Yunanistan’daki gizemli kraliyet mezarında, yukarıda Pompei’deki bir mozaikte tasvir edilen Büyük İskender’in bir akrabası ya da yakınındakilerden biri yatıyor olabilir.
Büyük İskender ile bağlantısı olduğu düşünülen mezarda “Game of Thrones”u aratmayacak entrikalar saklı olabilir.
Amphipolis. Yunanistan’da bugüne kadar keşfedilmiş en büyük antik mezar. Burada yalnızca ihtişamlı bir şekilde gömülmüş önemli biri değil, bir antikçağ ailesinin dramı ve saray entrikalarının sırları yatıyor olabilir. Mezarın Büyük İskender’e çok yakın biri için yapıldığını düşünülüyor. Burada yatan kişi İskender’in annesi Olympias, eşlerinden biri Roksane ya da en sevdiği generallerden, çocukluk arkadaşı ve aşığı Hephaistion olabilir.
Arkeolog Katerina Peristeri ve ekibi, son üç ayda mezarda yaptığı keşifler sonucunda birçok ilginç buluntu elde etti. Bunlar arasında genç birer kadın şeklinde büyük bir ustalıkla oyulmuş sütunlar ve Yunan Tanrıçası Persephone’nin kaçırılışının tasvir edildiği zemin mozaiği gibi örnekler var. Mezarın bu kadar maliyetli sanatsal çalışmalara sahip olması, Büyük İskender’in öldüğü çalkantılı zamanlara ve önemli bir insanın burada yattığına işaret ediyor.
İskender’in Mısır’da gömüldüğü neredeyse kesin. Ancak aile üyelerinin büyük bir çoğunluğunun nerede yattığı ve mezarlarında bulunması muhtemel zengin tarihsel ve genetik veriler hakkında bir bilgi yok. Amphipolis’deki kazı çalışmalarıysa, tıpkı popüler televizyon dizisi Game of Thrones’taki Lannister ailesi gibi entrika, komplo ve kan dökmelerin eksik olmadığı bir hanedanın, yani Büyük İskender ve ailesinin tarihinde yeni bir sayfa açmak üzere. ABD’deki Luther College’da klasik tarihçi olan ve Büyük İskender’in biyografisini de yazan Philip Freeman, İskender’in ailesinde “yatağında ölen kral ya da hükümdarın çok nadir” olduğunu söylüyor.
Saray Entrikaları
Bu saray entrikalarını anlamak için, İskender’in antik Makedonya’da İÖ 359’da tahta çıkan babası II. Philippos’dan başlamak gerek. O sırada Makedonya, antik Yunan’ın kuzeyinde mütevazı bir dağlık alandı. Ama Philip’in hayalleri büyüktü. Makedonya ordusunu ayaktakımı savaşçılardan oluşan bir gruptan disiplinli bir askeri mekanizmaya dönüştürdü ve onları, düşman askerlerini uzak tutmak için tasarlanan sarissa adındaki ölümcül uzun mızraklarla donattı.
Doğuştan bir fatih olan Philippos, ordusunu batıya yönlendirdi. En önemli Yunan şehir devletlerine saldırmaktan çekinmedi ve hepsi ona teslim olana kadar da durmadı. By the Spear: Philip II, Alexander the Great, and the Rise and Fall of the Macedonian Empirekitabının yazarı Ian Worthington, “II.Philippos geleneksel bir savaşçı kraldı,” diyor. “Her zaman savaşın en şiddetli noktasında yer aldı.”
Bazıları Amphipolis’deki Kraliyet mezarında gömülü kişinin İskender’in en yakın arkadaşı ve aşığı Hephaistion olabileceğini düşünüyor. Hephaistion, bir 16. yüzyıl freskinde elini tanrı Hymenaisos’un omuzuna koymuş olarak betimlenmiştir.
Geleneklere göre Makedonya krallarının birden çok karısı olurdu. Bunun nedeni de genellikle güçlü komşularla siyasi ittifaklar kurmaktı. İskender’in annesi Olympias günümüzde Arnavutluk sınırları içinde yer alan Molossia Kralı’nın kızıydı. Ayrıca Olympias’ın efsanevi Yunan kahramanı Akhilleus’un soyundan geldiği de iddia ediliyor. Olympias, Philippos’un çok sayıda eşinden biri oldu. Antikçağ tarihçilerine göre de kendi oğlunu Makedonya tahtına oturtmak için bıkıp usanmadan entrikalar çevirdi. Hatta bazı tarihçiler onun, İskender’in üvey ağabeyini zehirleyerek zihinsel yetilerini zayıflattığını öne sürüyor.
Olympias’ın entrikaları bir süre için başarılı olmuş. Philippos, genç İskender ile varisi olarak ilgilenmiş, onun meşhur öğretmen Aristoteles’ten birinci sınıf bir eğitim almasını sağlamış ve bir savaşçı olması için onun cesaretini körüklemiş.
