erden Kıral’ın yönetmenliğini yaptığı, Yelda Reynaud’un Tezer Hanım karakteriyle Tezer Özlü’yü canlandırdığı film hangisidir?
a)Yolda
b)Vicdan
c)Çamur
d)Yara
5)Tezer Özlü, İsviçre’nin Zurih kentinde hangi ölüm sebebiyle aramızdan ayrılmıştır?
a)İntihar
b)Trafik kazası
c)Göğüs kanseri
d)Kalp krizi
6)Yazarın, Yaşamın Ucuna Yolculuk’ta anlattığı Prag kentiyle aynı melankolik havaya sahip olduğunu düşündüğü şehir hangisidir?
a)Kütahya
b)Ankara
c)Bitlis
d)İstanbul
7)Tezer Özlü için hangi ulaşım aracıyla yaptığı yolculuk bir başınalığın, gidebilmenin, bağımsızlığın sembolüdür?
a)Tren
b)Otomobil
c)Uçak
d)Gemi
8)Yazar, hangi kitabını senaryo türünde yazmıştır?
a)Yaşamın Ucuna Yolculuk
b)Zaman Dışı Yaşam
c)Kalanlar
d)Çocukluğun Soğuk Geceleri
9)Tezer Özlü’nün 1983 yılında Almanca yazdığı, 1984 yılında da Yaşamın Ucuna Yolculuk, adıyla Türkçe’ye çevirdiği anlatısında bulunan alıntıların tamamı kime aittir?
a)Italo Svevo
b)Cesare Pavase
c)Franz Kafka
d)Albert Camus
10)Yaşarken ve ölümünden sonra yazar için yazılanları ve içinde birçok Tezer Özlü fotoğrafı bulunduran,1997’de yayımlanan “Tezer Özlü’ye Armağan” adlı kitabı kim hazırlamıştır?
a)Leyla Erbil
b)Demir Özlü
c)Sezer Duru
d)Ferit Edgü
Cevap Anahtarı: 1)b 2)d 3)c 4)a 5)c 6)b 7)a 8)b 9)b 10)c
0-3 doğru: Yazarı hiç tanımıyorsunuz.
4-7 doğru: Tezer Özlü’nün birden fazla kitabını okumuşsunuz.
8-10 doğru: Belli ki yazarın hayranısınız. Tebrik ederiz.
(Testi Mehmet Emin Özkan hazırladı.)