Ay kocaman at kara Torbamda zeytin kara Bilirim de yolları Varamam Kurtuba’ya |
YAŞAMI
İspanyol şair, müzisyen, ressam ve oyun yazarı Federico Garcia Lorca 5 Haziran 1899’da Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros’ta doğdu, 19 Ağustos 1936’da Granada’da yaşamını yitirdi. Babası Granada’da toprak sahibiydi. Lorca böylece İspanyol halkını yakından tanıma olanağını buldu. Dadısından dinlediği geleneksel İspanyol baladları ve çingene öyküleri ile büyüdü. Ailesinin daha çocuk yaşlarda satın aldığı bir kukla tiyatrosu, sanatçının tiyatroyla tanışmasına önemli bir vesile oldu. Ailenin Fuente Vaqueros’tan Granada’ya taşınmasıyla, Lorca’nın gençlik yılları çingeneler arasında şiirler yazarak ve şarkılar söyleyerek geçti. Colegio Del Sagrago Corazon des Jesus adlı Cizvit okulu’ndan sonra Granada Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Hukukun yanı sıra edebiyat, tiyatro, müzik ve resimle ilgilendi, uğraştı. 1918’de ilk kitabını yayımladı. 1919’da Madrid’e yerleşti. Madrid’de verimli bir kültür ortamı buldu; İspanyol folklorunu inceledi. Rafael Alberti, Vicente Aleixandre, Juan Ramon Jimenez, Salvador Dali, Pedro Salinas ve Luis Bunuel ile dostluk kurdu. Yayımladığı şiir kitapları müthiş ilgi uyanırdı. 1930’da Amerika’ya çağrıldı, birçok konferans verdi. 1933’te ikinci kez Amerika’ya gitti; Arjantin, Brezilya ve Uruguay’ı dolaştı. 1934’te İspanya’ya döndüğünde ortalığı karışmış buldu. Hükümet sağcıların eline geçmişti. Maden işçilerinin ayaklanması silah zoruyla bastırılmıştı. Lorca bir yandan şiirlerini yazıyor, bir yandan tiyatrolarını oynatıyordu. 1936’da solcular başa geçince birkaç ay içerisinde toplumsal durum gerginleşti. Faşistler suikastlara girişiyor, halk da bu suikastlara karşılık veriyordu. Lorca için Granada’ya dönmekten başka çıkar yol kalmamıştı. Ama o Granada’ya döndükten bir iki gün sonra, ayaklanan Franco’cular Güney İspanya’yı ele geçirdiler ve etnik-ideolojik temizliğe başladılar. On beş bin kişiyi kurşuna dizdiler. Lorca da tutuklandı, 19 Ağustos 1936’da Falanjistler tarafından kurşuna dizildi. Federico Garcia Lorca, yüzyılının en büyük iki İspanyol şairinden biri olarak kabul edilir. Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca, eşcinsel tercihi nedeniyle Katolik kilisesi ile arası açılmıştır. Lorca için çağdaşlarının “en yaratıcısı, en gelenekseli ve en İspanyol’u” tanımı kullanılmaktadır.
YAPITLARI
Impresiones y paisajes (İzlenimler ve Görünümler, 1918)
Poema del cante jondo (Cante Jondo Şiiri, 1921)
Libro de poemas (Şiirler Kitabı, 1921)
Oda a Salvador Dalí (Salvador Dali’ye Ode, 1926)
Canciones (Şarkılar, 1927)
Primer romancero gitano (Çingene Baladları, 1928)
Poeta en Nueva York (Şair New York’ta, 1930)
Llanto por Ignacio Sánchez Mejías (İgnacio Sançez Mejiyas’a Ağıt, 1935)
Seis poemas gallegos (Altı Galiçya Şiiri, 1935)
Diván del Tamarit (Tamarit Divanı, 1936)
Sonetos del amor oscuro (Kara Sevda Soneleri, 1936)
Primeras canciones (İlk Şarkılar, 1936)
TÜRKÇE’DE FEDERİCO GARCİA LORCA
Seçme Şiirler, Çeviri: Adnan Özer, Yön Yayıncılık, İstanbul Zambak ve Gölge, Çeviri: Kemal Özer-Gülşah Özer, Yordam Yayınları, İstanbul,1990 Seçilmiş Şiirler, Çeviri: Sabri Altınel, Adam Yayınları, İstanbul, 1996 “Cante Jondo” Şiiri, Çeviri: Sabri Altınel, Adam Yayınları, İstanbul, 1996 Federico Garcia Lorca: Bütün Şiirler (4 kitap), Çeviri: Sait Maden, Çekirdek Yayınlar, İstanbul 1996 Ne Garip Federico Adında Olmak, Çeviri: Erdal Alova, Can Yayınları, İstanbul, 2006 Federico Garcia Lorca Bütün Şiirleri, Çeviri: Erdoğan Alkan, Varlık Yayınları, İstanbul, 2007
ŞİİRLERİ
Anış
Atlının
Türküsü
Ayağı Karıncalı
Deniz Suyu Türküsü
Dövülen Çingenenin Şarkısı
Göğün Yeşilinde
Hoşça Kalın
Kaçışa
Gazel
La Soleâ
Ölü Çocuğa Gazel
Sevilla Ninnisi
Sezilmemiş Aşka Gazel
Su Kıyısında İki Gemici
Üç Nehir Üstüne Küçük Balad
ATLININ TÜRKÜSÜ
Kurtuba
Uzakta tek başınaAy kocaman at kara
Torbamda zeytin kara
Bilirim de yolları
Varamam Kurtuba’yaOvadan geçtim yel geçtim
Ay kırmızı at kara
Ölüm gözler yolumu
Kurtuba surlarındaYola baktım ama yol uzun
Canım atım yaman atım
Etme eyleme ölüm
Varmadan Kurtuba’yaKurtuba
Uzakta tek başına
Federico Garcia LORCA / Çeviri: Melih Cevdet ANDAY- Sabahattin EYUBOĞLU /Yorumlayan ; Zülfü Livaneli
ANIŞ
Ben ölünce
gömün gitarımla beni
kumlara.Ben ölünce,
portakallarla
naneler arasına.Ben ölünce
gömün isterseniz
rüzgâr gülüne.Ölünce ben!
