İki yıl… bir kirpiğin diğerine değişi arasında ki zaman gibi tıpkı. İki damla yaş süzülmesi gibi gözlerimizin pınarına. “Bilmiyon mu? İnsan unudulunca ölür..” Evet onun o Anadolu kokan nefesinden, insan unutulunca ölür.. En çokta diliyorum ki onun söylemiyle “talebeler” yani öğrenciler unutmasın Neşet babalarını. Çünkü hani o adam talebenin cebinde ki cuğara parasına kıyamamıştı. Bir de sorulunca sevdalısının adı, söylenmez öyle şeyler sevda insanın yüreğinde ki sırdır. İki yılda neler oldu, Neşet ustamızı bir daha rahmetle analım.
Kara haber bazen insanın yüreğine doğuyor, işte o zaman garip bir huzursuzluk ve keder çöküyor insanın üzerine. Gün ışıyana kadar küçük odamda uykusu kaçmış, dönüp durmam demek bundanmış, gözümü açar açmaz duyduğum ilk haber “Koca abdal Neşet Ertaş’ı kaybettik..” yüreğimiz yandı.. Huzurla uyuyasın, sesin, sazın bize, halkına emanettir. “Halkın ozanı.”
Türk Halk Müziği sanatçısı, besteci ve söz yazarı Neşet Ertaş, İzmir’de tedavi gördüğü hastanede bu sabah hayatını kaybetti. Ertaş, 15 gün önce kronik rahatsızlığı sebebiyle özel bir hastaneye kaldırılmış, onkoloji servisinde tedavisine başlanmıştı. Dün durumu gittikçe ağırlaşan Ertaş, yoğun bakım servisine kaldırılmıştı. Ertaş’ın bu sabah saatlerinde öldüğü bildirildi.
Türk halk müziği sanatçısı simlerinden olan Neşet Ertaş’ın yaşamını yitirmesi, hayranları ve sanat dünyasını yasa boğdu.
İnci Çayırlı:
“Çok üzüldüm. Beklemedik, çok ani bir olay. İnsan olarak çok değerli bir kişiydi. Çok büyük bir kayıp. Büyük bir hocayı, iyi bir enstrüman çalan birini kaybettik. Başımız sağ olsun. Nur içinde yatsın. Yaptığı işi önce saygı ve sevgi, sonra da derin bilgisini katıyordu. Büyük üzüntü duydum.”
Selda Bağcan:
“Çok üzüntülüyüz, değerli bir ozandı. Birinci kaynaktan türküler dinleyemeyeceğiz artık. Kendisinden 2-3 eser aldım. Çok üzgünüm, nur içinde yatsın. Hayatı acılar içinde geçti. Hasan Saltık onu yeniden var etti, popüler olmasını sağladı. Hak ettiği değeri bulamayan insanlardandı. Bu kadar değerli bir ozan, kalbi kırık olarak gitti.”
CHP Milletvekili Sanatçı Sabahat Akkiraz:”Hepimizin türküleriyle büyüdüğü, yaşadığı bir büyük usta. En büyük tesellim onun gibi çalan, söyleyen bir değerimiz yoktu. Sonsuza kadar her tele vurulduğunda, türkü söylendiğinde onu hep yaşıyor hissedeceğiz. Onu hep öyle duyacağız, öyle anımsayacağız.”
“Aşık Veysel in de dediği gibi benim sadık yarim gara topraktır. Gözünen görülen, e!inen tutulan, yediğimiz içtiğimiz, canımız topraktır. Bu toprağın en güzeli insandır, insanların en güzeli de anamız ve yarimizdir.
İnsanı seven insan; Hakkı sever, bizde o Hakkın aşığıyız. Şüphesiz ki ölmez, yitmez, yemez, içmez, solmaz bir tek Allah’ tır. Allah hepimizi eşit yaratmış. Haksızlık, cana gıyma, düşük görme olmasın. Allah’tan geldik Allah’a gideceğiz. Cehalete hatırlatabildimse mutluyum.” Neşet Ertaş
”Derken, iğne atsan yere düşmez bir kalabalığın arasından geçerek, alkışlar eşliğinde salona girdi Neşet Ertaş. Gövdesinde sadece kendi ağırlığını değil, aynı zamanda Pir Sultan Abdal’ın, Karacaoğlan’ın, Emrah’ın, Dadaloğlu’nun ve Âşık Veysel’in ağırlığını da taşıyormuş gibiydi o sırada. Duruşu, bildiğimiz ‘sahne duruşları’ndan fersah fersah uzaktı bu yüzden. Hatta bu duruş ilk bakışta insana 1960’lı yılların duruşlarını hatırlatsa da, onlardan çok daha eski ve çok daha yaşlıydı. İçinde, dünya malını elinin tersiyle bir kenara iterek varlığını insan sevgisi üzerine inşa eden uçsuz bucaksız bir aşiretin allı yeşilli renkleri ve sesleri vardı.”
Harfler ve Notalar / Hasan Ali Toptaş
Neşet Ertaş Kimdir?