Ama Philippos’un sarayındaki ileri gelen Makedonyalı asiller, İskender’i yarı yabancı olarak görmüş ve bu nedenle de tahta çıkmasını gayrimeşru olarak değerlendirmişti. İskender 16-17 yaşlarına geldiğinde Philippos da aynı endişeleri paylaşıyor gibiydi. Makedonyalı bir kadınla yeni bir evlilik yaptı. Ve bir içki aleminde İskender’in meşruluğunun herkesin içinde sorgulanmasına izin verdi. Ardından da İskender’e karşı kılıcını çekti ki bu İskender için ölümcül bir hakaretti.
Philippos sonradan aradaki anlaşmazlığı gidermeye çalışsa da artık tehlikeli bir düşman yaratmıştı. Bunun ardından olanlar, gerçekler gün gibi ortada olsa bile hep tartışma konusuydu. Philippos, İÖ 336’da kızlarından birini halka açık gösterişli bir düğünle evlendirdi. Bu resmi davete komşu kraliyet ailelerinin mensuplarını da çağırdı.
Philippos şenliklerin bir parçası olarak, tan vaktinde başkent Aigai’deki bir tiyatroda oyunlar düzenledi. Omuzlarındaki beyaz pelerinle stadyuma girdiğinde bir yanında İskender, diğer yanında da yeni damadı vardı. Philippos korumalarını yanından göndererek tiyatronun ortasında durdu. Ve büyük kalabalık tezahürata başladı.
Worthington “bu Philippos’un duyduğu son şey oldu,” diyor. Nitekim, hemen ardından bir suikastçı kalabalığın arasından süzülerek Philippos’un yanına geldi ve bıçaklayarak onu öldürdü. İzleyiciler gözlerine inanamıyordu. Ardından kopan kızılca kıyamette Pausanias adındaki katil tiyatrodan çıkarak bağlı bir şekilde kendisini bekleyen atların olduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Ama tam kaçmak üzereyken tökezleyip yere düştü. Philippos’un üç koruması da mızraklarını saplayarak onu öldürdü.
Komplo Teorileri
Pausanias tüm bunları tek başına mı planlamıştı? Bazı antikçağ metinleri öyle olduğunu, katilin Philippos’u bir kıskançlık öfkesiyle öldürdüğünü yazıyor. Antikçağ Makedonya asillerinin çoğu biseksüeldi ve Philippos da bir istisna değildi. Pausanias’la sevgili olmuş ve ondan sıkıldığında genç adamı hayatından çıkarmış hatta başkalarının cinsel istismarlarına karşı onu savunmasız bırakmıştı. Yani Pausanias Philippos’u intikam için öldürmüş olabilir.
Ancak Worthington, bazı ipuçlarının bir komploya işaret ettiğini söylüyor. Örneğin, birkaç atın beklediği bir noktaya kaçmanın, birkaç insanın suç mahallinden sıvışmayı planladığını gösterdiğini düşünüyor.
Olympias ve İskender’in, Philippos’a yapılan suikastta kilit rol oynadığından şüphe duyan Worthington, “Bence Pausanias’ı Philippos’u öldürmesi için yönlendirdiler,” diyor. Anne ve oğul, Philippos tarafından ciddi biçimde dışlanmıştı. Ayrıca, Philippos’un Makedonyalı genç karısının yerel soylular tarafından daha kabul edilebilir bir Makedonyalı varis doğurabileceğinden korkmuş olabilirlerdi. Bunu önlemenin tek yolu, Philippos’u ortadan kaldırmaktı. Worthington bunlardan yola çıkarak Olympias ve İskender’in Pauanias’ın beynini yıkayıp Philippos’u öldürmesi için cesaretlendirdiği şeklinde bir teori üretti. Diğer klasikçağ tarihçileriyse İskender’in bir baba katlinin sorumlusu olduğundan o kadar emin değil. Yine de, Luther College’dan Freeman, “Bugün İskender’i divana yatırıp analiz etmeye çalışsaydınız çok eğlenirdiniz,” diyor.
Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral
Philippos’un gidişiyle İskender, Makedonya sarayını tahtı kendisinin hak ettiğine ikna etmek zorunda kaldı. Babası için gösterişli bir cenaze planladı. Cenaze devasa bir odun yığınında yakılacak ve Philippos, Amphipolis’e yaklaşık 1,5 kilometre mesafedeki Aigai’nin (Günümüzde Yunanistan’ın Vergina kasabası) eteklerinde özenle hazırlanmış bir mezar inşa edilecekti. “İskender, Makedonya aristokrasisinin gözleri önünde babasını bir Homeros kahramanı gibi gömdü,” diyor Vergina’daki Kraliyet Mezarları Müzesi’nin küratörü, arkeolog Ioannes Graekos.