Federico Garcia LORCA Çeviri: A. KADİR – Afşar TİMUÇİN
AYAĞI KARINCALI
Yalnız bir kadın sanmıştım önce
Oysa kocasını aldatan biri
Irmağın orda buluştuk
Gece, Santiago gecesi,
Işıklar sönüp birer birer
Yanmaya durunca ateşböcekleri.
Son birikintisinde şehrin
Dokundum uykulu memelerine
Türkülü çiçeklerin dalları gibi
Göğsü gözlerime açılıverdi.
Ve on iki hançerin bir kerede
Yırttığı ipek gibi sinirli
Hışırtısı kulaklarımda
Kolalanmış eteklerinin.
Işıksız tepeleri ağaçların
Yollar boyunca kocaman kocaman
Ve ufuk köpeklerin ufku
Irmaktan ötelere havlıyordu.
Ne varsa üstünde atlayıp geçtik
Böğürtlenler, dikenler, karaçalılar.
Saçındaki topuzun yere yatınca
Yumuşak toprakta açtığı çukur,
Ben boyunbağımı attığım zaman
Çözüşü onun da düğmelerini,
Sıra silahlı kemerime gelince
Sıyrılışı giysilerinden art arda,
Sümbüllerin mi, kurbağaların mı
Olamaz hiçbirinin böyle bir teni,
Ne de billurun ayışığında
Sunabildiği var bu ışıltıyı
Kalçaları altımda kaçışıyordu
Hani ürkmüş balıklar gibi
Bir yanı tutuşmuş, ateş çemberi
Bir yanı buza kesmiş, sepserin,
O gece dörtnala gördüm kendimi
Sedeften, küçük bir taya binmişim
Gördüm, ne dizgin ne de üzengi
At koşturuşlarımın en güzelini.
Neler anlattı sevişirken
Ama söyleyemem erkeğim ben
Hem böyle ağzı sıkı görünmemi
Aydınlık akıl da istiyor zaten.
Öpüşlere, toz toprağa bulanmış
Uzaklaştık kıyının ordan
Süsenler silahlarını ayarlıyordu
Gecenin esintilerine karşı.
Dürüst bir çingene olarak
Üstüme düşeni yaptım ben de
Koca bir dikiş sepetini
Armağan ettim ayrılırken,
Ama kuşkusuz sürekli bir aşkı
Aklımın ucuna bile getirmemiştim,
Çünkü hâlâ, evli değilim, diyordu
Kocasına bunu, bunu yapıp da
Yürüdüğümüzde ırmağa doğru.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Cemal SÜREYA
DENİZ SUYU TÜRKÜSÜ
Deniz
gülümsüyor uzaktan.
Dişleri köpükten
dudakları gök.“Ne satarsın, deli kız,
rüzgârda memelerin?”“
Suyunu denizlerin, yiğit,
suyunu denizlerin.”“Ne taşırsın, kara oğlan,
kanınla karıştırıp?”“Suyunu denizlerin, yiğit,
suyunu denizlerin.”“Bu tuzlu gözyaşları, ana,
nerden gelirler?”“Ağlarım suyunu denizlerin, yiğit,
suyunu denizlerin.”“Bu derin sızı, gönül,
nerden doğdu oy?”“Ne acıymış, ne acı
suları denizlerin!”Deniz
gülümsüyor uzaktan.
Dişleri köpükten,
dudakları gök.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Cevat ÇAPAN
DÖVÜLEN ÇİNGENENİN ŞARKISI
Yirmi dört şamar!
Yirmi beş şamar!
Anacığım sarar beni
gece gümüş kâğıtlara.Ah, yol muhafızı,
ah, yol muhafızı,
ne olur bir yudum su!
Balıklardan, kayıklardan,
ne olursun, bir yudumcuk!Ah, muhafız komutanı,
ah, muhafız komutanı,
yan gelmişsin odanda!
Hani ipek mendiller,
kurulayım yüzümü!
