Sarayında 400 şair ve devasa bir kütüphane bulunduran Gazneli Sultan Mahmut eski Türklerle İranlıların gelenek ve savaşlarının destanını yazdırmak için Tus diyarından Firdevsi’yi huzuruna çağırmış. 60 bin beyitten oluşacak ve 30 yılda tamamlanacak Şehname’nin öyküsü böyle başlıyor, III Yezidgirt döneminden İran tarihine kadar kaleme aldığı eseri Gazneli Mahmut’a taktim ederken kimi rivayete göre karşılığında aldığı ücreti az bularak Sultana hicvettiği kimi rivayete göreyse de Sultan hazretlerine Firdevsi’nin eserinde vatan hainliği yaptığını söylemesi üzerine Firdevsi korkup memleketi Tus’a geri dönmüştür ancak zaman geçtikçe Firdevsi’nin yanlış anlaşıldığının fark edilmesi üzerine Gazneli Mahmut emriyle Tus diyarına Firdevsi için deve yükü altınlar götürülür, ancak kervan Tus şehrinin Dudbar kapısından girerken Firdevsi’nin cenazesi sevenlerinin omuzlarında Rezan kapısından Abbase mezarlığına doğru çıkmaktadır. Cenazesiyle ilgili yine bir rivayete göre, vatan haini (dinsiz) ilan edilmesi sebebiyle cenazesinde gusül aldırılmamış ve cenaze namazı kılınmadan gömülmüştür, ölümünden yıllar sonra Emir Timur mezarının başına giderek Firdevsi’ye şu sözleri sarf etmiş:
“ey firdevsî, kalk, kalk da, her satırında kötülediğin mağlup türk’ü şimdi gör!
kalkta küfrettiğin, küçümsediğin türkü gör!
kalk, kalkta bak, isfahan mı güzel yoksa samarkant mı?
bağdattan şu yattığın yere kadar fars bırakmadım!
topal ayağımın bastığı yerde ot bitmez oldu …”
Yine başka yazılı bir bilgiye göre Firdevsi eserini Sultan Mahmud’a sunmak ister ancak Firdevsi Sultan Mahmud’un huzuruna çıkarılmaz. Sarayın bahçesinde beklerken Firdevsi, Sultan Mahmud’un üç şairiyle karşılaşır. Bunlarla az bir muhabbet eden Firdevsi konuştuğu kişilerin saray şairleri olduğunu anlar ve amacından bahseder. Saray şairleri Firdevsi’den şüphelenir ve onu teste tabi tutmak isterler. “şen” uyaklı 4 dize kullanmasını isterler Firdevsi’den. Farsça’da ise sonu -şen hecesiyle biten sözcük sayısı sadece üçtür fakat Firdevsi 4. dizede poşen adlı eski bir İran kahramanın ismini kullanırak testten geçmiştir.
Sultan Mahmud’un huzuruna çıkarılan Firdevsi sultanın hayranlığını kazanır ve Sultan Firdevsi için sarayında bir yer açar ve her yazdığı beyit için bir altın ödenmesini emreder. Ancak vezir bu ödemeyi Firdevsi’ye yapmaz. Firdevsi de bu durumu hiç şikayet edemez ancak yazdığı dizeler halk arasında ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Artık Firdevsi’nin ünü iyiden iyiye yayılmıştır ancak bu durum sarayda bir çok düşman kazanmasına yol açmış ve çeşitli iftiralar ortaya çıkmıştır Firdevsi hakkında. Sultan Mahmud’un kulağına Firdevsi’nin dinsiz olduğu konusunda duyumlar gidince Firdevsi’nin değeri sultanın gözünde düşmüştür. Firdevsi Şehname bitince eseri sultana sunar. Eserde tam 60.000 dize bulunmaktadır ancak Sultan Mahmud kendisine sadece 60.000 gümüş verir. Bu durum Firdevsi’nin zoruna gider ve saraydan ayrılır. 60.000 gümüşü ihtiyacı olan insanlara dağıtır.
Dünya tarihinde Gazneli Sultan Mahmud’un benzeri sarayında aylıklı dört yüz şair bulunduran şiir ve şair dostu başka bir hükümdar var mıdır?
Sarayında himaye ettiği şairlerden Unsurî’nin tencereleri gümüşten, sofra takımları altındandı.
Destan şairi Tus’lu Firdevsî’ye her beyti için bir altın vermeyi vaad ederek altmış bin beyitlik Şehnâme’yi yazdırdı.
Sarayında dört yüz maaşlı şairle, büyük bir kütüphanesi vardı.
Dünyanın üç büyük destanından biri olan Şehnâme’nin baştaki medhiyeler dışında on dört yerinde övülen Gazneli Sultan Mahmud yüksek seciyeli, edebî zevk sahibi, cömert ve eşsiz bir hükümdardı.