İskender, mezara içinde Philippos’un iskeletinin kalıntılarının da olduğu bir altın sandık koydu. Ayrıca altın yaldızlı taçtan altın asaya, altın göğüs zırhından altın ve fildişi süslemeli ölüm döşeğine kraliyet hazineleri de mezardaki yerlerini aldı. Genç kral, giriş kapısının üzerine babasının İskender’le birlikte bir aslana yaklaştığı bir av sahnesinin resmini yaptırdı.
Quebec, Gatineau’daki Kanada Tarih Müzesi’nden arkeolog Terence Clark, “Sadece kraliyet ailesi aslan avlayabilir. Dolayısıyla İskender babasını onurlandırdığı gibi kendini de onurlandırıyordu,” diyor. National Geographic ve diğer kurumlarla birlikte, Büyük İskender de dahil antik Yunan’ın kahramanlarına ilişkin büyük bir gezici sergi düzenlemeye yardımcı olan Clark, “Bu, İskender’in artık imparatorluğun başında olduğunun kesin açıklamasıydı,” diyor.
Ancak kendine güvenli görünmesine rağmen İskender rakiplerinden hâlâ korkuyordu. Kuzeni Amyntas’ın ve babası Philippos’un vesayeti altındaki gençlerden birinin ölüm emrini verdi. Annesi Olympias, kraliyet ailesindeki kadınlar arasındaki düşmanların icabına baktı. Antikçağa ait metinlerden en az birine göre, Olympias, Philippos’un Makedonyalı genç karısını intihara zorladı ve rakibinin kızının cinayetini planladı. Güney Carolina’daki Clemson Üniversitesi’nden klasik tarihçi, Olympias’ın biyografisini yazan Elizabeth Carney’e göre İskender’in annesi “politik bir kadın”dı.
Geriye sadece ordu kalmıştı. İskender Makedonya generallerini ve askerlerini babası gibi bir komutan olduğuna ikna etmeliydi. Bu nedenle bir dizi askeri sefer düzenledi. Balkanlardaki isyanları bastırdı, Teb şehir devletini kırıp geçirdi ve ordusunu bir zaferden diğerine taşıdı. 21 yaşına geldiğinde Makedonya ve Yunanistan’ın kontrolü tamamen eline geçmişti. Artık Pers ülkesinin fethine hazırdı.
İskender hükmettiği toprakları güneyde Mısır’a, doğuda da Hindistan’a kadar genişleterek antik dünyanın en büyük imparatorluklarından birini yarattı. En yakın yoldaşı, aşık olduğu Makedonyalı general Hephaistion’du. Hephaistion, İÖ 324 yılında doğu seferi sırasında gizemli bir hastalığa yenik düşüp öldüğünde, İskender kederinden perişan olmuştu. Antikçağ yazarlarından Plutarkhos’a göre İskender Hephaistion’un doktorunu çarmıha gerdi ve bölgedeki kabileyi, Hephaistion’un ruhuna sunmak için katletti.
Parçalanma Zamanı
33 yaşında ölen İskender bu sırada hâlâ doğudaydı ve Arabistan’ı fethetmeyi planlıyordu. Savaşın heyecanını hükümdarlığın usandırıcı detaylarına tercih ettiği çok açıktı. En az iki yabancı kadınla evlendi ama devasa imparatorluğuna meşru bir varis bırakmadı. Belli ki kendinden sonra yerine kimin geçeceğini çok da önemsemiyordu. Babil’de esrarengiz bir şekilde yüksek ateşe yakalanıp öldükten hemen sonra generalleri, asilzadeler ve aile üyeleri onun yerine geçmek için hararetli bir savaşa tutuştu. Sonunda, büyük imparatorluk, iç savaş nedeniyle bölündü ve İskender’in soyunun tamamı ortadan kaldırıldı.
İskender’in annesinin ölümü, Makedonyalı acımasız asilzade Kassandros’un elinden oldu. Makedonya tahtına giden yolu açmak için Kassandros, Olympias’ı kuşatma sırasında esir tuttu ve sonra da idam ettirdi. Ardından, İskender’in de yaptığı gibi, diğer potansiyel komplocuları da ortadan kaldırma stratejisi izledi. İskender’in yabancı eşlerinden en önemlisi Roksana ve ölümünden sonra ortaya çıkan oğlu IV. İskender’i Amphipolis’de hapsetti. Ve İÖ 311’de ikisini de gizlice öldürttü. Bu kirli işlerin ardından Kassandros, Makedonya krallığını İÖ. 297’deki ölümüne kadar yönetti.
Bugün arkeologların çoğu, tarihi verilere dayanarak İskender’in Mısır’da bir yere, büyük olasılıkla da onun adını taşıyan İskenderiye kentine gömüldüğüne ikna olmuş durumda. Ama araştırmacılar Olympias, Roksana, Hephaistion ve generallerinin birçoğunun mezarını henüz bulmuş değil. Belki de Amphipolis’deki gizemli mezarı açığa çıkaran arkeolojik ekip bunlardan birinin kalıntılarına da ulaşacak.