Federico Garcia LORCA Çeviri: A. KADİR – Afşar TİMUÇİN
GÖĞÜN YEŞİLİNDE
Göğün yeşilinde
yeşil bir yıldız
ne yapabilir, sevdiğim,
yitmekten başka?Soğuk siste
gömülen kuleler
nasıl seçiyor
bizi pencerelerimizden?Göğün yeşilinde
yüz yeşil yıldız
görmüyor yüz kuleyi
karın içinde bembeyaz.Canlansın diye
acımı,
söylemek istiyorum
kırmızı gülümsemelerle.
Federico Garcia LORCA Çeviri: O. Serhat ERKEKLİ
HOŞÇA KALIN
Ölürsem
Açık bırakın balkonu.Çocuk portakal yer.
(Balkonumdan görürüm onu.)Orakçı ekin biçer.
(Balkonumdan duyarım onu.)Ölürsem
Açık bırakın balkonu!
Federico Garcia LORCA Çeviri: A. KADİR – Afşar TİMUÇİN
KAÇIŞA GAZEL
Birçok kere yitirdim denizde kendimi
Yeni kesilmiş çiçeklerle dolu kulaklarım
Dilim sevgiyle, acıyla dolu.
Birçok kere yitirdim denizde kendimi
Bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi.Kimse yoktur duymasın öpüşürken
Yüzü olmayan insanların gülümseyişini
Kimse yoktur dokunurken bir bebeğe unutsun
Durgun kafataslarını atların.Çünkü aranır alında güller
O katı görünüşünü kemiklerin.
Başka işe yaramaz erkeğin elleri
Toprağın altındaki köklere benzemekten.Bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi
Birçok kere yitirdim denizde kendimi.
Gidiyorum aramaya, suyu bilmeden,
Beni çürütecek, ışık yüklü ölümleri.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Ülkü TAMER
LA SOLEÂ
Kızlar karalar giyinmiş,
düşünüyor, dünya ne kadar küçük
ve yürek ne kadar geniş.Karalar giyinmiş.
Düşünüyor iç-çekişler, çığlıklar
nasıl da yitiyor rüzgârda.Karalar giyinmiş.
Açık kalmış balkonundan
şafak vakti,
gökle dolmuş içeri.Ay! Ah!
Giyinmiş, ya, karalar giyinmiş !
Federico Garcia LORCA Çeviri: Sabri ALTINEL
ÖLÜ ÇOCUĞA GAZEL
Her akşam üzeri bir çocuk ölür,
her akşam üzeri Granada’da.
Her akşamüzeri yerleşir de su
dostlarıyla konuşur baş başa.Yosundan kanatları var ölülerin.
Bulutlu yel ve duru yel yan yana
süzülen iki sülündür kuleler üstünde,
gündüzse yaralı bir oğlan.Havada kalmazdı tek kırlangıç gölgesi
şarap mağarasında rastlayınca ben sana,
tek bulut kırıntısı kalmazdı yerde
sen ırmakta boğulup gittiğin zaman.Yuvarladı vadi köpeklerle süsenlerini
bir su devi yıkılınca dağlara.
Gövden, ellerimin mor gölgesinde,
bir soğuk meleğiyle, kıyıda cansız yatan.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Sait MADEN
SEVİLLA NİNNİSİ
Deniz nedir bilmiyor
bu küçük kaplumbağa;
onu çingene doğurmuş,
atıvermiş sokağa.
Ya! denizi yok,
yo! denizi yok;
denizi yok,
salıvermişler sokağa.Bu minnacık oğlanın
beşiği yok;
babacığı marangoz,
yapıverir bir tane.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Sait MADEN
SEZİLMEMİŞ AŞKA GAZEL
Karnındaki karanlık manolyanın
Kimseler anlamadı kokusunu.
Acıttığını kimseler bilemedi
Dişlerinle sıktığın o aşk kurşunu.Binlerce Acem tayı uykuya yattı
Alnının ay vurmuş alanında,
O senin kar düşmanı göğsünü
Kucaklarken dört gece kollarımla.Bakışın, tohumların solgun dalıydı
Alçılar,yaseminler arasından,
Aradım vermek için yüreğimde
O fildişi mektupları her zaman diyen,Her zaman: acımın bahçesi benim
Gövden her zaman, her zaman şaşırtıcı
Damarlarının kanıyla dolu ağzım,
Ağzın ölümüm için söndürdü ışığını.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Ülkü Tamer
SU KIYISINDA İKİ GEMİCİ
I
Bir balık vardı kalbinde;
Çin denizlerinden getirmiş;
Ufacık, gelir geçerdi bazen
Gözlerinin içinden.
Gemici idi ama unutmuştu
Meyhaneleri, portakalları;
Gözleri suda.II
Ötekinin sabun vardı dilinde;
Yıkadı sözlerini, sustu
Dünya dümdüz, deniz dalga dalga;
Yüzlerce yıldız ve gemisi;
Çeşmeler görmüştü Roma’da
Ve yanık yüzler Küba’da
Gözleri suda.
