20 yıldır yok. Sivas Katliamı’nda hayatını kaybeden Hasret Gültekin’in eşi Yeter Gültekin 20 senelik boşluğu anlattı. Çocukları Roni Hasret Gültekin, eylülde 20 yaşına basacak. “Kahraman bir baba yerine yanımda olan baba isterdim” diyor.
“Hayatın giderek zorlaştığı bir dünyada çocuk büyütmek bu kadar zorken, bir de babasız çocuk büyütmek…”
Yıl 1993. Yeter Gültekin hamile. Almanya ’da yaşıyorlar. Bebekleri eylülde doğacak. Hasret Gültekin festival için Sivas’a gidiyor, Yeter Gültekin’e ise doktorlar izin vermiyor. Hasret Gültekin’in bir âdeti varmış, her ne olursa olsun evi aramak. 2 Temmuz’da aramamış. Yeter Gültekin’in onunla en son konuştuğu tarih 1 Temmuz. “İyiyim, bir şeyler oldu ama merak etme, sakin şimdi ortalık” demiş. Yine de 2 Temmuz’u ‘huzursuz’ bir gün olarak anıyor Yeter Gültekin. Bütün gün Türkiye’den haber bekleyip durmuş. Eşinin ailesini aramış. Onlar “Bizi aradı, iyiymiş” demişler ama inanamamış bir türlü: “Beni hep arar, ne olursa olsun haber verirdi, o gün aramadı. Ben Türkiye’dekileri aradığımda ‘iyi’ dediler ama bir acayiplik olduğunu hissediyordum. Saat 8 gibi bir şeyler duymaya başladım. Saat 10’da haber geldi. Söylenen ilk üç isim arasındaydı. Duydum… Yola çıktım, sonrası zaten karmakarışık…”
Oğlunun adını verip gitti
Hasret Gültekin’in öldürülmesinden 72 gün sonra doğuyor Roni. İsmini de veren babası: “Ben Kürtçe bilmiyorum. Kürt değilim. Bebeği kız diye düşünüyorduk. Doğunca belli oldu cinsiyeti. Hasret Sivas’a gitmeden önce haziran ayında bir okuma günü için Gülsen Tuncer ve Asım Bezirci Almanya’ya gelmişti. Asım Bezirci ‘Oğlun olursa adını Seyit Ali ya da Ali Haydar koy’ demiş. Hasret de ‘Yeter kabul etmeyebilir’ diye itiraz etmiş. Geldi bana bu hikâyeyi anlattı. ‘Sen ne dedin?’ diye sordum. Hasret, aralarındaki diyaloğu bana şöyle aktardı: ‘Roni’yi önerdim, Asım Ağabey de anlamını sordu. Aydınlık anlamına geliyor deyince de ‘Gece uzundu artık aydınlık olsun’ dedi. Oğlum doğunca adını Roni Hasret koyduk.” Oğlunu büyütürken karşılaştığı zorlukları şöyle anlatıyor Yeter Gültekin: “Roni’ye ne olduğunu anlatmak çok zor oldu. Belli bir yaşa kadar anlamadı, belli bir yaştan sonra onu Sivas’a gönderdiğimize üzüldü. Hem gideni anlayamıyor, hem göndereni anlamıyor, hem katili anlamıyor. Bazen öyle duygular yaşıyorsunuz ki. Bizim toplumumuz hem bir yandan teselli ediyor, bazen de ben Hasret’in ölümünden dolayı insanları teselli ediyorum. Ben artık bir saatten sonra ben kendimi teselli ederken buluyorum. Bir de böyle bir yanı var ve bence en ağır yanı bu.”
Kahraman olacağına…
Dava süreci öldürülenlerin ailelerini kenetlemiş, birbirlerine destek olmuşlar: “Avukatlar değişti, hâkim, savcılar değişti, zihniyet değişmedi. Gördüğümüz muamele 20 yıldır aynı. Sanki sanıklar değil, arkada kalanlar suçlu. Katleden ödüllendiriliyor. Hâlâ mağduruz. 28 Haziran’a ‘Sivas Katliamı’ davasının denk gelmesi hiç tesadüf değildir. Uğur Kaynar’ın eşi Serap Kaynar kanser, Behçet Aysan’ın eşi Adviye Aysan’ı kanserden kaybettik. Tesadüf değil. Hayatta kalanlara da suçlu muamelesi yapıldı. Sanıkların adı yok, bizim var. Ama bu katliamın belgeli olması, bizim kenetlenmemizi kolaylaştırdı.” Gültekin’in anlattıklarına Roni Hasret Gültekin tek bir cümle ekliyor: “Kahraman olan bir baba yerine yanımda olan bir baba isterdim…”
Kimse inanmadı ama 23’ünde öldü
“Herkes onu daha yaşlı zannediyor. Bunun sebebi Hasret’ti. 71 doğumlu olmasına rağmen yaşını hep büyük söylerdi, 65’liyim derdi. İnsanları inandırmaya çalışmaktan yorulmuştu, o yüzden kimse onun öldüğünde 23 yaşında olduğuna inanamadı. İlk kez sahneye 11 yaşında çıkıp, ilk albümünü 16 yaşında doldurmuştu. Yurtdışı konserlerine babaannesinden izin alıp giden bir insan. Newroz için sahneye çıktığında 19 yaşındaydı, öldüğünde 23…”
Saldırganlar önce taşladı sonra Madımak’ı ateşe verdi
Sivas’ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu pek çok aydın dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin’in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Gerilim önce kültür merkezi önünde başladı. Binlerce kişiden oluşan karşıt grup daha sonra Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlayan grubun diğer adresi Madımak Oteli oldu. Otel önündeki araçlar ateşe verildi ve otel taş yağmuruna tutuldu. Ardından da otel yakıldı. Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de aralarında bulunduğu 37 kişi yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. ‘2 günlük sokağa çıkma yasağı’ ilan edilerek, kontrol sağlanabildi.