Şairler Sultanı Unsurî, savaşlarını (gazâ) anlatan yüz seksen beyitlik bir kaside ile üç bin beyitlik bir şiir defteri (divan) kaleme aldı.
Eski Türklerle, İranlıların yaşayış, gelenek ve yiğitliklerini anlatan bir destan yazdırmağı kafasına koydu. Bunu en iyi, usta şair Esedî’nin yazabileceğini öğrendi.
Esedî’yi çağırttı:
– İran-Turan savaşlarını anlatan bir destan yazdırmak istedim. Şair dostlar buna en layık olanı Esedî’dir dediler.
-Sultanım, şair dostlar teveccüh buyurmuşlar. Başta ihtiyarlık olmasa, yaşım müsait olsa arzunuzu gerçekleştirmeğe çalışırdım.
-Bunu kim başarabilir?
-Şairler sultanı Unsurî ile konuşun. Ama bu büyük işi ancak Firdevsî başarır. Zaten destan üslubu ile yazıyor ve sizi çok seviyor.
Sultan Unsurî’yi çağırdı, düşüncesini ona açtı:
– Düşündüğüm destanın şairi kim olabilir? Dedi.
-Unsurî:
-Sultanım Tus’lu Firdevsî kalkabilir, dedi.
Sultan, Firdevsî’yi huzuruna aldı:
-Bir destan yazdırmak istiyorum. İran ve Turan destanını…
-Hünkarım şu anda elli sekiz yaşındayım. Tuslu’yum, çiftçi çocuğuyum. Fakirlikten büyüdüm. Acı tatlı meyveler, sevinçli kederli günler gördüm. Sizin tahta çıktığınızı duyunca yeni bir Feridun’la dünyamız şerefleniyor dedim. Bundan sonraki eserlerimizi size sunmağı düşündüm. Çünkü sizi herkes çok seviyor, ve Allah’ın kılıcı “seyfü’d-devle” diyorlar. Allah ömür verirse isteğiniz olan destanı Şehnâme’yi size sunacağım, dedi.
Sultan:
– Her beyiti için sana bir altın vaad ediyorum. Her beytine bir altın vereceğim.
Firdevsî, Gazneli Gazneli Sultan Mahmud Kütüphanesi’nde çalışarak Şehnâme’yi yazmağa başladı. Yazdıklarını kısım kısım Sultan’a veriyor veya gönderiyordu:
“Bilgili olanlar kuvvetli olur, yaşlıların gönlü bilgiyle dinç kalır.
Kalbin hatalı yollara sapıyorsa senin kalbinden başka düşmanın yoktur.
Ey dünya ne kadar zalim ve insafsızsın, kendin beler, kendin yersin.
Düşünceleri kötü olanlar iyi eser bırakamazlar.”
Gazneli Mahmud, Firdevsî’nin yazdıklarından sarayda ve seferde fırsat buldukça okur veya okuturdu.
Firdevsî başını kaldırmadan yıllar geçti. Yaşı da bir hayli ilerlemiş olduğu için ağır bir hastalığa yakalandı. Dermandan kesildi ölürsem doğup büyüdüğüm Tus’ta öleyim, diyerek Tus’a gitti. Burada babası Ali Fahreddin’in mezarını yaptırdı. Akranlarından hayatta kalanları ziyaret etti. Akrabalarından fakir ve muhtaçlara yardımda bulundu. Şehname’yi bitirince alacağı parayla da Tus’a bir su kanalı, sed yaptırmayı vadetti.
Sultan Mahmud bir sefer dönüşü:
-Destan şairi Firdevsî nerede? Diye sordu.
Fırsat kollayan kıskanç fitneciler şair aleyhinde söylemeğe başladılar:
-Firdevsî dini bozuk birisidir, Şiidir dediler.
Sultan Mahmud inanmamıştı. Firdevsî dedikleri kadar kötü olsa bunca iyi sözün sahibi olabilir miydi? Şöhret sahibi olunca aleyhinde konuşuluyordu.
Hind seferi esnasında bir yakını Firdevsî için:
-O eserinde ateşe tapıcılığı(mecusîliği) övüyor, kendi de rafizî imiş. Sultan Mahmud’ da öfkelenerek:
-Eğer öyleyse onu fillerin ayakları altına atar ezdiririm, demişti.
Hatta bu söz biraz daha abartılarak Firdevsî’nin kulağına kadar gitmiş. Onun için Tus’tan çıkmamayı tercih etmişti. Korkmuş ve çekinerek yaşamağa başlamıştı.