Federico Garcia LORCA Çeviri: Sabahattin EYUBOĞLU
ÜÇ NEHİR ÜSTÜNE KÜÇÜK BALAD
Akar Guadalkuivir
Portakal ve zeytin bahçelerinin gölgesinde
Senin iki nehrin Granada
Düşer karlardan, vadilereAh sevda
Geri gelmez bir daha
Guadalkuivir kıvrımlarında
Yanar tutuşur nar çiçekleri
Akar nehirlerin Granada
Bir kanla, gözyaşıyla ötekiAh sevda
Karıştı rüzgâra
Sevilla’da zarif
Yollar açılmıştır yelkenlilere
Senin nehirlerinde Granada
İniltilerdir yüzen sadeAh sevda
Geri gelmez bir daha
Guadalkuivir… Çan kulesi
Ve rüzgâr, limon bahçesinde.
Dauro, Genil, ölü kilisecikler
Nehirlerin denize kavuştuğu yerdeAh sevda
Karıştı rüzgâra
Sular taşıyıp götürürler mi
Çürüyen acının ateşlerini?Ah sevda
Geri gelmez bir daha
Endülüs, portakal çiçeği alır
Ve zeytin dalları, denizlereAh sevda
Karıştı rüzgâra
Federico Garcia LORCA Çeviri: Ataol BEHRAMOĞLU
Kaynak; siirgentr. Düzenleyen : Tuğrul Asi Balkar
Federico García Lorca
Federico García Lorca | |
---|---|
Doğum | 5 Haziran 1899 Fuente Vaqueros, Granada, İspanya |
Ölüm | 19 Ağustos 1936 İspanya |
Meslek | İspanyol şair ve oyun yazarı |
Federico García Lorca (5 Haziran 1899 – 19 Ağustos 1936) İspanyol şair ve oyun yazarı, aynı zamanda ressam, piyanist ve bestecidir. 27 kuşağının (“Generación del 27“) sembol üyelerinden birisidir. İspanya İç Savaşı’nın başlangıcında 38 yaşında iken milliyetçiler tarafından öldürülmüştür.
Yaşamı
1898 yılında, İspanya’nın Granada bölgesindeki Fuente Vaqueros kentinde doğan İspanyol şair Lorca, yüzyılının en büyük iki İspanyol şairinden biri olarak kabul edilir. Lorca’nın başarısında çocukluğunun büyük payı vardır. Granada’nın Fuentevaqueros kasabasında, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Lorca’nın babası ateşli, canlı, neşeli bir adam; annesi ise sessiz ve ağırbaşlı bir kadındı. 1928’de yazdığı Romancero gitano (Çingene Baladı) ile ün kazanan Lorca, Salvador Dali ile birlikte İspanya’nın çağdaşlaşması için çalışan sanat adamlarından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır.
Şiirde, politikada ve ahlak anlayışında modernliğin savunucusu olan Lorca, eşcinsel olması nedeniyle Katolik Kilisesi ile arasının açılmasına neden olur. 1918’de, burjuva sınıfını, yeryüzünü şiirle doldurmuş olan İsa’yı katletmekle suçlayan Lorca, geçtiğimiz günlerde gelmiş geçmiş en başarılı edebiyat eseri seçilen Cervantes’in Don Quixote (Don Kişot)’u bir İsa figürü olarak ele alanlara katılır. Şair kavramını acılar çekmesi gereken bir kimse ile özdeşleştiren Lorca, İsa’nın hem katledilişini kınar, hem de kanının akması gerektiğini ifade eder.
“New York’ta Bir Şair” adlı eserinde Manhattan’ı, cesede doymayan bir mezbahaya benzeten Lorca, “hayvanların can çekişenler için öldürülüşünü” kaleme alarak kafasındaki batı anlayışına yönelik eleştirel yaklaşımlarını göz önüne serer. Lorca ve “Deli” lakaplı Salvador Dali, vücuduna saplanan oklar ile tasvir edilen Katolik Ermişi Aziz Sebastian’ı Aziz Yansızlık olarak yapıtlarında tasvir ederler. Dostlarınca apolitik bir sanatçı olarak nitelenen ve herhangi bir görüşe organik bağlarla bağlanmayan Lorca, yazdığı Yerma ve Bernarda Alba’nın Evi isimli oyunlarda ise Katolik Kilisesi, yükselen Nazizm ve milliyetçilik akımlarına karşı olan tutumunu yansıttı. Giyim kuşamında ve evinin dekorasyonunda ölüm ile özdeşleştirdiği beyaz rengi tercih eden şair, burjuva tarzı zevkler ve milliyetçilik ile çatışan çalışmalar yapmakta ve Franco’cuları masumiyeti katletmekle suçlamaktaydı.
Şiirlerinin yanı sıra tiyatro için yazdığı ve sahnelediği oyunlarla da ünlenen Lorca, eserlerinde hastalık hastalığını ve ölümü üzerine senaryolarını Kanlı Düğün (Blood Wedding, 1935), Yerma (1937) ve şiirlerinde başarı ile yansıtmış; ölüm – yaşam, verimlilik – kısırlık gibi çelişkiler arasındaki inişli çıkışlı çizgiyi başarı ile yakalamıştır.
19 Ağustos 1936’da doğduğu yörede Franco’nun adamları tarafından öldürülen Lorca, uluslararası camiada – özellikle de bir dönem yaşadığı Arjantin’de oldukça büyük bir yas ve öldürülüşüne duyulan tepki ile – alanında idolleşmiş, saygın fakat marjinal bir edebiyat adamı olarak hatırlanmaktadır.
Eserlerinin dünya çapında tanınmasının sebebi Lorca’nın geleneksel İspanyol kültürü ile çağdaş yaşamın sorunlarını içtenlikle işlemiş olmasıdır. Şiirlerindeki yaşama coşkusunu, doğa sevgisini, hüzün dolu duyguları her insan tanır ve kendine yakın bulur.
Lorca’nın sade ve derinlikli şiirleri, geniş kitlelerce kabul görmüştür. Sürrealist bir ressam olan Salvador Dali ve yönetmen Luis Bunuel ‘in yakın arkadaşıdır.
Geniş Anlatım
İspanyol şair ve oyun yazarı. Ölüm üzerine şiirleri ve Bodas de sangre (1933; Kanlı Düğün, 1966), Yerma (Yerma, 1962) ve La casa de Bernarda Alba (1939; Bernarda Albanın Evi, 1965) oyun üçlemesi ile tanınır. İspanya İç Savaşı’nın başlamasından kısa bir süre sonra, Milliyetçiler tarafından kurşuna dizilmiştir. Babası çiftçi, annesi öğretmendi. İlk piyano derslerini oğlunun müzik yeteneğini fark eden annesinden aldı. Ailesi Granada’ya taşınınca orada bir Cizvit okuluna girdi. Sonra da babasının isteği üzerine Granada Üniversitesi’nde hukuk okudu. Ama çok geçmeden edebiyat, resim ve müzik ile uğraşmak üzere hukuku bıraktı. Usta bir besteci ve yetkin bir yorumcu olan Lorca, arkadaşları arasında “müzikçi” olarak tanınıyordu. 1918’de Kastilya gezisinden esinlenerek yazdığı Imperesiones y paisajes’i (İzlenimler ve Manzaralar) yayımlaması herkesi şaşırttı. Bu düzyazı yapıt Lorca’nın yakında “yazar” olarak da tanınabileceğini gösteriyordu. 1919’da Madrid Üniversitesi’nde sanatta yeniliklere açık gençlerin bir araya geldiği Residencia de Estudiantes adlı öğrenci yurduna yerleşti. Başkentin kültür merkezi durumundaki bu büyük üniversitede ressam Salvador Dali, sinema yönetmeni Luis Bunuel ve şair Rafael Alberti gibi kendi kuşağından sanatçılarla arkadaşlık kurdu. Şair Juan Ramon Jimenez gibi kendinden daha yaşlı ünlülerle de gene orada tanıştı. Residencia’daki ilk iki yılı içinde Lorca’nın şiirleri İspanya’daki bütün edebiyat çevrelerine yayıldı. Oysa yapıtlarından hemen hiçbiri yayımlamamıştır. “Şiir okunmak içindir; kitaba girdi mi ölür” , diyordu. Bu, yüzden şiirlerini ve oyunlarını Residencia’da ve Madrid’in başka yerlerinde ortaçağ trubadurları gibi kendisi okuyordu. Lorca’nın yazarlık yaşamı boyunca yapıtlarının çoğu yayımlanmadan çok önce kulaktan kulağa yayıldı. Bir yandan deneysel şiirler yazan Lorca, bir yandan da El maleficio de la mariposa (Kelebeğin Nazarı Değdi) adlı ilk oyunu üzerine çalışıyordu. Şiirleri sonradan Libro de poemas (1921; Şiirler Kitabı), Primeras canciones (1936; İlk Şarkılar) ve Canciones (1927; Şarkılar) adlarıyla yayımlandı. 1920’de Madrid’deki Eslava Tiyatrosu’nda sahneye konan oyunu ise ilk geceden sonra gösterimden kaldırıldı. Lorca dehasının en yatkın olduğu alanı, 1922’de Granada’daki Fiesta de Cante Jondo halk müziği şenliğinde, ünlü besteci Manuel de Falla ile birlikte giriştiği ortak çalışmalarda buldu. Müzik ve şiir alanındaki eğilimleriyle ruhsal dürtülerini halk ve Çingene müziği geleneklerinde ortaya koyabiliyordu. 1922’de yazdığı Poema del cante jondo (1931; Cante Jondo Şiiri) ve 1924-27 arasında yazdığı Romancero gitano (1928; Çingene Türküleri, 1969) adlı yapıtları bu çözülüşü dile getiriyordu. Çingene Türküleri’nde yer alan 18 şiirde, geleneksel bir edebi biçim olan İspanyol baladının eski büyüsünü çarpıcı yeni imgelerle birleştirdi. Lorca bu arada bir yandan da oyun yazıyordu. Bu alandaki ilk başarısını 1927’de Barselona’da Salvador Dali’nin dekorlarıyla sahnelenen Mariana Pineda’nın şiirsel ve romantik manzum oyunuyla elde etti. Desenleri de ilk kez aynı yıl, aynı kentte sergilendi. 1928’de Çingene Türküleri’nin yayımlanması Lorca’ya uluslar arası bir ün kazandırdıysa da mutluluk getirmedi. Kendi deyişiyle “Çingene severliği”nin efsaneleşmesinden duyduğu rahatsızlık ve “yaşamımın en acılı dönemlerinden biri” olarak nitelendirdiği duygusal bir bunalımın verdiği acıyla 1929-30 yıllarında ABD ve Küba’da biraz huzur ve yeni bir esin kaynağı aramaya çıktı. Ölümünden sonra 1940’ta yayımlanan Poeta en Nueva York (Ozan New York’ta) şiiri de bu geziden doğdu. Şiirinde makineleşmiş bir uygarlıkta, yaşamın içinde ölümü görmenin dehşetini, çarpıcı bir biçimde bir araya getirilmiş katı, ürpertici imgelerle aktardı. 1931’de Lorca İspanya’ya geri dönmüş ve sonradan Divan del Tamarit (1936; Tamarit Divanı) adıyla basılacak olan şiirlerinin yanında yeni oyunlar yazmaya başlamıştı. Çocukluğundan beri kuklalara duyduğu tutku dolu hayranlığı dile getirebilmek için Los titeres de cachiporra (Kuklalar Tiyatrosu) ve Retabillo de Don Cristobal (Don Cristobal’ın Kukla Oyunu) adlı iki kukla oyunu yazdı. Ama bunlardan bile Lorca’nın hüznünden izler vardı. İspanya’da Cumhuriyet kurulduktan sonra Lorca kendini tümüyle tiyatroya verebildi. Bu dönemde La Barraca adlı bir öğrenci topluluğu Milli Eğitim Bakanlığı’nın parasal desteğiyle 1932’den 1935’e değin klasik tiyatro başyapıtlarını, eğitimsiz işçi ve köylülere tanıttı. Topluluğun kurucusu, yönlendiricisi, yöneticisi ve müzikçisi olan Lorca, Lope de Vega, Calderon de la Barca ve Cervantes’den oyunlar sahneye koyarak tiyatroda büyük deneyim kazandı. Lorca’nın halk oyunları üçlemesinin ilk oyunu olarak 1933’te sahnelenen Kanlı Düğün bu çalışmaların sonucunda ortaya çıktı. Oyunun teması bir gazete haberinden alınmıştı: Düğün günü gelin, gizlice sevdiği adamla birlikte kaçıyor, sonunda iki erkek birbirini öldürüyordu. Lorca’nın oyununda kişiler kaderin kurbanıdır; başka türlü davranmak ellerinden gelmez. İlkel tutkular ile uygarlığın amansız namus anlayışı arasındaki çatışmanın tuzağına düşmüşlerdir ve çatışma ölümle sonuçlanacaktır. 1934’te Lorca boğa güreşçisi bir arkadaşının yaralanıp ölmesi üzerine Llanto por Ignacio Sanchez Mejias şiirini yazdı. Lorca’nın en iyi şiiri, modern İspanyol edebiyatının en yetkin ağıtı ve hatta bütün edebiyatlardaki en başarılı ağıtlardan biri olan bu şiir, sürekli yinelenerek yankılanan, akıldan kolay kolay çıkmayacak, hüzün dolu “A las cinco de la tarde” (Akşamüstü saat beşte) nakaratı ile sürer. Aynı yıl Lorca’nın halk oyunları üçlemesinin ikincisi ve Kanlı Düğün ile birlikte, 20. yüzyılın az sayıdaki başarılı şiirsel trajedilerinden biri olan Yerma sahnelendi. Yerma’da çocuğu olmadığı için çaresizlik içinde kısır kocasını öldüren bir kadının çektiklerini konu alan Lorca, Haziran 1936’da bir akşam, arkadaşlarının evinde üçlemenin son oyunu Bernarda Alba’nın Evi’ni okudu. Hemen bütünü düzyazı biçiminde olan bu oyunda despot anneleri tarafından zorlu bir yas evinde tutulan, kin ve şehvet duygularıyla yanıp tutuşan dört kız kardeş anlatılıyordu. İç Savaş başlayınca Lorca Temmuz da Madrid’den ayrılarak Granada’ya gitti. Ama yapıtlarından hiç eksik olmayan şiddet ve acı ölüm onun da kaderinde vardı. Granada’da bir gece, Milliyetçiler tarafından yargılanmadan kurşuna dizildi.