Neşet Ertaş, (d. 1938 Çiçekdağı, Kırşehir – ö. 25 Eylül 2012, İzmir) Türk ozan. Abdal müzisyen olarak da tarif edilir. Bozkırın Tezenesi olarak da bilinir. Kırşehir Abdal’larındandır.
Çocukluğu
Babası saz ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne hanımdır. Annesinin ölümünden babası ve kardeşleriyle birlikte sonra köyüne yerleşmişlerdir ve çocukluğu bu köyde (Kırtıllar) geçmiştir. Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikteyörenin düğünlerinde sazı ile çalıp sesi ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Kendi ifadesi ile bunu şu şekilde ifade eder; “Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız.“.
Sanat çalışmaları
Neşet Ertaş, 1950’li yılların sonunda İstanbul’a gelerek ilk plağını “Neden Garip Garip Ötersin Bülbül” adı ile babası Muharrem Ertaş’a ait bir türküyle çıkardı. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı ardından diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. Daha sonra Neşet Ertaş Ankara’ya yerleşir. Burada yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya gider. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya’da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ ünvanını; “O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor’ diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdatlarımız adına aldım.” diyerek geri çevirmiştir. Fakat halk büyük destek vermiş ve Neşet Ertaş adeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco tarafından yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüştür.
23 Yıl Sonra Türkiye’ye Döndü
Sağlık sorunları nedeniyle kardeşinin yanına, Almanya’ya giden Ertaş’ın 23 yıllık vatan hasreti de başlamış oldu.
2000 yılında İstanbul’da verdiği konserle yeniden ülkesinde sahneye döndü.
Gurbet yıllarında kendisine Erdoğan Atakar tarafından takılan “Bozkırın Tezenesi” lakabı halk ozanıyla adeta bütünleşti.
Süleyman Demirel zamanında kendisine sunulan ‘devlet sanatçılığı’ unvanını; “Halkın sanatçısı olarak kalmak, benim için en büyük mutluluk” diyerek geri çevirdi.
UNESCO tarafından “yaşayan insan hazinesi” kabul edilen Ertaş, İTÜ Devlet Konservatuarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görüldü.
Usta sanatçı 25 Eylül 2012’de İzmir’de tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini kapamıştır.
Kendi el yazısıyla Neşet Ertaş’ın hayat hikâyesi
Babam Kırşehir’den çıkmış, Keskin’e gelmiş. Anamınan evlenmiş. Çiçekdağı’nın Gırtıllar eski adıyla Abdallar Köyü denilen küçük bir köy, 20 haneli bir yere gelmiş. Ben o Abdallar yeni adıyla Gırtıllar Köyü’nde dünyaya gelmişim. 5-6 yaşımda babam beni yanına aldı. Gittiği yerlere beni de götürürdü. Bazı türkü söyletirdi. Babam saz çalardı, bana da Kemanı verdi. Gülik’de sekiz yıl, Yozgat, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Kırıkkale, Keskin, Yerköy köyleriyle beraber gezdik. Düğün çalardık. Babamı bilenler, çağırırlardı. Geçimimiz verilen bahşişlerden olurdu. 14 yaşımda aldım sazımı, İstanbul’a gittim. Aç kaldım, karın tokluğuna iş bulamadım.
Günlerce iş aradım bulamadım. Şençalar Plak diye bir yazı okudum. Sazımı aldım gittim. Behiye Aksoy’un ilk plağını dinliyorlardı. Beni dinlediler. Kabul ettiler. Kadri Şençalar benimle çok yakından ilgilendi. Plak okuttular. Beni Beyoğlu Saz’a götürdü. Bana program aldı Kadri Şençalar. Böylece sahne hayatım başlamış oldu. İki yıl İstanbul’da kaldım. Ordan Ankara’ya geldim. Ankara’da bir gazinoya başladım. Orada Leyla isimli bir kızla tanıştım. Hemen evlendim. İki kız, bir oğlumuz oldu. Mutlu olamadık. Askere gittim geldim. Daha sonra ayrıldık. 7 yıl bir arada kalmıştık. Aralıksız plaklar okuyordum. Türkiye’yi vilayet, kaza, nahiye altı-yedi kere konserlerimle gezdim. 1979′da bildiğiniz gibi Almanya’ya geldim. Çocuklarım anasındalardı. Onlar da yanıma geldiler. Oğlum evlendi. Hanımı ve kendisi üniversitedeler. Kızımın evi alındı. Eşi ve kendisi üniversitedeler. Ben okula gidemediğim için çocuklarımın okumalarından mutluluk duyuyorum. Ben de burada müzisyen olarak kalıyorum. Aciz becerimle soru merakınızı giderebildimse mutluluk duyarım, efendim…
6 Nisan, 1996
Not: Zahmet edip çizdiğiniz resmim için teşekkür ederim…
Albümleri
1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 – Türküler Yolcu
1992 – Gitme Leylam
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1996 – Polis Lojmanları
1997 – Benim Yurdum
1998 – Gönül Yarası
1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze
1999 – Gönül Dağı
1999 – Muhur Gözlüm
1999 – Zahidem
1999 – Neredesin Sen
1999 – Gönül Dağı
Türküleriyle Neşet Ertaş
“yine bir laf duydum, kırıldı belim..”