Hoca Ahmed Meymendî’yi huzura çağırtarak, düşüncelerini ona açtı.. Hoca Ahmed:
-Sultanım, Firdevsî, hastalanarak Tus’a gitmiş. Aranızdaki soğukluğa sebep olan sözler onu çok üzmüş, öldürülmekten korkuyormuş. Tus’tan gelen haberde: Şehname’yi 25 Şubat 1010’da 80 yaşında Allah’ın lütfuyla bitirdim. Cihana Sultan Mahmut gibi biri daha gelmez, bir daha da Şehname yazılmaz. Eserimi Sultanıma ithaf ediyorum, onun için gece gündüz dua ve niyazdayım, demiş.
Sultan Mahmud:
– Destanın on dört yerinde bizi övmüş. Ben de vaadimi tamamlamak üzere on iki deve yükü kıymetli kumaş, eşya ve parayı Tus’a gönderdim. Seksenine merdiven dayadığı, âhir ömründe memnun etmek istedim. Eserinde terazinin kefesi her ne hikmetse Türklerden ziyade hep İranlılara ağır başmış. Bazı beyitleri okudu:
Elinden geldiğince iyilik et. Seni doğruluktan saptırmayan Allah’a şükret.
Ey akıllı ve gönlü aydın adam, Allah’ın adını dilinden düşürme. Dünya gelip geçicidir, ebedî yerleşip rahat edeceğin yer başka bir âlemdir.
Dünya kimseye kalmaz. Yalvarıp yakarmayla ondan yakasını kurtaran hiç olmamıştır.
Allah’ın birliğine imandan iyi inanç yoktur. Sen ister inan, ister inanma, Allah birdir.
Akıllı isen akıllıların yolundan git.
Dünyada çok yaşayacak olursan, gözlerinin feri azalır, dizinin dermanı kesilir, dertlerle ölümü arar hale gelirsin.”
Sultan Mahmud’un merhameti coşarak, doğduğu yer Tus’ta tek başına inzivaya çekilen Firdevsi’ye on iki deve yükü değerli hediye ile vaadinin kalanını tamamladı.
Yüklü develer Tus şehrinin Dudbar kapısından girerken Firdevsî’nin cenazesi sevenlerinin omuzlarında Rezan kapısından Abbase mezarlığına doğru çıkıyordu.
Firdevsi’nin vefatı ile üzgün olan hemşehrileri gelen hediyelerle bir kat daha üzüldüler. Kız kardeşi hediyeleri: Kardeşime fayda vermeyen eşyayı ben neyleyim, diyerek kabul etmek istemedi. Fakat Firdevsî’nin Tus’a su kanalı yaptırma sözünün vasiyet yerine geçeceği hatırlatılınca kabul etti.
Altmış bin beyitlik Şehname sahibi Firdevsî:
Sonunda hiç kimse bu dünyada kendi vücudundan daha büyük bir yer alamaz, dediği gibi tekbirler arasında kendi boyunca açılan kabre indirildi.
Hatta Sultan Mahmut Firdevsi’yi eleştirmiş, eserin kusursuz olduğunu düşünen Mahmut’un etrafındaki zamanının entelektüel ve alimleri ise Mahmut’un bu eleştirilerine anlam verememiş. Gazneli Mahmut’un eseri ne diye eleştirdiği net anlatılmıyor ama büyük ihtimal Turanlılarla ilgili bir mevzu olsa gerek. her ne kadar halkının ezici çoğunluğu İrani, devletin yönetimi Türk kadar İran gelenekleriyle de olsa sultan Mahmut’un kendini fars görmediği ortaya çıkıyor bu anektoddan.
Şehname’nin en büyük başarısı herhalde, Arap dilinin yanında sönük kalmaya başlamış fars dilini yeniden canlandırmasıdır. O çağlarda artık unutulmuş Kavus, Kubat, Hüsrev, Feridun gibi pek çok fars ismi Şehname sayesinde hayata dönmüş hatta ve hatta Konya saraylarına ve tahtına kadar girmiştir.
Öte yandan Firdevsi Türk düşmanı falan değildir. Sadece milli bir adamdır, o dönemleri düşündüğümüzde yaptığı davranış nedeniyle tebrik edilesi eli öpülesi bir amcadır. Zaten Şehname İran-Turan yani iki yüksek kültürün mücadelesini anlatır, Abd-Vietnam veya İşid-Kürt savaşını değil.
Firdevsi Hakkında
Türk divan edebiyatını oldukça fazla etkilemiş hatta divan edebiyatında kullanılan farsça tamlamalar ve kelimelerin sebebi olan şair
denebilir. Özellikle Selçuklu padişahları onun kitabında anlattığı kahramanlara benzemek istemiş ve isimlerine o kahramanların isimlerini eklemişlerdir. (bkz: keykubad) (bkz: keyhüsrev) Tus kentinde doğmuş ve çok iyi bir eğitim almıştır. Farsça ve Arapça’ya ustalıkla hakim olabilmiştir. Asıl adı Ḥakīm Abu’l-Qāsim Ferdowsī Țusī (ebu’l kasım mansur)’dur. Şairliğinin asıl kaynağı ise çok iyi bir tarih bilgisi olması ve bu şiir bilgesini oldukça iyi ve destansı bir anlatımla anlatabilmesidir. 974 yılında en ünlü olan eseri Şehname’yi yazmıştır. Bu hikayeyi yazdıktan sonra hayatı hakkında pek bir bilgi yoktur.