Eserleri
Şiir
- Impresiones y paisajes (Impressions and Landscapes, 1918)
- Poema del cante jondo (Poem of Deep Song, 1921)
- Libro de poemas Book of Poem, 1921)
- Oda a Salvador Dali (Ode to Salvador Dalí, 1926)
- Canción de jinete (Songs, 1927)
- Primer romancero gitano (Gypsy Ballads, 1928)
- Poeta en Nueva York (A Poet in New York, )
- Llanto por Ignacio Sánchez Mejías (Lament for Ignacio Sánchez Mejías, 1935)
- Seis poemas gallegos (Six Galician poems, 1935)
- Diván del Tamarit (The Diván of Tamarit, 1936)
- Sonetos del amor oscuro (Sonnets of Dark Love, 1936)
- Primeras canciones (First Songs, 1936)
Tiyatro
- El maleficio de la mariposa (The Butterfly’s Evil Spell, 1919-1920)
- Los Títeres de Cachiporra (The Billy-Club Puppets, 1922-1925)
- Mariana Pineda (1923-1925)
- La zapatera prodigiosa (The Shoemaker’s Prodigious Wife, 1926-1930)
- Amor de Don Perlimplín con Belisa en su jardín (The Love of Don Perlimplín, 1928-1933)
- El público (The Public, 1929-1930)
- Así que pasen cinco años (When Five Years Pass, 1931)
- Retablillo de Don Cristóbal (The Puppet Play of Don Cristóbal, 1931)
- Bodas de Sangre (Blood Wedding, 1932) (Kanlı Düğün)
- Yerma (1934)
- Doña Rosita la soltera (Doña Rosita the Spinster, 1935)
- Comedia sin título (Play Without a Title, 1935) (yarım)
- La casa de Bernarda (The House of Bernarda Alba, 19 Haziran 1936)
Kısa Oyunlar
- El paseo de Buster Keaton (Buster Keaton goes for a stroll, 1928)
- La doncella, el marinero y el estudiante (The Maiden, The Sailor and The Student, 1928)
- Quimera (Dream, 1928)
Senaryo
- Viaje a la luna (Trip to the Moon, 1929)
Sinema ve televizyonda Lorca
- 1. Los Abajo firmantes (With George Bush on My Mind) (2003) (Lorca’nın oyunundan sinemaya)
- 2. Lorca, Santiago y seis poemas gallegos (1999) Kısa film (Şiirlerinden sinemaya)
- 3. Yerma (1998) (oyundan sinemaya) İspanyol yapımı.
- 4. Viaje a la luna (1998) (yazar) İspanyol yapımı kısa film.
- 5. “Función de noche” (La zapatera prodigiosa) (1 episode, 1996) TV episode (oyundan TV’ye)
- 6. Zapatera prodigiosa, La (1995) (TV) (oyundan sinemaya)
- 7. Bernarda Albas Haus (1994) (TV) (play “The House of Bernarda Alba”)
- 8. Barraca. Lorca sobre los caminos de España, La (1994) (TV) (plays)
- 9. Blind Grace (1993) (opening poem “Christmas on the Hudson”) ABD yapımı
- 10. The House of Bernarda Alba (1991) (TV) (oyundan sinemaya)
- 11. Rukmavati Ki Haveli (Rukvamati’s Mansion) (1991) (oyundan sinemaya)
- 12. Casa de Bernarda Alba, La (1987) (oyundan sinemaya)
- 13. Yerma (1985) (oyundan sinemaya)
- 14. “Proceso a Mariana Pineda” (1984) TV mini-serisi (oyundan sinemaya)
- 15. Balcón abierto, El (1984) (writer)
- 16. Dona Rozita (1984) (TV) (oyundan sinemaya)
- 17. “Estudio 1” (1. bölüm, 1983) – Mariana Pineda (1983) TV episode (oyundan sinemaya)
- 18. Casa de Bernarda Alba, La (1982) (oyundan sinemaya)
- 19. Debi Tskvdiadshi (La Casa de Bernarda Alba) (1982) (SSCB TV) (oyundan TV’ye)
- 20. Bodas de Sangre (1981) (oyundan sinemaya)
- 21. Yerma (1978) (TV) (oyundan TV’ye)
- 22. “Play for Today” (1. bölüm, 1976) – The House of Bernarda Alba (1976) dizi bölümü (oyundan TV’ye)
- 23. Noces de sang (1976) (oyundan sinemaya)
- 24. Casa de Bernarda Alba, La (1974) (TV) (oyundan TV’ye)
- 25. “Zenés TV színház” (Bodas de Sangre) (1 episode, 1974)- Vérnász (1974) dizi bölümü
- 26. Yerma (1974) (TV) (oyundan TV’ye)
- 27. Frøken Rosita – Blomsternes sprog (1970) (Danimarka TV) (oyundan TV’ye)
- 28. Don Christobal of de klucht met de knuppel (1969) (TV) (oyundan sinemaya)
- 29. Frøken Rosita (1969) (TV) (oyundan sinemaya)
- 30. Zorongo (Recordando a García Lorca) (1969) (şiir)
- 31. Don Christobal og Rosita (1967) (TV) (oyundan TV’ye)
- 32. Don Perlimplins kærlighed til Belisa (1966) (TV) (oyundan TV’ye)
- 33. Yerma (1966) (TV) (writer)
- 34. Yerma (1965) (TV) (oyundan TV’ye)
- 35. Mariana Pineda (1965) (TV) (oyundan TV’ye)
- 36. Blodsbröllop (1965) (TV) (yazar)
- 37. Doña Rosita, la soltera (1965) (oyundan TV’ye)
- 38. Bernardas hus (1964) (TV) (Oyun “La Casa de Bernarda Alba”)
- 39. Huis van Bernarda Alba, Het (1963) (TV) (oyundan TV’ye)
- 40. Nozze di sangue (1963) (TV) (oyundan TV’ye)
- 41. Mariana Pineda (1963) (TV) (oyundan TV’ye)
- 42. Yerma (1963) (TV) (oyundan TV’ye)
- 43. Cogida y la muerte, La (1963) (şiir “Llanto por la muerte…”)
- 44. Thamar en Amnon (1962) (şiir “Thamar y Amnón”)
- 45. Jerma (1961) (TV) (yazar)
- 46. Fröken Rosita (1960) (TV) (oyundan TV’ye)
- 47. “Play of the Week” (1 episode, 1960) – The House of Bernarda Alba (1960) dizi bölümü (oyundan TV’ye)
- 48. “ITV Play of the Week” (1 episode, 1960)- The House of Bernarda Alba (1960) dizi bölümü *(oyundan TV’ye)
- 49. Treurzang voor Ignacio Sanchez Mejias (1960) (TV) (poem)
- 50. House of Bernarda Alba (1960) (TV) (oyundan sinemaya)
- 51. Huis van Bernarda Alba, Het (1959) (TV) (oyundan TV’ye)
- 52. “Armchair Theatre” (1 bölüm, 1958) – The House of Bernarda Alba (1960) dizi bölümü (oyundan TV’ye)
- 53. Bernarda Albas Haus (1957) (TV) (oyundan TV’ye)
- 54. Eto nachinalos tak…(It Began This Way) (1956) (yazar) (as S. Garbuzov)
- 55. Bodas de sangre (1938) (oyundan sinemaya)
- 56. A Federico García Lorca (1937) (şiirler “La casada infiel” ve “Prendimiento de Antoñito el Camborio”)
Hakkında Çıkan Haberler
Federico Garcia Lorca’nın kurşuna dizilerek öldürülüşü’nün ardındaki sır perdesi aralanıyor
İspanya’nın güneyindeki Granada şehrinde yerel bir tarihçi, İspanya İç Savaşı ıllarında faşistlerce kurşuna dizilerek öldürülen büyük İspanyol şair ve yazar Federica Garcia Lorca’nın son saatlerinin gizemini ortadan kaldırmaya aday önemli bulgular elde etti.Şirrlerinin yanı sıra tiyatro oyunlarıyla da tanınan, Kanlı Düğün, Yerma ve Bernarda Alba’nın Evi üçlemesinin yazarı Garcia Lorca,Ağustos 1936’da Granada’da faşist birliklerce kurşuna dizilerek öldürülmüştü.
Tarihçi Miguel Caballero Perez, Garcia Lorca’nın son 13 saatinde neler yaşandığını bulabilmek için 3 senesini polis ve ordu arşivlerinde geçirdi. Caballero Perez, Lorca’yı vuran ölüm timinde yer alan polis ve gönüllüleri teşhis ettiğini ve Lorca’nın mezarının yerini tespit ettiğini söyledi.
Artık sözlü aktarımlar yerine arşivlere inmek gerektiğine karar verdiğini, çünkü herkesin bir şeyler uydurduğunu ve kafa karışıklığının da bu nedenle başladığını düşündüğünü söyleyen Perez, araştırmalarının sonuçlarını “Garcia Lorca’nın Son 13 Saati” isimli bir kitap olarak yayınladı.
Perez, çalışmalarında 1960’lı yıllarda gazeteci Eduardo Molina Fajardo’nun konuyla ilgili söylediklerini doğrulamayı hedeflediğini, ve arşivlerin büyük oranda bu gazeteciyi doğruladığını belirtti. Molina Fajardo, faşist bir gazeteciydi ve dönemin faşist yöneticilerinden birçoğuyla samimi muhabbetler kurma olanağına sahipti. Perez, Molina Fajardo’nun Lorca’nın mezarının yerine dair verdiği yerin doğru olduğuna inanıyor. Söz konusu yer, Viznar ve Alfacar köyleri arasındaki bir çiftlik yakınında boş bir arazide su aramak için kazılmış bir hendek.
Söz konusu yer, 1971 yılında tarihçi Ian Gibson’un Lorca’nın mezarının yeri olarak tespit ettiği noktaya yarım kilometre uzaklıkta. Gibson’ın tespit ettiği nokta 2009 yılında faşizm dönemine ait suçlar hakkında tekrar dava açılması amacını güden bir savcı tarafından kazdırılmış, fakat kemik bulunamamıştı. Perez’in kitabı, yeni bir sürecin başlangıcı olabilir.
1936 yazında Lorca’yı kurşuna dizen ölüm timi, aynı dönemde yüzlerce solcuyu,devrimciyi infaz etmişti. Bu pis iş karşılığında 500 peseta ödül alıyorlardı. Aralarında gönüllüler olmasına rağmen, bazı polis görevlileri de vardı. Bunlara katilden ziyade infazcı demeyi tercih ettiğini belirten Caballero Perez, Lorca’yı öldürenlerin çoğunun Lorca’yı tanımadığını söyledi.
Öte yandan, Caballero Perez’in iddiasına göre Lorca’nın ölümünde kentteki güçlü aileler arasındaki çatışmanın da payı olabilir. Sağcı Roldan ailesi, Lorca’nın babasının siyasi rakibiydi ve Franco birliklerinin Lorca’yı tutuklaması için baskı kurdu. Hatta infaz ekibinde de Roldan ailesinden bir kişi vardı.