Bundan sonra ise kaynaklar Firdevsi’nin Herat’ta bulunduğunu söylemektedir. Bu şehirdeyken Firdevsi, Sultan Mahmud için oldukça ağır bir yergi yazmıştır. Bu yergiyi de bir caminin duvarına yazmıştır. bunu duyan Sultan Mahmud bir kez daha Firdevsi’nin yaptığı sanata hem de cesaretine hayran kalır ve büyük bir haksızlık yaptığının farkına varır ve kendisine yardımcılarıyla birlikte 60.000 altın gönderirler ancak 60.000 altını vermek üzere şehre giren yardımcılar, Firdevsi’yi omuzlar üzerinde taşınırken görürler… ve bu 60.000 altın bir hayır kurumuna verilir.
İran üzerindeki Arap kültürü baskısını oldukça iyi bir şekilde bertaraf etmiş olan şair Farsça’nın en az Arapça kadar yeterli ve sanatsal bir dil olduğunu kanıtlamış ve İran edebiyatı için yeni bir dönem başlatmıştır. Ayrıca İran tarihi hakkında bugün kaynak olarak bile kullanılan bir eser yazmıştır. Eser Türkçe’ye 1500’lü yıllarda Tatar Ali Efendi tarafından çevrilmiştir.
Firdevsî (Farsça: حکیم ابوالقاسم فردوسی توسی, d. 940, Tus – ö. 1020 ay.), Samanîler ve Gazneliler dönemleri İran edebiyatının önde gelen Fars şair.
Başlıca yapıtı Şehnâme’yi (60.000 beyitten oluşur; ilk insandan III. Yezdigirt dönemine kadar İran tarihi anlatır) tamamlayınca1010 yılında Gazneli Mahmut’a sunan Firdevsi, bağlanan aylığı az bulduğu için sultanı ağır biçimde hicvedince, Gazne’den göçmek zorunda kaldı. Bir süre Herat’ta ve Taberistan emiri Şehriyar’ın yanında kaldıktan sonra, Tus’a dönerek orada öldü. Firdevsi’nin soyca bir Dihkan ailesinden olduğu söylenir. Doğum yılı kesin olarak bilinmemektedir. Firdevsî, Gazneli Mahmut’un fikirler aldığı bilginlerden de bir tanesidir. Firdevsi gibi bilginlere Gazneli Mahmut maddi ve manevi yönden destek olmuştur.
Şehname Hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eehname
Šāhnāmeh ya da Şehname, tarih öncesi zamanlardan başlayıp Sasani İmparatorluğu sonuna dek tüm eski İran krallarını inceler. Bunlar; Keyûmers (Orta Farsça:Kayômart), Hōşeng, Tahmûrâs, Cemşid, Zahhak, Feridūn, Menûçehr, Key Kubad, Key Kâvus, Key Hüsrev, Bahman, Dārā (III. Darius), Iskandar (Büyük İskender), Ardaschir I., Šāpūr I., Hormoz, Bahrām V., Chosrau, Yazdgird III.gibi krallar, ana tema Zabulistan prensi efsanevi kahramanı Rostam (Rüstem), Esfandiār (Goštāsp’ın oğlu) ve Afrāsiab gibi kahramanları ve suçluları içerir.
İranlılar’ın Turanlılar’la olan mücadeleleri İranlı hissiyatı ile yazılmıştır. Türkler’in İran’a göçleri ve hakim olmaları sonrasındaİranlılar’ı (Farslar) onore etmek için Gazneli Mahmud’un teşviki ile kendisi de bir İranlı olan Tuslu Firdevs tarafından kaleme alınmıştır. Eserde geçen olaylar çoğunlukla İranlı Rüstem ile Turan kralı Efrasiyab arasındaki epik çekişmeler şeklindedir. Şeytani güçleri olan Turan kralı Efrasiyab aslında gerçek bir tarihi kişilik olan Alper Tunga’dır.
Gazneli Mahmud Hakkında: http://tr.wikipedia.org/wiki/Gazneli_Mahmut
Gazneli Mahmud veya Mahmud Gaznevi (2 Kasım 971 – 30 Nisan 1030), (Farsça Yemin el-Devlet Mahmut) (Tam ismi:Yemin el-Devlet Abdülkasım Mahmut ibn Sebük Tigin), 998-1030 yılları arasında Gazne Devleti’nin hükümdarı.
Şehname’den: